Sayın Genel Başkan;
Bir partili; ülkesini seven, gelecek kaygısı taşıyan ve umutlarını hep yeşil tutmak isteyen sorumlu bir yurttaş ve yükümlülüklerinden kaçmak istemeyen, elini taşın altına sokmaktan çekinmeyen ve hiçbir makam derdi, çıkar kaygısı taşımayan bir aydın olarak yazıyorum size...
Öncelikle umudumu belirteyim: Özlenen bir sosyal demokrat parti de, başarı da, iktidar da mümkün...
Kolay değil, elinizi uzatınca yetişmez elbette; ama hedefleri belli, ilkeleri belli, işleyişi net, toplumun her kesimi ve sorunu için söylemi, hazırlanmış projeleri olan; yurttaşların kafasında soru işaretleri bırakmayan, hangi durumda ne söyleyeceği, nasıl bir davranış geliştireceği açık olan bir parti yapısıyla mümkün...

'Dünyayı yeniden keşfetmeyeceğiz'
Sayın Genel Başkan;
Çocukluğumda muhalefetteydik, gençliğimde öyle, orta yaşlılığımda öyle, görünen o ki ömrüm olursa yaşlılığımda da öyle olacak!
Peki bu bizim kaderimiz mi?
Elbette değil; en azından olmamalı, izin vermemeliyiz...
Öğretmenlik yaptığım yıllarda öğrencilerimin ülkenin gidişatı ile ilgili kaygılarından kaynaklanan sorularına ve ne yapılmalı ile ilgili meraklarına karşılık hep şunu söylerdim; "Büyükleriniz ne yapıyorsa siz tam tersini yapın memleket düzelir. Çünkü biz ve bizden öncekilerin (büyüklerin) doğruları daha az olduğu için bunca sorunla boğuşuyoruz. Tersini yaptığınızda otomatik olarak sizin doğrularınız daha fazla olacak."
Geliniz biz de öyle yapalım...

'Değişim temelden olmalı'
Sayın Genel Başkan;
Cumhuriyet Halk Partisi'nin değerine, geçmişine, tarihi önemine ve ülke açısından gerekliliğine söz söyleyecek değilim. CHP'nin varlığı bile Cumhuriyet'in geleceği açısından önemli ve onur duyulan bir güvencedir.
Bu gerçekliği tesbit edip hakkını verdikten sonra da şu gerçekliğe parmak basmak gerekiyor: Gecekondu temeli üzerine gökdelen inşa edilemez!
Durum böyle olunca karşımıza farklı alternatifler çıkıyor; ya partiyi olduğu gibi bırakacak, kitleleri küçük umutlar ve büyük endişelerle yaşatacağız; ya mevcut haline dokunmadan kimi revizyonlara, restorasyonlara gidecek, eskiyi yeni gibi sunacağız; ya da mevcut alana yepyeni ve sağlam bir temel atarak içinde güvenle bulunulacak, çalışılacak, huzur içinde toplumsal sorunlara çareler üretilecek bir yapı inşa edeceğiz...

'Partinin ilke ve söylemleri net değil'
Sayın Genel Başkan;
Siz de, biz de iyi biliyoruz ki dışarıya karşı aksini iddia etme durumunda kalsak da partimiz bir kimlik bunalımı yaşıyor. Altı ok'un ifade ettiği ilkeler var mı yok mu belli değil. Örneğin CHP devletçi mi, değil mi? CHP'nin milliyetçiliği, halkçılığı, laikliği ve hatta cumhuriyetçiliği kitlelerin kafasında net mi? Hatta, partinin üst katmanlarında yer alan yöneticilerimiz dahil olmak üzere, bütün bu ilkeleri anlatmada, anlamada herkes aynı şeyi mi algılıyor? CHP devrimci bir parti midir? Eğer devrimciyse neden devrimi önce kendi içinde yapmıyor/yapamıyor? Değilse, sosyal demokrat kimliğini nasıl kazanacak, koruyacak, geliştirecek?
Soruları/sorunları uzatmak kolay...
Bunların aşılması kaçınılmazdır!

