Çocukluğumuzda ağladık.

Gençliğimizde ağladık.

Kimi zaman karalar bağlayanlarla kara kara…

Kimi zaman da kan akıtarak acı çekmek isteyenlerle acı acı ağladık!

Nereden bilirdik ki, dünya döndükçe daha nice ağıtların yakılacağını…

Nice ağıtlar yakılırken, nice insanlık dışı olayların sürekli yaşanacağını…

Yıl 2018: Bugün, nice farklı Kerbela olayları var dünyanın her bir yanında.

Doymak bilmeyenlerin çıkarı yüzünden:

İnsanlar ölüp gidiyor; Tek tek… Toplu toplu…

Yurttaki en yakın ve en acı zulüm: 15 Temmuz fetö darbesiyle gelen zulümdür!

Bu kanlı darbeyi, sinsi ajanlarla birlikte yıllarca planlayıp uygulayan fetöcüler de birer Yezid’dir!

Hem de 21.Yüzyıl insanlığının en yüz karaları!

Dinci görünerek karanlık işler çeviren en utanmaz riyakârlar!

Emperyalist maşası olarak, kendi halkına ve devletine en hain kişiler!

İnsanların yaşamını en alçak kumpaslarla yerlere seren Yezidler…

Zulüm eken, vicdansız, insafsız, ayrıştıran, acımasız ve de adaletsiz…

Tamamen insanlık düşmanı zalimlerdir!

İşte bu zamane Yezidleri…

Kerbela’yı anlayıp,Kerbala’ya ağlayanların tarih sayfasına, kara kara yazılmışlardır!

Çünkü Kerbala’nın özünde, nice Kerbela benzeri olaylara isyan ederek, karşı koymak…

Aslına bir onurlu insanlık işidir!

Gerçek anlamda Kerbela ve nice insanlık dışı olayları anlayanlar:

Asla zulümler karşısında bir dilsiz şeytan olamaz!

Asla uzakta durarak: ‘‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ vicdansızlığıyla yaşayamaz!

Çünkü Kerbala Olayı, Hz. Peygamber’in torunu İmam Hüseyin ile 71 arkadaşına yapılan tarifi imkânsız bir zulüm olmakla beraber, tüm insanlığın ders alması gereken bir sosyolojik olaydır!

Bu olayda, kin, intikam ve çıkar vardır. Makam hırsıyla sosyal bütünlüğü baltalama eylemi vardır! Güçlü olan zalimin, güçsüz olanlara karşı uyguladığı en utanılacak zulümleri vardır!

Hz, Peygamber’in torununun başını süngüye takarak, önce Küfe’ye, sonra da Şam’a taşıyanlar elbette ki zalimdir!

O zaman diliminde yapılan insanlık dışı ne varsa, elbette ki bir zulümdür!

Bu zulüm, halkı korkutup sindirme ve de susturma güdüsünden ibarettir!

Bu zulüm, tüm yaşatılan acıları, nice yaşanacaklara bir teminat sunumudur!

Yezid’in yakınları bile isyan etmiş bu zalimliğe…

Vicdan sahibi Emevi Halkı, ‘‘ Olmaz böyle bir zulüm’ diyerek Yezid’e isyan edince:

Yezid, Ehl-i Beyt’in geride kalan fertlerine insani yaklaşımlar sergilemeye başlamıştır!

Ancak, çok geç!

Bir Emevi, Yezid’e seslenerek: ‘‘Ehl-i Beyt’e karşı İşlediğin suçun dünyada ve ahirette hesabını öyle bir vereceksin ki…’’ Demiş!

Elbette ki, her toplumun insafsızları kadar insaflıları da vardır!

Toplumu ayakta tutan o insaflılar sürüp gittikçe…

Dünya insanlığı, nice olaylara bir Kerbela zulmü tepkisini koyacaktır!

Kerbela olayına ağlarken:

İnsanlık tarihine yazılan tüm zulümlere isyan edip ağlamışız!

Zulümlere, ayrıştırmalara, haksızlıklara, zorbalıklara, insafsızlıklarla acımasızlıklara doğru haykırarak ağlamışız!

Dünyanın her adresindeki haksızlığa yükselen ağıtlara ağıt…

Deryalara inat akıp giden gözyaşlarına gözyaşı katarak ağlamışız!

Aslında bu ağlamalar bir insanlık isyanıdır!

İnsanın bastırılmış duygularını haykırırken zorlandığı…

Bir korku, bir sindirme ve bir baskı karşısında…

Nice tepki sözcüklerini, en iç dünyasındaki dağarcığa akıttıkları damlacıklardır!

O damlalarda:

En insani ve de en kalbi duygular yatar!

Bir insanın, bir başka insana ya da insanlara karşı duyduğu en erdemli ifadeler yatar!

Adalet, vicdan, acıma, barış, birlik ve paylaşma denen en insani kırıntılar yatar!

Meğer biz Kerbela’ya ağlarken…

Farkına varmadan, insanlık tarihine insanca yaşamayı da yazdırmışız!

O tarihi, bir okuyanlar var bir de okumayanlar…

Eğer Ortadoğu halkı okusaydı, asla bugünleri düne benzemez!

Yaşadıkları ülkelerde, her gün bir Kerbela benzeri ağıtlar yükselmezdi!