Cocoliztli Salgını ; balıklardan bulaşan günümüzün salmonella bakterisi kaynaklı salgın 1520 yılında başlamış. 15 milyon insan ölmüş. ..

İspanyol Gribi 1920 .
İspanyol Gribi adını savaşa girmeyen ve gribi dünyaya ilk duyuran İspanyollar yüzünden almış. 

18 ay içinde 100 milyon kişi ölmüş. Özelliği zayıf , yaşlı ve çocuklardan çok sağlıklı genç erişkinleri etkilemiş. Birinci dünya savaşının son aylarında ortaya çıkmış ve tarihçilerin dediğine göre savaşın bitme nedenlerinden biri. 

Gelelim memleketimize ; İstanbul ‘da halk “Bize bir şey olmaz “ mantığı ile hareket etmiş ve resmî kayıtlara göre 16000 kişi ölmüş. O yıllarda gribe grip değil paçavra hastalığı deniliyormuş. Sebebide hastaları paçavraya çevirdiği için. İşin asıl ilginç tarafı hastası olan aileye mutlaka geçmiş olsuna gidilmiş. Onlarda iyade-i ziyaret yapmışlar tabi. Sonuç 16000 kişiyi kaybetmişiz.
Halk arasında ruh hali ise aynen şöyle imiş;
Az buçuk meraklıya ‘zırdeli’ demişler.
Aylarca sürünce hastalığa ‘senesi ise geçer’ demişler.
Ahiretine  kavuşana ‘günü dolmuş’ demişler.
Ha bir de “biz de mi tutulacağız?’ diye inanmayanlar da olmuş. 
Göz açıp kurtulanları da  ;”Ya nüks ediverirse, bu sefer daha dallı budaklı olursa...” diye korkutmuşlar. 
Evet nüksediyor , her yüzyılda bir üstelik mutasyona uğrayarak.

Salgının olduğu yıllarda  edebiyatımızın usta ismi Hüseyin Rahmi Gürpınar , “Hakk'a Sığındık”isimli romanı yazmış.  Paçavra hastalığının yayıldığı işgal atındaki İstanbul da halkın tepkisi hiç de farklı değilmiş. Harfiyen aktarıyorum;

“Allah sekizde verdiğini beşte almaz. Kırk yıl kıran olmuş eceli gelen ölmüş… Zavallıcık evinde oturup dururken hastalık ona nereden geldi? Hastalık, sağlık Allahtan… Rabbimin takdiri ne ise o olur. Hekimler ne bilirmiş?.. Kelin medarı olsa kendi başına olur. Onlar ölmiyecek mi? Bu sene İspanyol’dan az hekim mi öldü? Ecele çare olmaz. O cahillere uyup da öyle söylemeyiniz. Rabbimin gücüne gider… Ona şirk koşmuş gibi olur…
Diyorlardı.”

Dünya oluştuğundan bu yana savaşlarda bile virüs salgınları kadar insan ölmemiş. Kara Veba ‘dan 1346 -1353 yılları arasında 200 milyon insan ölmüş.Yedi farklı kolera salgını 1852-1860 yılları arasında dünya nüfusunun yüzde 20’sinden  daha fazla kayba sebep olmuş. Üçüncü veba salgını ise antibiyotiği bulana kadar 12 milyon insanın hayatına mal olmuş. Bitlerden bulaşan Tifüs salgınında ise 1914 de 3 milyon insan ölmüş. 

Gelelim yüzyıl sonraya ....
2020 corona virüsü. Özelliği çocuk ve gençleri etkilememesi. Ağırlıklı olarak yaşlı ve  kronik hastalığı olanları etkilemesi. Ne kadar süre süreceği ve nasıl biteceği konusunda hiç bir fikrimiz yok. Ama tarihe bakılırsa kayıp çok olacak ve devasını bulan ülke ekonomik olarak zirve yapacak. Orası net. 
Unutmadan yüzyıl önceki İstanbul halkı ile şu anki arasında tek fark var Allah’tan hasta ziyaretine  gitmiyoruz. 

Yüzyıl önce , yüzyıl sonra benzer şeyleri yaşıyor ve aynı tepkileri veriyoruz. Ocak ayından beri Dünya Sağlık Örgütü ikaz ediyor ve biz aylardır duymuyoruz. Kâinatın en akıllı varlığı insana , tehlike geliyor tedbir al diyorlar ama biz yüzyıl önceki atalarımızın cümlelerini kullanıyoruz. Yaşlıyı evde tutuyoruz , genci işe gönderip eve getiriyoruz. Metrolar taksiler dolaşıyor şehrin heryerinde... 
ilime , bilime, fenne yatırım yapmayan , giderek okumayan araştırmayan sorgulamayan bir toplum haline getirildik.  
Oturup biri çare bulsun, biri bir yerden ilaç göndersin diye bekliyoruz. Adamlar hastalıkla mücadele ederken bile ilaç bulup , bulaşan ülkelere satmayı biliyorlar. Bizde bahçedeki bankları söküyoruz, metroyla işe giden bin kişiye çıkışta kolonya pürel sıkıyoruz...

İnsanı kurtaracak olan akıldır fakat o da tercihen kullanılmıyor maalesef. 
Arapçada aklın kelime anlamı ip demekmiş. Mesela dananın ayağını çapraz bağlayan yine akıl. Ne alakası var demeyin. Dananın iki ayağını çapraz bağlarsan hayvan rahat rahat yürür. Ama kaçmaya kalkarsa düşer. 
İŞTE AKIL SENİ HAYATTA TUTMAYA ÇALIŞAN İPİN İSMİDİR. Aklını kullanmazsan ne olur? İpini koparmış dana gibi olursun... 

Her yüzyılda bir küresel salgın olmuş . Sonu 20 ‘ye denk gelen yıllara denk gelmesi tesadüf müdür , bir şifre midir bilmem ama bizim yüzyıl sonrada değişmeyeceğimiz net.


EVRİM TOK