Basın özgürlüğü ayaklar altındaaynı demokrasi gibi.
Enis Berberoğlu ve Cumhuriyet Gazetesi ‘nden tutuklanan gazetecilerden de önce tutuklanmış gazeteciler vardı.
Toplum o kadar duyarlı değildi ve tepki o kadar da etkili  değildi.
Çünkü o gazetecilerin çoğu radikal sol dedikleri (bir bölüm siyasetcinin dediği) gruptan veya Kürt kökenli gazetelerin gazetecileri idi.
Neyse günümüze dönelim, gazetecilerin içeriye atılması, haklarında iddia edilen çok ağır ithamlar ve istenilen çok ağır cezalar, demokratik hak ve basın özgürlüğü savunucuları tarafından büyük tepki ile karşılandı ve bu tepki yurt dışına taşarak dünya gündemine yerleşti.
Her gün tv lerden ve basılı medyadan gelişmeleri izliyoruz. Oraya girmeyeceğim, asıl anlatmak istediğim özellikle Cumhuriyet Gazetesi ‘nin mağdur gazetecilerinin yaptıkları savunmalar , bu savunmalar o kadar net ve açık savunmalar ki  basın tarihine, demokrasi tarihine, insanlık tarihine geçecek savunmalardır ve ileri ki tarihler de ders olarak okutulacaktır.
Birisinin ona buna efelenip ona buna dayılanıp, gözünü karartarak getirdiği ve geri dönüşünün imkânsız olduğu bu yer ve konum ne kadar sürer bilmiyorum.
Ama inanıyorum ki yaşadığımız günlerde ki tanıklıklarımız dünya ders kitaplarına girecektir.
Dışarıdan da ilgi ve kuşku ile izlenen bu yargılamalar için Dünyanın en ünlü gazetelerinden Tımes’te yer alan bir yakıştırma ile değerlendirebilir, “Cumhuriyet Gazetesi davasının sanıklarının esas suçları, Kürt hakları hakkında yazmak ve Fettulah Gülen’in takipçileri olmak değil, ‘buluttan nem kapan’ bir cumhurbaşkanını incitmek’” (Cumhuriyet’ten alınmıştır).
Güzel günler göreceğiz çocuklar, motorları maviliklere süreceğiz....