Öyle bir dönemden geçiyor ki ülkemiz; Bir yanda adalet buharlaşması, bir yanda insanlık kuraklığı yaşanıyor.
Okullarda ders diye okutulan hukuk kitapları bile ters yüz oldu.
En tepedeki sosyal normlar bile ayaklar altına düştü.
Çünkü hukuk diye okutulup, adalet diye hayata geçirilenler de inandırıcı olmaktan çıktı.
Aileden başlayarak, en süper toplumlara kadar insanlığı ayakta tutan tüm ahlak ve inanç anlayışı da inandırıcı olmaktan çıktı.
Bugünün Türkiye'si işte böyle bir Türkiye...
Hukuk adına hukuk kitabı diye okutulan ne kadar kitap varsa, artık yeniden yazılmalı...
Ahlak ve inanç üzerine neler telkin edildiyse, artık yeniden uyarlanmalı...
Kaynak aramaya gelince:
Fazla uzaklara ve de derinliği gitmeye gerek yoktur.
Yaşadığımız son 12 yıla bakmak yeterli olur.
Hem yerlerde sürünen adalet için, hem de isyan eden ahlak ve inanç için yeterlidir.
Elbette ki, demokrasi, iletişim, özgürlük ve de öteki idari kısımlar kendiliğinden ortaya yere çıkarak haykıracaktır.
Ama önce: Hukuk, ahlak ve de inanç üçlüsü gelir.
Çünkü, sadece kendilerini koruyan hukuka hukuk denmez.
Çünkü , kendilerini sevmeyenleri cezalandıran hukuka hukuk denmez.
Hukuk; Bize, size ve onlara göre değil, herkese eşit olan bir sosyal normdur.
İnsanlık tarihi, insanlık adına ne kadar kötü şeyler yazdıysa, tamamında hukuksuzluk ve de ahlaksızlık vardır bu biline...
Hiçbir yönetim ve yöntem, bunun üstünü örtemez.
Belki güç kendilerinde olduğu zaman kaçıp gizlenebilirler; Ne var ki bir gün mutlaka onlar da görünecektir.
Ya adalet önünde...
Ya da ahlak ve inanç tezgahlarında görüneceklerdir.
Birinde hesap verip cezalarını bulurken, diğerinde en utanç köşeye oturtularak anılacaklar.
Adı üstünde adalet.
Adalet gibi uygulandığı her adreste...
Adalete güven duyulan her yerde bulunur.
Bugün olmasa bile yarın bulunur.
Ancak şu bir gerçek ki, Türkiye siyasal iktidara göre bir adalet ile karşı karşıyadır.
Buharlaşan ve de güven vermeyen bir adaletin yaşandığı bu dönemde.
Gerçek adaleti yansıtan hukuk kitapları artık sadece raflarda kaldı.
Adaletin yansıtılmadığı bu günlerde, artık hukuk kitaplarını da yeniden yazmanın zamanı gelmiştir.
Kısa ve geçiş dönemine göre hukuk kitapları...
Kendilerini koruyup kollayan....
Kendilerine ters düşenleri doğduğuna pişman ederek, dört duvar arasına yollayan hukuk kitapları...
Sırtını iktidara ve de polis gücüne dayayan hukuk kitapları yazılmalıdır.
Yazılmalı ki, her sayfası adaletten bahseden gerçek hukuk kitaplarına haksızlık olmasın!
Ne kadar haksızlık, o kadar yeni yeni hukuk kitabı yazılmalı...
Gerçek hukuk kitapları raflara...
Kollayan hukuk kitapları çantalara...
Tuzun da koktuğu Türkiye'de en son adalet.