İlk olarak 2019’un son günlerinde dünya gündemine giren fakat pekte önemsenmeyen,  27 Aralık 2019 günü Çin’in Vuhan kentinde 2 si deniz ürünleri pazarında tezgahtar olarak çalışan ve 1’ide bu pazarın daimi müşterisi 3 hastanın yüksek ateş ve nefes darlığı şikayetiyle hastaneye başvurmasıyla kayıtlara geçen ve kimilerine göre yarasadan, kimilerine göre yılandan insana geçtiği iddia edilen, kimilerine göre ise küresel baronların insan nüfusunu azaltmak, bazı ülkeleri dize getirmek, dünya ekonomisinde kartları yeniden dağıtmak ve dijital yaşama geçişi hızlandırmak için laboratuvar ortamında geliştirilerek bilinçli bir şekilde yayıldığı sıkça dillendirilen; Covid-19  hastalığı, namı diğer ünlü “Koronavirüs” (Vuhan Zatürresi) artık dünyanın da dolayısıyla ülkemizin de tek gündemi.

Virüsün yayılma hızı ve bilim adamlarının hakkında pek az bilgi sahibi olması dünya sağlık örgütünün Pandemi (Pandemi: Dünyada eş zamanlı olarak çok yaygın bir şekilde çok fazla sayıda insanı tehdit eden bulaşıcı hastalık) ilan etmesi, dünyanın her yerinde, her gün enfekte olan ve virüs sebebiyle ölen insan sayısısının katlanarak çoğalması, olası bir aşının en erken 1, 1,5 yılda geliştirilebileceği ihtimali  beklentisi tehlikenin boyutlarını daha da arttırıyor.

Koronavirüs, 1960 ‘larda keşfedilen büyük bir virüs ailesinin bir alt türü. Bu aile adını, şekilleri güneşin taç küresine benzediği için Latince “Taç” anlamına gelen Corona kelimesinden alıyor. Birçok alt türü olan bu virüs ailesinin, yeni virüs dahil yedi alt türü insanlara bulaşabiliyor. Bunlar;

1- Covid-19 (2019-nCoV),

2- Sars (Sars-CoV), 

3- Mers (Mers-CoV), 

4- 229E (HCoV-229E), 

5- OC43 (HCoV-OC43), 

6- NL63 (HCoV-NL63,Haven koronavirüsü), 

7- HKU1

Virüs ilk çıktığında bilim insanları tarafından "2019-nCoV" olarak adlandırmıştı. Ülkemizde yaygın olarak Koronavirüs (Corona Virüs) adıyla biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise 11 Şubat  2020 tarihinde hastalığa “Covid-19” adını verdi. Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, Covid-19' isminin "corona"nın co'su, "virüs"ün vi'si ve hastalık kelimesinin İngilizcesi "disease" sözcüğünün d'sinden türetildiğini açıkladı.

Covid-19 hastalığının, insandan insana, genellikle sağlıklı bir insanın enfekte bir insanın vücut salgılarıyla temas etmesi sonucu bulaşıyor. Virüs hasta insanlardan öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçılan damlacıklarla, virüs taşıyanlarla el sıkışma veya herhangi bir şekilde virüs taşıyıcılarının temas ettiği yüzeylerden göz, ağız, burun mukozasına teması sonucunda bulaşabilir. 

Uzmanlar korona virüs ailesinin genel olarak dış ortamda dayanıklılığının az olduğunu belirtiyorlar. Amerikan New England Journal of Medicine dergisinde yayınlanan araştırmaya göre COVID-19, bakır yüzeylerde dört saate, plastik ve çelikte iki-üç güne, karton üzerinde de 24 saate kadar yaşıyor. Ayrıca insan hapşırdığında aerosol gibi havaya yayılan damlacıklar da üç saate kadar havada kalabiliyor. 

Dünya Sağlık Örgütüne göre Covid-19 "kuluçka dönemi", yani enfeksiyonun kapıldığı andan belirtilerin görüldüğü zamana kadar olan dönem yaklaşık 14 gün. Ama bazı araştırmacılar bu sürenin 24 güne kadar çıkabileceğini söylüyor. Çinli bilim insanları, bazı kişilerin belirtiler görülmeden de enfeksiyonu yaydıkları uyarısında bulunuyor. 

Covid-19 hastalarının; 

%90'ında ateş (38.3°C ve üzeri), 

%80'inde yorgunluk, balgamlı e/veya kuru öksürük, 

%20'sinde nefes darlığı ve baş ağrısı belirtileri görülüyor.

İstatistiklere göre virüsün bulaştığı kişilerin:

 %81'i hafif atlatıyor

 %14'ü ciddi geçiriyor

 %5'i ağır hastalanıyor

 Toplam hastaların  %4,1’inde ise ölüme yol açıyor.

21 Mart 2020 tarihi itibariyle tüm dünyada Vaka sayısı 276113. Hayatını kaybedenlerin sayısı ise 11402.  Hastalığı atlatarak taburcu olan hastaların sayısı ise 91952. Hala tedavi gören 172759 hastadan 7911’inin durumunun kritik olduğu söyleniyor.

