Dönüp de 17 yıllık bir geçmişe bakınca:

Devleti ayakta tutan tüm kuruluşlardan…

Devlete hizmet ederken duyarlı, saygın ve başarılı olan tüm kişilere kadar;

İster sivil, ister üniformalı olsun…

Büyük bir çoğunluğu,  kesinlikle zor durumda bırakılmış…

Kesinlikle kurumsal veya kişisel anlamda, bir dayanılmaz mağduriyetle karşılaşmışlardır!

Bir kalemde özetlenecek olursa:

‘’Ülkede Çivisi Çıkmayan Ne Kaldı?’’ Demek, tam da yerinde bir tespit olur!

Bu millet, en başta şanlı ordusunun başına örülen kumpasları asla unutmayacak…

Türk milletinin doğuş destanı olan, ‘ERGENEKON’UN bir kumpasa kapak yapılmasını…

Şanlı ordumuzun kahraman mensuplarının, ‘ BALYOZ’ yaftalı bir utanç kumpasıyla adeta esir kampına alınmalarını, buralarda yıllarca tutsak muamelesi yapılarak, ölümcül ve de hastalıklı sonuçlarla mağdur edilmelerini de bu millet asla unutmayacaktır!

Şanlı Türk ordusunu, Çanakkale Zaferi’nden beri içine sindirmeyenleri sevindirenler:

Fetö ve de onun dediğini yerine getirenlerdir!

O günlerde kendileri, ‘ ÜLKE BAĞIRSAKLARINI TEMİZLİYOR’ Diyor…

Fetö ne dediyse, ne istediyse, teker teker yerine getiriyorlardı!

Fetö listeyi veriyor, kendileri imzayı atıp tayin ediyordu!

Orduya generaller, üniversitelere rektör, dekan, nice akademisyenler…

İllere valiler, kazalara kaymakamlar…

Adliyelere savcı ve hakimler…

Emniyete genel müdüründen polislerine kadar herkes…

Medyanın görüntü vereninden, sayfa sayfa yazıp yayılanına kadar…

Tüm kamu kurumları ve tüm kamu ulaşım araçlarında fetö iletileri vardı.

Kendileri yol verdi, ABD kuklası fetö ilerledi de ilerledi!

Zaten o emperyalistler, her dönemde bir İslami kılıklı ajan ve de çeteleri içimizde beslemişti.

Fetö son maşalarıydı elbette.

Hem de 15 Temmuz’da darbe yapacak kadar şımartılan…

Yüzlerce insanımızın şehit olmasına da sebep olan bir maşa!

Millet ve devletimizin, en anlamlı çivilerini sökerek:

Ülkemize zarar verenler, elbette bir gün mutlaka hesap vereceklerdir!

15 Temmuz Şehitlerimiz başta olmak üzere…

Vatanın kurum ve kuruluşlarıyla…

Sivil ve de üniformalı tüm saygın insanlarımızın uğradığı her mağduriyetin hesabı mutlaka sorulacaktır.

Çünkü bu hain gelişmeler sonunda:

Ülke olarak demokrasiden uzaklaştık!

Bir bağımsız ve de güven veren adaletten uzaklaştık!

Eğitimimiz dünya ölçüsünde en gerilere gitti.

Ekonomimiz için artık deniz de bitti.

Üretmiyor tüketiyoruz…

Dışa satamıyor, dıştan ot saman patates ve hayvan bile alıyoruz.

Fabrikalar satıldı ya da kapandı.

İş ve de aş kapısı kalmayınca 10 Milyon kadar yurttaşımız…

İşsizler sınıfına katıldı.

Ne geleceğe dair ekonomik plan ve projeler var…

Ne de bu projelere kafa yoracak devlet adamlarımız…

Öte yandan…

Ne fikir ve düşünce özgürlüğüne saygı kaldı.

Ne de diğer muhalif seslere hoşgörü…

Ağzını açan hapiste… Ağzını açana korku ve de tehdit var bu ülkede!

Ne demokratik kitle örgütleri sesini çıkarabiliyor!

Ne de onların temelinde yükselen TBMM eski gücünde!

Ülkede medya var: TRT dahil, çoğunluğu yanlı ve de yandaş yandaş…

Bir de siyasal partiler var: Onlar da 12 Eylül darbeli…

Çocuklar mutsuz ve de umutsuz…

Gençler de hayata tutunma uğruna bunalımda!

Öte yandan…

Durmadan konuşan bir yöneten siyasetle…

Muhalefete karşı, devlet gücüyle siyaset yapanlarla…

Bin düşünüp bir konuşması gerekirken:

Ağzına hakim olamayan nice devlet adamları vardır!

Kılıf, saldırı, çamur, bahane ve de kumpaslık ne ararsan ondan bile var!

Ayrıştıkça ayrıştırılan tüm vatandaşlar öyle şaşkın, öyle tedirgin ki…

Vatandaşlar:

‘ACABA ÇİVİSİ ÇIKMAYAN NE KALDI?’ Diye sormakta!