Merhaba;

Uzun zamandır bir sosyal medya mecrasında sağa sola sallayarak düşüncelerimi paylaşıyordum.  Yaşam Medya Grubu’nun bir ferdi olmama rağmen fikirlerimi haber sitelerinde aktaracak disiplini kendimde göremiyordum. Çünkü sosyal medyada bir kaç cümleyle sağa sola laf etmek daha kolaydı.  : ))) Neyse artık yeni bir mecra denemenin vakti geldi diye düşünüyorum. 

Küçükçekmece Belediye Başkan Vekili Mehmet Besim Müftüoğlu, Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirilen bir etkinlikte gaf yapmış. ' Son Büyük Abdülhamid Han'ı Anlamak' adlı programda "Pek Sayın Bilal Erdoğan Beyefendi Hazretleri" demiş. Maşallah! vuran vurana...

Besim Müftüoğlu ile Temel Karadeniz'in 4 yıllık başkanlık döneminde sadece bir kez oturup çay içmiş biriyim. Zaruri olmadığı sürece de pek selamlaşmayız.  Kendisine bağlı müdürlükleri sosyal medya hesabımdan defalarca eleştirmişliğim vardır.  Sebeplerine detaylarına burada girmeyeceğim.


 


 

Türkiye'nin içinde bulunduğu konjektürde Bilal Erdoğan'ın rolüne bakmadan Besim Bey'i  ayıplamaya kalkmak haksızlıktır.  İki sebep öne sürüp değerlendirmede bulunacağım. 

Birincisi,  Besim Müftüoğlu YKB Gösteri Merkezi gibi binlerce kişilik bir salonda böyle bir kalabalığa sıklıkla hitap etmemektedir. Kürsüye çıktığı an binlerce katılımcıyı, İstanbul protokolünü ve ülkenin kudretli adamı Bilal Erdoğan'ı karşısında buldu. Onun için sıradan olmayan bu durumda  heyecana kapılarak sıradan olmayan bir selamlama yaptı. Dil sürçmesi ya da gaf mıdır? Yoksa kapalı kapılar arkasında tüm koca koca adamların normal hitabetinin dışarı vurumu mudur? Bilmiyorum. Sonuç olarak görüntüleri izlediğimde mikrofonda gergin olduğunu gözlemlemek zor olmadı. Açıkçası hoş gördüm.  


İkincisi;  Mehmet Besim Müftüoğlu ile hemhal olmuşsanız ya da etkinliklerde takip etmişseniz şunları bilirsiniz.

- Mikrofonda rahat değildir.

-Sesi yöresel şiveden uzak değildir.

-  Konuşması sürükleyici değildir.

 Bu özelliklerde kim olursa olsun o koşullarda kürsüye çıktığında ya övgüsünü ya sövgüsünü fazla kaçırır.


Mehmet Besim Müftoğlu bir belediye başkan yardımcısıdır. Siyasetin tepelerindeki insanlara  göre “alt tarafı belediye başkan yardımcısı”  bizim gibilere göre de “ koskoca belediye başkan yardımcısı”  diye tanımlanabilecek bir makamdadır. Bu makamı seviyorsanız,  karşınızdakinin hakkınızda söyleyeceği tek cümle sizin kaderinizi belirleyebilecek düzeyde ise bu tip durumlar normaldir. Bilal Erdoğan gerçeği karşınızda canlı kanlı durmadan sallamakta kolaydır ayrıca.

****

Siz farklımısınız?

Pek çok kişininde Bilal Erdoğan'ı Besim Müftüoğlu değil mi? Bugün en basit çıkar talebiniz olsa kendisine methiyeler düzmüyor musunuz?  Pek çok kişi belediye başkanlarının, ilçe başkanlarının, ilçe başkan yardımcılarının, belediye başkan yardımcılarının ve müdürlerinin önünde zavallı bir hal almıyor mu? Yere serilmek için bir birbirinizle yarışmıyor musunuz?


Sorun Besim Bey’de değil arkadaşlar. Babanın oğlunu devlet millet karşısında kudretli hale getiren çürümüş düzende sorunu aramalıyız. Sorun "Evladım;  ben devlete millete aşkla hizmet ediyorum. Millete hizmetkar olmayı seçtim. Siz işinizi gücünüzü yapın. Benim milletten aldığım yetki size bir ayrıcalık kazandırmaz. Bu Allah katında bizim karşımıza veremeyeceğimiz hesaplar çıkarır" demeyen babadadır. Sorunun en büyüğü ise Besim Müftüoğlu'nu kınayan bizlerdedir. Çoğunluğumuz öyleyiz, o baba gibiyiz. Fırsat düşerse, O evlat gibiyiz.