'Başarısızlıklarda sorumlu kim/kimler?'
Sayın Genel Başkan;
Takdir edersiniz ki mayasında 'sol', 'sosyal demokrat', 'çağdaşlık', 'akılcılık' unsurlar barındıran siyasal partiler her şeyden önce demokrasiyi içselleştirirler. Devrimci, ilerici, değişimci, üretici olurlar. Kişiler ise donanımları, kişilikleri, temsil yetenekleri ve harcadıkları emek doğrultusunda parti içinde söz, karar, yetki ve sorumluluk sahibi olurlar. Başka bir deyişle, sosyal demokrat/sol partilerde çok özel durum ve gereksinimler dışında hiçbir yurttaşa ayrıcalık tanınmaz, hak etmediği olanaklar sunulmaz ve parti kişilere bağlı olmaz. Kişiler bu anlamda temsil kabiliyetleri ve başarıları ile öne çıkarlar. Esas olan partinin ideolojisidir, bakış açısıdır, bu anlamda ilkeleridir, söylemleridir, kullandığı yöntemlerdir, araçlardır ve projelerdir...
Her başarısızlıkta -ki bu yapıyla, bu işleyişle başka türlüsü olmaz- birilerinin suçu başka birilerine atmasından, o gitsin öteki gelsin ya da ben geleyim türü hiçbir işe yaramayacağı baştan belli olan söylemlerin partiye gönül vermiş insanlar öncelikle olmak üzere yurttaşlar üzerinde ne denli olumsuz algılar oluşturduğunu, güvensizlik yaydığını söylemeğe gerek yok sanıyorum.
Ne yapacağız öyleyse...

'Her şey sil baştan olmalı'
Sayın Genel Başkan;
Geçici, güncel tedbirlerle, lokal ya da kişisel başarılarla bir yere varılamayacağı açık olduğuna göre, bu halimizle gerçek başarılara ulaşmamız ve sürdürmemiz de olanaklı değil demektir. Yapılacak şey belli: Tarihsel bir riske girerek ve bütün zorlukları göğüslemeyi göze alarak ve cümle aleme ilan ederek her şeye sıfırdan başlamak...

Neler mi yapılmalı?

* Partinin ilkelerini, hedeflerini, söylemlerini temelden ve net bir şekilde ortaya koymak lazım. Mevcut olumsuz algıları yıkmak ve yepyeni, sağlam, kalıcı algılar oluşturmanın başka yolu yok...

* Partinin yapısını sil baştan ele almak lazım. Sosyal demokrat bir parti nasıl olacaksa, nasıl olması gerekiyorsa -dünya örneklerle dolu- öyle olmalı...

* Partinin programı sil baştan ve anlaşılır, net bir şekilde yazılmalı. Eğitimde, sağlıkta, ekonomide, güvenlikte, dış politikada ve başka alanlarda uygulanacak politikalar çelişki içermeden ortaya konmalı ve bu doğrultuda önermeler, projeler geliştirilmeli...

* Partinin hiyararşik yapısı daha net ve uygulanabilir olmalı. Kavram ve yetki kargaşalarına kesinlikle yer verilmemeli ki hesap verme/sorma şansı orta yerde kaynamasın...

* Üye yapımı sıfır noktasından başlatılmalı. İlkeleri baştan kabul etmek koşuluyla her yurttaş üye olabilmeli, yapılmalı. İlçelerde, illerde yapılan keyfi uygulamalara, naylon üyelere ya da geciktirilmelere, sümen altı edilen üyelik formlarına meydan verilmemeli...
Üye No: 1, Adı: Kemal Kılıçdaroğlu... şeklinde başlanmalı...

* Gerek Parti yönetiminin çeşitli kademelerinde görev almak adına aday olmalarda, gerekse Parti adına milletvekili, başkanlık, meclis üyelikleri gibi adaylıklar için kimlerin ve hangi koşullarda bu haklara sahip oldukları/olacakları net olmalı.
Parti'yi daha anlaşılır, kabul görür ve yaratılan kimi yanlış/kötü algılardan uzak duruma getirebilmek ve parti emekçilerinin hakkını teslim etmek, partiye sahip çıkmasını sağlamak için yeni yöntemler geliştirmek zorunluluk haline gelmiştir.

