CHP İBB ve Sarıyer Belediye Meclis Üyesi Mimar Gökan Zeybek, 3. boğaz köprüsünün güzergahı olan Kuzey Marmara Otoyolu projesi ile ilgili görüş ve önerilerini mecliste dile getirerek, CHP’nin itirazlarını ve rapora red oyu verilmesinin nedenlerini belirtti.

Zeybek, “Burada 2013 yılındaki planın içinde bu bölgedeki doğal bitki örtüsünün korunması, floranın korunması, hayvan yaşamlarının korunması ve bölgenin ekolojik dengesinin korunması açısından olabildiğince viyadüklerle ve tünellerle ulaşım akslarının geçmesi öngörülmüştür. Ancak biz viyadükleri bir nebze bölgede görmemize rağmen, tünel yapılması gereken alanların tamamında çok yüksek oranlardaki yarma çalışmalarıyla doğanın tahrip edildiğini de belirtmek istiyorum, bu yönüyle eleştirimi iletiyorum.

Esas olarak da kuzey Marmara otoyolunun başlangıçtan beri yapımının İstanbul’un en kuzey bölgesinden, yani İstanbul’un 1960’lı yıllarda oluşturulmaya çalışılmış olan Kent Ormanlarının, Terkos Ormanlarının, su toplama havzalarının havza özelliğinin korunması için, devletin, Orman Bakanlığı’nın, Orman Bölge Müdürlüğü’nün ve köylülerimizin ortaklaşa geliştirdiği orman alanlarını ciddi biçimde tahrip ettiğinin ve bu bölgedeki orman varlığımızın orman vasfı özelliğini kaybederek koruluklar şekline dönüştüğünü de belirtmek istiyorum” dedi.

BOĞAZİÇİNİN KENDİNE ÖZGÜ BİR YASASI VAR

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisinin 2015 yılı Temmuz ayı toplantılarında gündemde görüşülen raporlar üzerine söz alan CHP İBB ve Sarıyer Belediye Meclis Üyesi Gökan Zeybek, 3. boğaz köprüsünün güzergahı olan Kuzey Marmara Otoyolu Sarıyer İlçesi Rumelifeneri Gerigörünüm Etkilenme Bölgesi 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı teklifi raporu meclis toplantısında görüşülürken söz aldı.Zeybek şunları söyledi:
“Söz konusu plan teklifinin bugün belediye meclis gündemimize gelmesinin temel nedeni 8 Ekim 2013 tarihinde onanmış olan İmar planının; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onanmış olan İmar planının, İstanbul 8.İdare Mahkemesi tarafından 27 Nisan 2015 tarihinde 2015/1089 sayılı kararı ile Boğaziçi alanında kalan alanlarda yapılacak olan planlarda 2960 Sayılı Boğaziçi Kanunu Hükümlerinin uygulanması gerekliliği planıdır.

Bu ne demektir? diye soracak olursak, Boğaziçi Öngörünüm Gerigörünüm ve Etkilenme Bölgeleri’nin kendine ilişkin özel bir yasası vardır. Bu kanununun, özel yasa ile oluşturulmuş olan hükümlerin bir torba yasa ile seçilmiş olan belediye meclislerine ait olan yetkileri, atanmış olan bakanlık bürokrasisine devredilemeyeceğine ilişkin temel bir yaklaşımı vardır.

2960 Sayılı Boğaziçi Kanunu, Boğaziçi alanında kalan yapılarda yapılacak olan planların İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri tarafından onanması gerektiğini belirttiğinden, özel bir yasa kapsamına giren gerigörünüm etkilenme bölgesi ki burası Rumelifeneri Mahallesi’ne ait olan bir bölgedir. Bu bölgede bakanlığın yapmış olduğu imar planını esastan bozarak iptal ediyor ve biz de bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ne bu planla ilgili değerlendirme yapıyoruz. Plan, yapım tekniği açısından bakıldığında 2013 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılmış olan bir planın aynen, kurum görüşleri de yeniden alınmaksızın, bölgede iki yıl içinde yapılmış olan fiziki değişiklikler de dikkate alınmadan, bununla ilişkin teknik raporlar, çevresel etkileşim değerlerine ilişkin yeni raporlar oluşturulmadan, planın olduğu biçimiyle meclis gündemine gelmesini de usul yönünden doğru olmadığını düşünüyorum.

