Keşke tüm siyasal ve idari yanlışlar;
Vali ve muhtarlara değil, muhalefete anlatılsa…
En acımasız muhalefet yapan, medya ile paylaşılsa…
Çünkü devleti yönetenlerin, sığınacağı liman demokrasidir.
Demokrasinin de güvencesi muhalif seslerin itibar görmesidir.
Yoksa devleti yönetenler, devletin işin yapanlara asla dert yanamamalı.
Devlete dair tıkanan nice gidişatı, o makamlarla asla tartışmamalı.
Çünkü Demokratik Parlamenter Sistem, baskı gruplarıyla yol alır.
O gruplar da başta siyasi partiler olmak üzere…
Tüm demokratik kitle örgütleridir.
Bu çarkların ortaklaşa işlediği bir ülkede;
Ne darbeler olur, ne de gerici nice yapılanmalar olur.
Elbette ki sürekli ilerlemeler…
Elbette ki kalıcı bir sosyal barış ve adalet olur.
Eğer böyle olsaydı;
Bu ülkede, asla  AT İZİ İT İZİNE KARIŞMAZ…
KURUNUN YANINDA YAŞLAR DA YANMAZDI.
Ne kurum ve kuruluşlar yerle bir olurdu.
Ne devletin iskeleti yara alırdı.
Ne de vatandaşın yuvasına siyasal ve idari ateşler düşerdi.
Şimdi ülkede bunlar yaşanıyor mu?
Evet.
Neden? Çünkü ne demokrasi rayına oturtuldu ülkede.
Ne adaletin bağımsızlığı yaşatıldı ülkede.
Derken, 50 yıl geriden başladı her şey…
Hatta en ağır dönem olan, 12 Eylül 1980’i hatırlattı her şey…
Bu yazıyı yazan biz de 12 Eylül darbesi mağdurlarındanız.
O tarihte, başımıza gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Aradan 36 yıl geçti, aynı tas aynı hamam;
Çünkü bu gün de öyle…
Vatandaşların başına gelenler yine pişmiş tavuklardan beter mi beter…
Bir güven sarsılması yaşanmakta…
Bir de tut, kelepçele ve de at içeri işleri yaşanmakta…
İşiten atmalar…  Kepenk kapatmalar var…
Ekonomide rakamlar güven dışı…
Eğitimde çağı yakalama işleri öyle…
Gerçekten AT İZİ İT İZİNE KARIŞTI.
Dün önünde hazır duruşta beklenen eğitimci ve mülki amirler…
Bugün hapiste…
Dün dava dosyalarını sevk eden savcılarla…
O dosyalara bakan hâkimler de hapiste…
Üniformalı üniformasız herkes böyle…
Bir yanda devlet yara alırken…
Öte yanda aileler perişan olmakta…
Durum böyleyken;
Ne valilere dert yanmak çaredir.
Ne de muhtarlara…
Toplamalı muhalif tüm yapılanmaları…
Dinlemeli onları…
Sonra da ortaya koymalı tepedekiler uygulamayı…
Hem adaletli, hem devletli bir çerçevede…
Hem kucaklayan, hem de kuruyu yaştan ayrı kılan çerçevede…
Öyle ya…
Çünkü ülkedeki gidişat sağlıklı bir gidişat değildir.
Çünkü her gün şehitlere akıyor gözyaşları…
Çünkü yurtta ve cihanda barut kokusuyla ölümlü haberler var.
Çünkü piyasadaki fiyat artışları sabit gelirliyi perişan etmiş…
Üretmeyen bir ülke durumuna düşerek;
Sadece şu kaleme bu kaleme zam yaparak günü kurtarma işi var.
Yani siyasal ve idari işler de sorun var…
Yani ülke iyi yönetilmiyor.
İşler de yolunda gitmiyor.
O halde, devletin işini yapanlara değil…
Devlet için akıl yoranlara konuşmalı siyaset;
Yani her konumdaki muhalefet konuşmalı…
Her sorun için çare aramalıdır siyaset.
ÖYLE YA; AYNI GEMİDEYİZ…
Mesele:
VATAN, MİLLET VE DEVLET olunca…
HAK EDENLERİN BAYRAMI KUTLU OLSUN.