“Ne kadar da iyi oldu”, dedi. “İyi ki seni tanıdım.”

Gözlerine baktım.

Işıl ışıldı göz bebekleri ve simsiyahtı..

Tam sevdiğim renk...

Saçları omuzlarından dökülmüş, inci dişleri tertemizdi.

Bir an içim ılık ılık olmuştu.

Dolgun dudaklarından öpmek istedim...

“Buralar çok kalabalık, gel biraz yürüyelim”, dedi.

“Olur”, dedim. “Bir yerde oturalım biraz.”

Yol bitimindeki parka kadar yürüdük, üstüne isimler yazılmış, çizilmiş, tahtasının bir tanesi sökülmüş masaya karşılıklı oturduk.

Güzel yüzü tebessüm doluydu.

“Çok güzel bir tesadüf”, dedi karşılaşmamız, “biliyor musun?”

Mutluluk yüreğimi kaplamıştı.

Rüya gibiydi her şey.

Ellerinden tuttum, “Saçlarını koklamak istiyorum.” dedim.

Umurumda değildi, kim görürse görsün...

Gülümsedi, ciddiye almadı...

Büyülenmiştim.

“Çok güzelsin”, dedim kara gözlerine bakarak...

“Benim sevgilim, benim aşkım, benim öyküm olur musun?”

“Sen çocuksun”, dedi. “Aşka düşüp bitirmek istemem seni.”

“Bitirmek mi?”, dedim. “Ne bitirmesi, hep birlikte oluruz, sadece birbirimizin oluruz. Böyle korkuyorum, ya başkasına evet dersen ben ne yaparım.”

“Yanılıyorsun,” dedi. “Hem de çok yanılıyorsun. Önce dost olalım. Bunu başarırsak sevgilinde olurum, aşkın da olurum. Sadece bedenim değil, ruhumla, kalbimle, tüm duygularımla senin olurum. Beni hayal kırıklığına uğratma, olur mu? Hızlı başlarsak hızlı bitiririz. Ve bittiğinde sende hızla kaçmak istersin. Aşkın acısını da küçük parçalara ayırıp hafifletmek mümkün değildir.”

Ellerimden kurtulup hızla koşmaya başladı: “Haydi yakala beni.”

“Yakalarsam öperim”, diye seslendim ardından...

“Tamam”, dedi. “Yakala ve öp ama sadece bir kere...”

Yakalayamadım...

“Gerçek dostluklar kolay olmaz ki”, dedi. “Düz yollarda yürüyerek bunu elde edemeyiz. El ele tutuşup bir dağın tepesine birlikte çıkmalıyız. Dağ yolları engellidir, uçurumludur. Bütün bunlardan geçerek tepeye ulaşabilirsek seni sevebilirim. Ve yorgunluğumu yan yana oturup çıktığımız o uzun yollara birlikte bakıp gülümseyebilirsek dostluğumuz daha da pekişir, ayrılmaz ikili oluruz. Aşklarda böyledir, evliliklerde...”

Hiç konuşmadan uzun uzun baktı gözlerime.

Simsiyah gözbebekleri vardı, kapkara...

Çok güzel bir tesadüf, dedim kendi kendime.

O gün sadece yollarımız kesişmişti...

Sonra tek başına oturdum bir süre daha orada.

Yollar kalabalıktı...

Hızlı hızlı gidenler yoksa özlediklerini mi arıyorlardı?

Bir hayalin peşinden koşabilmek değildi aşk.

Aşk, hayal olmayacak kadar gerçekti.

Bir özlemin içinde parmak uçlarına dokunduğumda saklıydı aşk...

Ve kulaklarımda çınlıyordu sesi: “Aşka düşüp bitirmek istemem seni.”

 

Yazar: Mustafa Çifci- Aşk Yazarı www.mustafacifci.com