Burada 2013 yılındaki planın içinde bu bölgedeki doğal bitki örtüsünün korunması, floranın korunması, hayvan yaşamlarının korunması ve bölgenin ekolojik dengesinin korunması açısından olabildiğince viyadüklerle ve tünellerle ulaşım akslarının geçmesi öngörülmüştür. Ancak biz viyadükleri bir nebze bölgede görmemize rağmen, tünel yapılması gereken alanların tamamında çok yüksek oranlardaki yarma çalışmalarıyla doğanın tahrip edildiğini de belirtmek istiyorum, bu yönüyle eleştirimi iletiyorum.

“ORMANLAR KORULUĞA DÖNÜŞÜYOR”

Bir başka eleştirim ise, esas olarak da Kuzey Marmara Otoyolu’nun başlangıçtan beri yapımının İstanbul’un en kuzey bölgesinden, yani İstanbul’un 1960’lı yıllarda oluşturulmaya çalışılmış olan Kent Ormanları’nın, Terkos Ormanları’nın, su toplama havzalarının havza özelliğinin korunması için, devletin, Orman Bakanlığı’nın, Orman Bölge Müdürlüğü’nün ve köylülerimizin ortaklaşa geliştirdiği orman alanlarını ciddi biçimde tahrip ettiğini ve bu bölgedeki orman varlığımızın orman vasfı özelliğini kaybederek koruluklar şekline dönüştüğünü de belirtmek istiyorum.

Yine başka bir eleştirim de, orman vasfının yitirilmesi açısından konuyu meclisimizin dikkatine çekiyorum. Görüşmekte olduğumuz Kuzey Marmara Otoyolu’yla ilgili bu otoyolunun kentle olan bağlantısını sağlayacak olan bağlantı yollarıyla ilgili de yapılması öngörülen ihale çalışmalarının tamamı da geçtiğimiz ay içinde ileri bir tarihe ertelenmiştir. Şimdi İstanbul’un 1/100.000’lik Nazım İmar Planı’nda bulunmayan 3. çevre yolu asma köprülü geçiş yolunun bağlantı yollarının beraberinde getirdiği temel sıkıntıyı, biz bugün burada tekrar yaşamak durumundayız. Nedir bu? Siz bir kenti planlarken, o kentin geleceğini planlarken, 100.000 ölçekli planlarda ön görmediğiniz bir önemli ulaşım aksını, sonrasında bu planlara 100.000’lik ölçekli planlara ilave ettiğinizde arkasından bu planı kimin yapacağı konusunda bir yetki kargaşası; 2960 Sayılı Boğaz Yasasının vermiş olduğu yetkilerin kullanılmamasından kaynaklanan ve hukuki açıdan da geçerliliği olmadığı için mahkeme tarafından bozulan plan onama süreçleri ve son olarak da ne zaman biteceği belli olmayan bir inşai faaliyetle ilgili de devam eden uygulamalar.

“PLANA RED OYU VERMEMİZİN NEDENİ..”

Ben Sarıyer bölgesinde ve bölgenin 3. asma köprülü geçiş ve bağlantı yollarının yoğun bulunduğu bir bölgede ikamet ediyorum. Yürüme mesafesi 10-15 dakikalık bir mesafedeki çalışmaları da günbegün izleme şansım var. Asma köprülü geçiş ve bağlantı yollarıyla ilgili şunu söyleyebilirim; öngörülen zaman içinde bu köprünün bitirilmesi mümkün gözükmemektedir. Bağlantı yollarının ihalesinin gecikmesi de bu projenin başlangıçta bu kenti yönetecek olan büyükşehir bürokrasisi ve siyasileri tarafından planlanmamasının temel sonucudur diyorum. Ve bu plana da “olumsuz oy vereceğimizi” Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak belirtirim.”

(Kent Yaşam)
 

Editör: Haber Merkezi