Gülmezoğlu, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün anlam ve önemine değinerek 1857 yılında Newyork’lu 40 bin kadın tekstil işçisinin uzun çalışma saatleri, düşük ücret ve daha birçok haksızlığa karşı baş kaldırışını, bu uğurda 129 dokuma işçisi kadının hayatını kaybedişinin yıl dönümü olduğunu söyledi. Amerikalı dokuma işçilerinin bu eyleminde kadınların en ön saflarda olduğunu, kapitalist sistemlerde birincisi işçi, ikincisi kadın oldukları için iki kat sömürüye uğradıklarını söyledi.

“Bu çifte sömürü biz kadınlar için kader değildir. Olmamalıdır” diyerek konuşmasını sürdüren Meclis Üyesi Tansel Gülmezoğlu, “Kadınlarımız emperyalist sömürünün pervasızlaşmasıyla birlikte ülkemizde dahil tüm dünya ülkelerinde ciddi bir saldırıyla karşı karşıya kalmıştır. Töreye kurban edilen, tacize, tehdite, tecavüze uğrayan, diri diri yakılan ve vahşice katledilen kadınlar bunun en somut örneğidir” dedi. “Bugün kadınlara üç çocuk beş çocuk doğurun, işinizden çıkın, evinize geri dönün teklifleri yapılıyor” diyerek eğitim ve yaşam hakkını ayrıştırıp, kısıtlayanlara Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleri ile beraber yürümezse; teknik ve bilimsel olarak ilerlemesine imkan ve ihtimal yoktur” sözlerini hatırlattı.

KADINLAR İKİNCİ KONUMDA

Uluslararası sözleşmelere ve ulusal düzeyde takip edilen politikalara rağmen, kadınların dünyanın her yerinde şiddete ve ayrımcılığa uğradığını ifade ederek konuşmasını sürdüren CHP’li Meclis Üyesi Tansel Gülmezoğlu, “Kadınlar karar mekanizmalarında, ekonomide, eğitimde erkeğe göre ikinci konumda kalmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı. Kadınların bir taraftan medyada ve reklam dünyasında cinsel bir obje olarak kullanılıp istismar edildiğini, diğer taraftan da kültürel, siyasal, ideolojik veya dinsel nedenlerden dolayı ayrımcılığa uğrayarak dışlandığını söyledi.

Eşitlik kavramı ile kadın erkek arasında hakkaniyetli bir ilişki kurmak isteyen söylemlerin yasalar önünde eşitliği sağlamışken, kadının mağduriyetinin halen giderilemediğini, adaletin sağlanamadığını söyleyerek konuşmasını sürdüren Gülmezoğlu, “Artık eşitlik söyleminin ötesinde bir yaklaşımı tartışmanın vakti gelmişir” dedi. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık meselesinde, toplum olarak vicdani ve ahlaki bir adalet anlayışına ve kabulüne ihtiyaç duymakta olduğumuzun altını çizdi.

İnsan hakları merkezli, yaşanabilir bir dünya için kadının etkinlik alanının güçlendirilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk ve benzeri alanlarda fırsat ve olanaklardan eşit düzeyde yararlanması, kadın ve erkeğe verilen hakların, yüklenen sorumlulukların adil bir biçimde dağıtılmasının da son derece önemli olduğunu belirten Gülmezoğlu, “Bugün kadınlara 3-5 çocuk doğurun, işinizden çıkın, evinize geri dönün teklifleri yapılıyor. Eğitim ve yaşam hakkımızı ayrıştırıp, kısıtlayanlara Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleri ile beraber yürümez ise ilerlemesine teknik olarak imkan ve bilimsel olarak ihtimal yoktur’ sözünü hatırlatmak isterim” diyerek devam etti.

Bu günlerde Sudi kadının araba kullanması hakkı verilirken, Türk kadının 80 yıl önce uçak kullandığını ifade ederek konuşmasını bitiren CHP’li Meclis Üyesi Tansel Gülmezoğlu, “Erkeği, kadını, yaşlısı, genci; kadına yönelik her türlü şiddet ve insan onurunu zedeleyen tüm haksızlıklara karşı demokrasi ve adaletle mücadele edeceğimiz, toplumsal huzurun tesis edildiği günlere erişme temennisiyle tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.

Selvi Sarıtaç / Kent Yaşam

Editör: Haber Merkezi