Çünkü öyle istedi, ensesi kalın emperyalizm.
İstediler ki kendi kiralık tetikçileri iş yapsın.
Etnik etnik bölerek…
İnanç inanç parçalayarak…
Arsızı, hırssızı ve de çulsuzu kayırarak iş yaptılar.
Şimdi patlayan bombalar ve silahlar;
ABD Silah Sanayi için…
Bölünüp parçalan topraklar da İsrail içindir.
Geriye kalan tüm ardiyelik işlere gelince:
Onlar da inanç sayesinde saltanat süren Suudilerle…
Körfez ağalarının…
Bölgesel projelerin mimarı İngilizlerin işidir.
Şu ya da bu ad altında kurulup;
Zavallı beyinleri kiralayan örgütler var ya…
Hani kimi daha dindar…
Kimi daha milliyetçi…
Kimi daha vurucu ve de yok edici olanlar…
İşte bunların tabelasının arkasında onlar yazılıdır.
Yani bildik ‘’PİS DÖRTLÜ’’…
ABD, İNGİLİZ, İSRAİL VE SUUDİ KRALLIK…
Kandan beslenenlerin oluşturduğu ‘’PİS DÖRTRLÜ’’..
90 yıl önce Türkiye üzerine oyun oynayan da bunlardı.
Suudi Krallarıyla iş birliği yaparak:
Atatürk’ü, Cumhuriyet Türkiyesi’ni ve Laikliği kötüleyerek…
Suudi krallığının faşist saltanatını koruyan da bunlardı.
Çünkü cumhuriyet ve laikliğin girdiği yerlerde saltanat olamaz.
Faşist Krallar, Emirler, Şeyhler ve Sultanlar olamazdı.
Bu faşistler, hem dini çıkarları için kullanamazdı.
Hem de kendi ve yandaşlarına saltanat sağlayamazdı.
Bunun içindir ki Suudiler emperyalist dünyaya sığındı.
Sonra da başta pis dörtlü olmak üzere…
Birçok Batılı ülkeler:
Kralları, Emirleri, Sultanları ve Şeyhleri koruyup.
Onların ülkelerini ortak sömürdüler.
Tek yapacaklar iş:
Türkiye aleyhine propaganda yapmak..
İsyanlar çıkartarak; Atatürk’ü, cumhuriyet ve laikliği kötülemekti.
Kötüleyerek İslam alemini geri bırakmak…
Çağın gerisinde tutarak, yoksul ve sefil hale sokmaktı.
Böylece Müslüman coğrafyada dinden beslenen liderler ayakta kalacaktı.
Emperyalistler de bu liderlerle birlikte coğrafyanın zenginliğini sömürecekti.
Çünkü çok iyi biliyorlardı ki;
Demokrasinin gireceği coğrafya zor sömürülür.
Özgür ve bağımsız toplumların kanını emmek zordur.
İstedikleri de oldu.
Laikliği ve demokrasiyi oralardan uzak tutmayı başardılar.
Artık oralar, bir Atatürk Türkiye’si değildi.
Başlarında din sömürüsü yaparak oturan faşist liderler…
O faşist liderlerin emperyalizme peşkeş çektiği ülkeler vardı.
Bu gün kan gölü içinde yüzen işte o ülkelerdir.
Pis Dörtlü’nün oyuncağı olan…
Çağdaş demokrasiye ulaşamayan…
Din ve inanç şemsiyesi altında:
Emperyalizmin değirmenine su taşıyan ülkelerdir.
Yer altı ve yer üstü tüm zenginlikler dışarı akıyor.
Kandırılmış halklar da oturup bakıyor.
Kardeş kardeşi öldürüyor yine herkes bakıyor.
Ne tuzu kuru Müslümanlar umursuyor.
Ne de insanlıktan nasip almayanlar…
Artık sınırlarda kan seli var.
Sarıklı bellerde canlı bombalar…
Yerden ve havadan yağan barut damlaları var.
Bir hiç uğruna ölüp giden yüz binler var.
Pis Dörtlü projesinin talihsiz kurbanları…
Dinden beslenen faşist liderlerin kurbanları var.
Onlar makam ve saltanatıyla ayakta…
Emperyalistler de Silah Sanayi’leriyle..
Yere düşenler de kurbanlık canlar…
İşin acı gerçeği budur.
Yoksa hangi inanç? Hangi milliyetçilik?
12 ayı karanlıkta geçirenlerin gerçeğidir bu.
Bu coğrafyada güneş de yalan ay da…
Çünkü kararan hayatlar ortada…
Kendilerinde olanları, bu coğrafyadan esirgeyenler ortada…
Bir gün mutlaka bir çağdaş demokrasiyi…
Mutlaka milletin vereceği karaları görmeli bu coğrafya…
Yoksa dünya durdukça sömürülecek insanlar…
Bir hiç uğruna ölüp gidecek insanlar...