İnsanı sevemezseniz, Tanrı'yı da sevemezsiniz. İnsan evrenin özüdür. Yani varoluşunun temeli aşk ve sevgidir. Ne demiş şair; insanı nasıl insan edeceğiz? Ona önce aşkı öğreteceğiz. Sevginin kaynağı da inanmaktır. İnandığını savunmaktır. İnandığımız nedir? Adaletli olmak, kul hakkı yememek, doğruyu savunmak, yalan söylememek, hakikatin yanında durmak. 

Hakikate giden yollar ise dünyadaki insanların sayısı kadardır. Herkesin doğrusu hakikati kendine yani. O sebeple herkes kendine göre haklı o sebeple başkası bize göre suçlu. Adaletsizlik sana zıt olanı kabullenememektir. Oysa farklı olmak zorunda olduğumuzu bilmez. Bir binayı tutan birbirinden bağımsız kolonlardır. Her biri başka yerde durur ki bina sağlam olsun. Bir sazın telleri ayrı ayrı çalar ki , ortaya anlamlı bir melodi çıksın. Hepimiz aynı şeyi düşünmek ve savunmak zorunda değiliz. Ama hepimiz adaletli olmak zorundayız. Gerçekleri yazdık diye, birbirimizden farklı şeyleri söyledik diye yargılanmakta yanlış. Herkes gerçeği yazmaz , söylemez hakikati gizler örtbas ederse bizim insan olmamızın ne ayrıcalığı var. Saksıdaki çiçekte canlı ama hiç bir şey için yorum yapamıyor. Saksıda ot mu olalım?

 “Ben sana bağlandığım günden beri özgürüm “demiş şair. Özgür olabilmemin yolu beynimizdeki taşları kırmaktan geçer. İnsan özgürleşir, özgürleştirilemez. Nedir bu taşlar? Ön yargı, hırs, para, ihtiras, güç ...Bunlar sizin için değersiz ise zaten özgürsünüz. Kimse senin kalbinde ve beyninde uçan kuşlarla kafeste tutamaz. Özgürlük işte böyle bir şey.

 Bize biraz adalet lazım. Birazda saygı lazım. Aslında  bize birazda şiir lazım. İnceden söz söylemek için. Az birazda  şuur lazım, susmamak  için , yazmak için. İşte benim şiarımda bu...

Ne demiş Atatürk;

“HAKİKATI  KONUŞMAKTAN KORKMAYINIZ”

 EVRİM TOK