Anketlere göre:
Vatandaşın moral değerleri tam da yerle bir…
Vatandaşın gelecekten kaygıları tam da gökle bir…
Vatandaş, kendisini ve ülkesini güvenli ellerde görmüyor.
Vatandaş, her gün yeni bir siyasal hedefle…
Yeni bir saldırı ve kavgadan usandı.
Sürekli yazarız:
‘’Ey devleti yöneten siyasiler!..
Ey devlet adamları!..
Şu iletişim dilinizi iyi kullanınız!..
Eğer yapıcı ve birleştirici iletişim yerine…
Bir anlaşılmaz saldırı iletişimi yaparsanız:
Hem devleti ayakta tutan kurumlar zarar görür.
Hem de tüm vatandaşlar zarar görür’’ dedik.
‘’Herkesin bir uzmanlık alanı var, bizim ki de budur işte’’ dedik.
Dedik ki, demokrasinin çarkları gıcırdamadan işlesin.
Demokratik baskı gruplarına kulak asılsın.
Özgür medya özgürce ayakta kalsın.
Demokratik Parlamenter Sistem daha sağlıklı çalışsın elbette.
Çünkü demokratik kitle örgütlerinin susturulduğu adreslerde:
Sosyal kargaşa çıkar, sosyal barış bozulur.
Siyasal iktidarlar asla sağlıklı karar alamazlar.
Böylece, devlet ve millete dair ne varsa tamamı zarar görür.
Peki, zarar gördü mü?
Elbette ki gördü.
Çünkü beklenen o barışçıl iletişim dili kullanılmadı.
Herkesi kucaklayan bir siyaset yerine:
Ancak kendi güzergâhlarından koşanlara kucak açıldı.
Her iletişimi bunun üzerine kurup…
Her siyasi senaryoyu böyle kurguladılar.
Derken… İşte geldiğimiz nokta:
Ülkenin bir yanı bölünmeye dair savaş yeri…
İşsizlerin evleri yaşama dair savaş yeri…
Okuyan gençler diplomalı şaşkın…
Onların sabit gelirli aileleri yetersiz ücret mağduru…
Tarımdan geçinenler umutsuz vaka…
Öte yandan da ne bir iş kapısı açılıyor…
Ne de açılacak plan ve projeler var meydanda.
Şimdi gel de bu vatandaşlarda moral değer ara…
Herkes payına düşen bir çeşit dayak yedi.
Kimi sosyal, kimi siyasi, kimi de ekonomik dayak yedi.
Dahası, kimi ahlak ve adalet yolunda…
Kimisi demokrasi ve onun temel taşları yolunda…
Kimi de fikir ve düşünce özgürlüğü yolunda dayak yedi.
Tıpkı gazeteci arkadaşlarımızla…
Özgürlükler adına ortaya çıkanların yediği gibi.
Öyle bir zaman dilimi ki…
Herkes payına düşen dayağı yedi.
Gözüne gözüne gelmese de yedi.
Ağzı burnu kırılmasa da yedi.
Kimi zaman ülkesi ve demokrasisi adına…
Sosyal barışla ekonomisi adına…
Ahlak ve adalet adına dayak yedi.
Kimi zaman da insanlık erdemi adına nice dayaklar yedi.
Bunca dayaktan sonra, hiç vatandaşta moral değer kalır mı?
Sahi, dayak yemeyen kaldı mı?
Eğer kaldıysa, kimlerdir acaba?