* Partinin kurtuluşunun temelinde partilinin ve yurttaşın sahiplenmesi yatıyor. Bunun için gidilecek yol ise şu olmalı: CHP'nin temel ilke ve programını benimseyen her yurttaş parti üyesi olabilmeli (Pasif üye). Çeşitli kurum ve kurullara aday olma, aday gösterme ve seçme hakkı ise belli bir süre üyeliği olan -örneğin 1 yıl, 2 yıl, 5 yıl-, partiyi kitlelere anlatabilecek bir bilgiye, donanıma sahip, bunun için gerekli eğitimleri ve belgesini almış ve temsil kabiliyeti en yüksek kişilere ait olmalı (Aktif üye)...
Partinin asıl sahibi, taşıyıcısı da bu üyeler (Aktif) olmalıdır.
Çok özel durum ve parti için gerekli adaylar için ise parti yönetimine belli bir yüzde ile hak tanınmalı (yüzde 5, 10 gibi).

* Parti böylece son derece de çağdaşlıktan uzak olan bölgecilik, meshepçilik gibi gruplaşmalardan kurtularak düşünce, ideoloji temelli yapısına kavuşur...

'Her partili aynı şeyleri söyleyebilmeli'
Sayın Genel Başkan;
Cumhuriyet Halk Partisi, başta siz olmak üzere, parti üst yöneticilerinin ve partililerin bir çırpıda, duraksamadan, dolandırmadan, gönül rahatlığıyla dile getiremediği, açıklayamadığı, yanıtlayamadığı sorunlardan kurtulamadığı sürece gerçek bir atılım yapma, ilerleme şansına sahip olamaz...
Toplumsal yaşamın çeşitli alanlarında ortaya çıkan sorunları (Örneğin Kürt sorunu, şiddet sorunu, irtica sorunu...) nasıl gördüğünü, tanısının ve tedavisinin ne olduğunu önceden açıklaması gerekir. 'Biz çözeriz', iktidar olunca bakarız' türü içi boş söylemler, yurttaşlar nezdinde güven kaybı yaratır sadece...
Ortada olan, olabilecek, olası her sorun için parti programında bir karşılık bulunmalı ve yurttaş ona göre karar vermede güçlüğe düşmemeli.
Keza, başka parti ve muhalif siyasilerin yerli/yersiz söylemlerinin, eleştirilerinin, karalamalarının önüne geçme şansı da çıkar ortaya...

'Giderler korkusu yaşanmamalı'
Sayın Genel Başkan;
Partiye üye kazandırmak, oy kazandırmak ve bu anlamda başarı elde etmek elbette önemlidir. Bu doğrultuda tedbirler ve kararlar almak da bunları öngörmenin bir sonucudur. Ancak bilinmelidir/biliyoruz ki bu durum gerçek, kalıcı bir başarıyı içermez. Esas olan partisini bilen, sahiplenen, partisiyle bütünleşen, özdeşleşen ve her durumda çalışan/çalışma yükümlülüğü taşıyan üyelere, özellikle de 'Aktif Üyelere' kavuşmaktır.
Parti içi demokrasisinin ve ülke demokrasisinin gelişmesi, yaşaması da buna bağlıdır.
Partinin çeşitli toplum kesimleri ile, demokratik kitle örgütleri ile ve yurt dışı oluşumlarla bütünleşmesi de buna bağlıdır...

Sayın Genel Başkan;

Yepyeni; gerçek anlamda demokrasinin işlediği; aklı, bilimi, çağdaş değerleri esas alan; ülkenin ve dünyanın gidişatına malik; kendi içinde tutarlı; projeleri ile umut veren bir parti yaratmanız; hiçbir seçim başarısı göstermeseniz bile sizi tarihin saygıyla anacağı bir konuma getirir...
Geleceği kurtarmmız da buna bağlı...

Saygılarımla