Önümüzdeki denize ‘’Marina Yapılacak’’ deyip;
Yüzlerce dönüm beton doldurdular.
Vatandaş, önceleri çok sevindi bu işe…
Ne güzel, çok çok tekne yanaşacaktı.
Kotralar boy gösterecek…
Motorlar caka satacaktı.
Ama hiç de öyle olmadı. Çünkü yine yanıldı vatandaş.
Marina yapıyoruz diyenler, yüzlerce dönüm denizi betonla doldurup…
Üstüne AVM’ler… Otopark alanları…
Pahalı restoranlar ve de tüketim birimleri koydular.
İnanın inanın…
İstanbul çarpsın ki doğrudur doğru.
Marmara’nın Bayramoğlu ile Tuzla arasını betonlaştırıp…
Güzelim doğanın içini beton beton oydular.
Önce Tuzla sahiliydi. Şimdi Tuzla betonluğu oldu.
Önce Tuzla sahil yolu vardı.
Şimdi sanki E-5 yolu oldu.
Elbette ki nice duyarlı siteler saçını başını yoldu.
Nice duyarlı vatandaşlar hüsran ve hüzünle doldu.
Çünkü Marmara, Tuzla’da da tuzla buz oldu.
Pardon, bir acayip beton manzaralı oldu.
İstanbul’un her yeri gibi…
Bir rant uğruna yok olup gitti her bir yan.
İnanın inanın…
İstanbul çarpsın ki dorudur doğru.
Ormanları kesip İstanbul’u ağaçsız koyanlar…
Dağ, taş, orman ve deniz demeden, her yana beton beton bina koyanlar…
Gece gündüz demeden, İstanbul’un kanını emip, derisini soyanlar…
Böylece İstanbul’u İstanbulludan çaldı.
Türkiye ve dünyadan çaldı.
Kara parçası yetmedi.
Marmara’yı da betonla doldurarak çaldılar.
Yüzlerce binlerce dönüm dönüm…
Dün çok dolaştım işte bu İstanbul’u…
Hemen hemen tüm ulaşım araçlarına bindim.
Baktıkça daraldı kalbim. Duydukça utandı vicdanım.
Çünkü bir ölü kent gibiydi baktığım İstanbul.
Çünkü bir bunalım ağıtı yakıyordu duyduğum İstanbul.
Aslında bir Türkiye manzarasıdır bu şehir.
İstanbul çarpıldıysa Türkiye çarpıldı.
İstanbul gülmüyorsa…
Demek ki Türkiye ağlıyor.
Çünkü İstanbul Türkiye…
Türkiye İstanbul demektir.
Koşup gelmiş herkes, taşı toprağı altındır diye.
Bir de Boğaz, Marmara Karadeniz var.
Manzara var, tantana var, şamata var.
Dahası, kapışılacak arazisi…
Paylaşılacak daha nice arızalı işleri var.
Yeter ki işini bilen siyasetçi ol.
Yeter ki kılıç kuşanan at binen bir uyanık vatandaş ol.
İşte o zaman dönersin köşeyi…
İnan kardeşim inan!
İSTANBUL ÇARPSIN Kİ İNAN.
İnan ki ülkenin gerçeklerini göresin.
Kimi bölgelerin malı nasıl götürdüğünü…
Kimi bölgelerin fukaralıktan niye öldüğünü…
Niye bir bunalım arazisine döndüğünü göresin.
Gör kardeşim gör.
Unutulan yanlarla, yük tutulan yanları gör.
Gör ki üfürükten gündemlerle nasıl oyalandığını anlayasın.
Gör ki sen de oturup acıklı haline ağlayasın.
Çünkü eğer İstanbul ağlıyorsa, Türkiye ağlıyor.
Ülke çarpılmış, millet çarpılmış durumda.
Çünkü İstanbul’u gördüm gözlerim açık.
Öylesine çarpık öylesine çarpılmıştı ki…
Elbette ki sebep olanları da İstanbul Çarpsın.
İstanbul çarpsın ki Türkiye kendine gelsin artık.