Yıl 2019: Vatandaş, adaletli ve çağdaş bir demokrasiden yoksun…

Ekonomik yönden de günden güne daha da yoksullaşmaktadır.

Sonunda, ‘RUH SAĞLIĞI’ için yasaya muhtaç oldu vatandaş!

Artık yeter!

12 Eylül 1980 Darbeli merkeziyetçi siyasetle buraya kadar!

Bir yanda, milleti seçimden seçime hatırlayan göstermelik sözde demokrasi…

Öte yanda, adalet, ahlak, vicdan ve insaf denen en güzel insani değerleri kökünden baltalayan: Bir acayip saldırı ve de kavga siyaseti…

Öyle bir siyaset ki, tabandan tavana doğru değil…

Tam tersine, tavandan tabana doğru işleyen bir ilkel demokrasinin merkeziyetçi siyaseti!

Önümüzdeki yerel seçimler için yapılan etkinliklere, haklı tepkileri doğuran siyaset!

Merkezlere: ‘Biz millet olarak buradayız, bırakın da genel ve yerel seçimlerde aday olacakları bizler tespit edelim’ diyen vatandaşın, sesini duymazlıktan gelenlerin siyaseti.

Her yönüyle Ortadoğu’ya benzetilen ülkemin:

Eğitimden ekonomiye… Adaletten her bir yana kadar sürüp giden, emperyalist damgalı bir darbe siyaseti.

Bu siyasetle…

Merkeziyetçi dürtüler yüzünden, yerle seçime değil de sanki savaşa gidiyor gibiyiz!

Ortalık öyle bir toz duman ki…

Genel seçimlerde böyle…

Yerel seçimlerde böyle…

Ya itirazları dillendiren tepkiler yağıyor merkezlere.

Ya da bileği bükülmeyecek kimi muhalif adaylara…

İnsanlık, adalet ve de demokrasiyle bağdaşmayan nice çamur atma işi yapılıyor yerel yerel…

Neymiş, İzmir Belediye Başkanlığı’na aday olan TUNÇ SOYER’İN Babası, 12 Eylül’de Savcıymış… MHP hakkında iddianameler yazmışmış!

Gerçek şu ki…

O dönemde üç ayrı Sıkı Yönetim Mahkemesi’nde biz de yargılandık!

O günkü savcılar, bizim için de iddialar yazıp suçladı!

Şimdi kalkıp onların izini mi sürelim?

Onların işi o günlerde oydu, onlar da işini yaptı elbette.

Kaldı ki, TUNÇ SOYER’İN Babası NURETTİN SOYER, darbecilere karşı koyan…

Nice davaların da mahkemeye gitmemesi için direnen gerçek bir adalet uygulayıcısıdır!

Eğer bir iddianame yazdıysa, onu sonuca bağlayan elbette ki mahkemelerdir.

Karar hâkimlere aittir. Savcılara değil…

Sahi, TUNÇ SOYER’İ Savcı Babasıyla yargılayanlar, dönüp de aynaya baksın aynaya…

Baksın ki, orada 40 yıl öncesini değil, 4 yıl öncesini görsünler…

Fetöcüleri vali, general, emniyet müdürü, rektör, dekan ve de nice önemli devlet görevlerine atayanları görsün… Türk Ordusu’na kumpas kuranlara savcı olan siyasileri görsün! 15 Temmuz darbesini yapanları, yani devletin köşe tutucularını görsün…

Şehitlerimizi… Ayrışmamızı… Emperyalizme uşaklık yapan sözde dindar özde hainleri görsün!

Yetmez elbette; Dahası,dün yerden yere vurma işi yaparken, bugün bir ‘İTTİFAK’ ve de ‘BEKA’ sloganıyla bu milletin gerçek sorunlarını unutturmak isteyenleri görsün!

Çünkü siyaset, sizin kötü kötüdür… Bizim kötü iyidir çığırtkanlığıyla değil…

Siyaset, adalet, ahlak ve de insafla yapılır!

Bunu yaparken eller vicdana konularak yapılır!

Bunu yaparken, milletle devletin acı gerçeklerini halı altına süpürerek değil…

Bangır bangır bağırarak yapılır!

Hatta haklı sesle bağıran muhalif seslere de saygı duyularak yapılır!

Elbette ki yerlerde sürünen sataşmalarla yapılmaz!

Artık darbeli merkeziyetçi siyasetin iflası konusunda herkes birleşmeli…

Artık yüzde 10 barajlı, darbeli Siyasi Partiler ve Seçim Yasası başta olmak üzere:

Darbeli YÖK’ün yerine, özerk üniversiteler…

Darbeli ve merkeziyetçi ‘MİLLİ TİP SENDİKA’ yerine, yerel yönetimlere işlerlik kazandıracak yeni sendikal haklar getirilmeli!  Böylece sendika ağalığına son verip, emek dünyasına güç katmalı!

Yine merkeziyetçi tip medya yüzünden, sermaye ve siyasal iktidarın kanatları altına girmeyen…

Bir özgür medya yapılanması için darbesiz yasalar konmalı!

Kısacası, demokrasiyi tüm kurallarıyla yaşamak isteyen milletimizin bu özlemlerine kulak asmalı!

Bunun da yolu: İflas eden darbeli merkezi siyasetten değil…

Gerçek demokrasiyle gerçek bir adaletten geçer!