Kimi arkadaşları partinin kurucusuydu.

Kimi de bakan, milletvekili, belediye başkanı ya da başka görevlerdeydi partili olarak.

Dünya dönerken…

Kimi arkadaşları başka başka partilere geçti.

Kimi arkadaşları da yeni parti kurmanın yolunu seçti.

Neden? Çünkü sosyal siyaset köprüsünün altından akan sular öyle istedi.

Neden? Çünkü söylemlerle eylemler birbirini tutmadı.

Neden? Çünkü bilenen medyanın değil, milletin sesine kulak astı arkadaşlar.

Neden? Bir yukarı bir aşağı baktılar…

Bir de baktılar ki, ülke arazisine sadece siyasal kavgalar ekiliyor…

Sadece huzursuzluk, sevgisizlik ve saygısızlık yeşertileri biçiliyordu.

Yöneten siyasetin oyalayan gündemleri patinaj yapınca:

Baktılar ki, millet ve devlet zorda…

Baktılar ki, yurtta ve cihanda huzur ve güven sorunu var…

Baktılar ki, yaşanan tüm yanlışlardan kendileri asla bir ders almıyor…

Baktılar ki, ayrıştıran ve kavgacı siyaset ,milli birliğimizi tehlikeye sokuyor…

Baktılar ki, mevcut muhalif partilerle bu iş olmuyor!

Baktılar ki, mevcut muhaliflerin, kimi yakınında durup sessizleşirken…

Kimi de uzakta durup, yöneten siyasetin gündemleriyle oyalanıyor!

Baktılar ki, AKP’nin en vaadi olan,‘’3y ile mücadele’’ sadece lafta kalıyor!

Bu millet her gün her gün, ‘’YOLSUZLUK… YOKSULLUK... YASAKLAR…’’Üzerine:

Vicdan vicdan ağıtlar yakıyor!

Özgürlüklere vurulan siyasal ayarlı intikam darbeleri yüzünden:

Gerçekleri çıplak gezdiren nice onurlu GAZETECİLER hapis damlarına konuyor!

Sadece gazeteciler mi? Hayır.

Elbette ki siyasiler, akademisyenler velhasıl muhalif muhalif düşünen herkes…

Kimi dışarıda… Kimi içeride mağdur ediliyor!

Yaşanan haksızlıklara, ne beden ne yürek dayanıyor!

BAKTILAR Kİ, SÖZ KONUSU MEMLEKETSE, YANGELİP YATMAKLA OLMUYOR!

Baktılar ki, aynı gemideyiz; Sustukça sıra kendilerine geliyor!

‘’GÜN BUGÜNDÜR!’’ Diyen:

Kendilerinin arkadaşları, tek tek parti kurup, kendilerine muhalefet yapmaya başladı!

Kendilerinin arkadaşları, millet ve devletin başına gelenleri…

Açık açık tartışmaya başladı!

Kendilerinin arkadaşları, ‘tek kişiyle olmaz, Demokratik Parlamenter Sistem şart…’

Demeye başladı!

Olacağı buydu!

Hiç mi hiç şaşırmadık!

Hiç mi hiç yadırgamadık!

Adamın birine: ‘’Senin baban açlıktan ölmüştü biliyor musun? Diye sormuşlar.

Adam: ‘’Vallahi bulsaydı yerdi ölmezdi babam… Buldu da mı yemedi öldü babam!’’ Demiş.

Demek ki, arkadaşları de artık eski partilerinde umduklarını bulamadılar…

Eğer bulsaydılar niye ayrılsınlar ki…

Sonunda dediler ki…

‘’Siyasal hizmetin temelinde ‘ADALET’ olmalı!

Siyasal Hizmetin temelinde ‘DEMOKRASİ’ olmalı!

Siyasal hizmetin temelinde herkesin karının doyuran ‘’ÜRETEN EKONOMİ’ olmalı!

Siyasal hizmetin temelinde gelecek nesillere ışık tutup karnını doyuracak ‘EĞİTİM’ olmalı!

Sosyal barış, Liyakat, Sosyal normlarla fikir ve düşünceye saygı olmalı!

Kavgacı, ayrıştıran ve de saldırgan değil, birleştiren siyaset olmalı!

‘Yurtta ve Cihanda Barış’ı slogan yapmalı! Millet ve devletin bekasını tehlikeye atmamalı!

Elbette ki, siyasal devlet adamı olanlar, ayrım yapmadan tüm milleti kucaklamalı!’’

Dediler de dediler… Ama dinleyen kim? Ama anlayan kim?

Eğer arkadaşlarına kulak assaydılar…

Elbette arkadaşları partide kalır, yeni partiye gerek duymazlardı!

Kendileri öyle bir bunalıma soktu ki Türkiye’yi…

Milletin inleyen sesini duyan arkadaşları, yeni yeni partiler kurmasınlar da ne yapsınlar?

Milletin sesine tercüman olmasınlar da ne yapsınlar?

Umarız ki bu arkadaşları, tanık oldukları tüm yanlışlardan ders alarak siyaset yaparlar!

Umarız ki, son yılarda yerle bir olan sosyal barışımızla huzurumuzu tekrar ayağa kaldırırlar!

Böyle de olmaz ki!..

Böyle de memleket yönetilmez ki!..

Bu millet, günün her saatinde, kavgacı, ayrıştıran ve saldırgan siyasetle zaman geçirme zorunda değildir!

Bu millet, siyasiler tarafından ekilen yanlışları, hane hane biçmek zorunda da değildir!

Hele hele bilinen medya üflemesiyle: Siyahı beyaz… Beyazı da siyah olarak görmek zorunda değildir!

ÇÜNKÜ EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR!

Umarız ki, arkadaşların partisi bunu asla unutmaz!