****

 Devlet düzeni Müftüoğlu’na sebeptir.

Büyük Atatürk tarafından 1923 yılında kurulan Cumhuriyet'in devlet sistemi yıllar içerisinde çürütülmüş ya da organize edilememiştir. 16 Nisan referandumunda HAYIR oyu verirken şunu savunuyordum:  Benim karşı olduğum şey sistemin değişmesi değil. İktidarın teklif ettiği modeldir. Ben HAYIR oyu verirken mevcut sistemi desteklemiyordum. Mevcut sistem öylesine çürümüş köhneleşmiş ki işlevini yitirmiştir. Eğer yıllardan beri süre gelen devlet işletim sistemi sağlıklı olsaydı; şuanda ki koşullardan bahsetmiyor olurduk. Sağlıklı hiç bir devlet işletim sisteminde, bir kişi aile efradı ile birlikte dilediğini yapamaz. Sistem bunu reddeder. Şahsı cezalandırır. Devlet düzeni içerisinde yöneticilerin bazıları zaafiyet gösterse dahi sistem onları da dışarıya atar. Kendini korur. En küçük bir tahribatta Recep Tayyip Erdoğan'dan hesap sorar. “Anayasa Mahkemesi’ni tanımıyorum” dediğinde o makamda duramaz!


Konuyu Mehmet Besim Müftüoğlu'ndan devlet sistemine getirmemin bir sebebi var. Sayın Müftüoğlu işleyen sistemin bir yöneticisidir. Tutunmak için kamunun içerisindeki  bireylerin geneli  gibi davranmaktadır. Üstelik ülke yüzlerce yıldır yöneticilerine menfi faydalar sağlıyorken yapmaya mecburdur.  Bu sistemde her birimiz az ya da çok Besim Müftüoğlu gibi davranmaktayız. İnandığımız ve konum talep ettiğimiz herkes karşısında muhatabımızı yükselterek, başını arşa deydiriyoruz.


****

Yağlamanın ballamanın hastasıyız.

İki gün önce İyi Parti’nin İstanbul kongresinde kendi haline garibanca genç geldi. " Ağabey Meral Abla gitti mi?" dedi. Konuşması bittince ayrıldığını söylediğimde üzüldü. Elini öpecekmiş. Oysa bizler Devlet Bahçeli'nin el öptürme kuyruğuna zorla itilmemek için bu harekete gönül vermiştik. Her ikisi de yanlış olan  sistemlere inanmadığımız için, sistem devlete millete değer versin derdine düşenlerle kucaklaşmak istemiştik.  Düzene karşı çıkmak için haykırsakta öğrenilmiş çaresizliği olanlar her yere sızmaktalar.

****

Özetle kardeşim;

Bu yazıyı okuduktan sonra sokağa çıkacaksın, insanların içine... 

  Önce soluna  bakacaksın, Mercedes’in direksiyonundaki şık adamı inceleyeceksin. Sonra sağına bakacaksın, kaldırımda yürüyen güzel ve genç kızı görüyormusun?  Muhtemelen etraftaki bir mağazada satış danışmanı, belkide öğrencidir.   Arkandan geçen bond çantalı takım elbiseli adam, caddede yürüyerek dolaştığına göre orta halli bir ticareti vardır, belki de bankacıdır.   Karşıya da  bir bak!  Kol kola gelen yaşlı çifte dikkat ediyor musun?  Neler görüp geçirmişlerdir o eski topraklar değil mi? Görünüşe göre sevgi dolu bir hayatları olmuş. Çocukları onlarla gurur duymuşlardır. Değil mi?

Düşün! Düşün  etraftaki bu insanlar hangi koşullar altında nasıl bir karakter ortaya koyuyorlar. Düşünürken evin yolunu tut. Eve varınca aynanın karşısına geç önce gözlerini kapa. Hayal et. Besim Müftüoğlu’nun konuşma anını videodan izledin ya...  Hayal et. Sen olsan ne yapardın mesela. Gözünü aç! Açtığında aynada sana bakan yüz Mehmet Besim Müftoğlu değilse gel konuşalım kardeşim. Yok Besim Bey'i görüyorsan eğer; yalandan kınama, atıp tutma... Çünkü ilk fırsatta  O ve onun gibilerle samimiyet oluşturma derdinde olacaksın.

Saygı iyidir, saygıyla kalın...