Covid-19  vakalarının en çok görüldüğü ülkeler;

Çin: Vaka: 81008, Ölüm: 3255,

İtalya: Vaka: 47021, Ölüm: 4032,

İspanya: Vaka: 21571, Ölüm: 1093,

Almanya: Vaka: 19848, Ölüm: 68,

İran: Vaka: 19644, Ölüm: 1433,

ABD: Vaka: 19640, Ölüm: 264,

Fransa: Vaka: 12612, Ölüm: 450,

Güney Kore: Vaka: 8799, Ölüm: 102,

İngiltere: Vaka: 3983, Ölüm: 177,

Türkiye: Vaka: 670, Ölüm: 9.

Ayrıca Ölümlerle ilgili bazı çarpıcı bir istatistikleri paylaşmak istiyorum:

Hastalığa yakalanıp hayatını kaybedenlerin yaşlara göre dağılımı:

 0-38 yaş arası %0 (0-38 yaş arası hayatını kaybeden yok).

 39-40 yaş arası %0,1

 40-49 yaş arası %0,1

 50-59 yaş arası %0,6

 60-69 yaş arası %2,7

 70-79 yaş arası %9,6

 80-89 yaş arası %16,6

 90 yaş ve üzeri %19.0

Hayatını kaybedenlerin Covid-19 dışında mevcut hastalık sayısı;

 % 26,1'nin 1(bir) ağır hastalığı var

 % 25,7'sinin 2(iki) ağır hastalığı var

 % 47,0'sinin 3(üç) veya daha fazla ağır hastalığı var

 Sadece 3 kişinin başka hiçbir hastalığı yok

Hayatını kaybedenlerinCovid-19 dışındaki hastalıkları:

 % 37,2'si iskemik kalp hastalığı

 % 26,5'inde atrial disritmi

 % 8.2'si inme, iskemik beyin damar hastalığı

 % 76,5'i yüksek tansiyon

 % 37,3'ü şeker hastalığı

 % 4.5'i demans

 % 9,7'si kronik akciğer hastalığı

 % 19,4'ü son 5 yıldır devam eden kanser hastalığı

 % 2,6'sı karaciğer hastalığı

 % 17,5'i böbrek yetmezliği 

Türkiyede Covid-19  hastalığının Seyri ise şu şekilde;

 11 Mart 2020: 1 Vaka

 13 Mart 2020: 5 Vaka

 14 Mart 2020: 6 Vaka

 15 Mart 2020: 18 Vaka

 16 Mart 2020: 47 Vaka

 17 Mart 2020: 98 Vaka, 1 ölüm

 18 Mart 2020: 191 Vaka, 2 ölüm

 19 Mart 2020: 359 Vaka, 4 Ölüm

 20 Mart 2020: 670 Vaka, 9 Ölüm

*Ülkemizde hayatını kaybeden hastaların (9 Hasta) hepsi 60 yaş ve üzeri, ayrıca Covid-19 dışında kronik rahatsızlıkları var.

Aslında dünya tarihi boyunca yaşanan veba, sıtma, grip (İspanyol, Asya, Domuz vb.), sarı humma, su çiçeği, kanamalı ateş, kolera, tifüs, ebola, HIV/AİDS vb salgın hastalıklara ve bu hastalıklar sebebiyle ölen insan sayısına bakılınca Covid-19 hastalığında vaka ve ölüm sayısının (şimdilik) görece az olduğu görülse de, yayılma hızı ve dahası sosyal medya ile küresel bir köye dönüşen günümüz dünyasında yaydığı korku havası, virüsün yol açtığı ölümcül epidemik hastalığın yanında “KORONAFOBİ” diye adlandırabileceğimiz psikolojik rahatsızlığa da yol açmış durumda.  

Hapşırma ve tıksırmalardan irkilen, toplu ulaşımdan kaçınan, kapalı ve kalabalık ortamlara giremeyen, sağlığıyla ilgili aşırı endişelenen, işine odaklanamayan, haberlerden aşırı etkilenen ve bu nedenle günlük rutinlerini sürdürmekte zorlanan ve endişelenen birçok insan var. Salgının yaşadığımız çevreye dolayışla bize bulaşmasıyla ilgili endişelenmemiz son derece anlaşılabilir hatta salgından korunmak ve önlem almak için hayati bir öneme sahip. Elbette hayatımızı tehdit eden unsurlarla baş etmek adına üzerimize düşen ne varsa yaparız/yapmalıyız. Çünkü hayatta kalmak, yaşamımızdaki en güçlü ve en belirleyici içgüdüdür. Gerçekçi endişelerimiz, ihtimallerin derin tutsaklığına düşüp hayatımızı mahveden kuruntulara dönüşmediği sürece daha sağlıklı bir hayat sürebilmek için vazgeçilmezdir. 

Ancak bu endişelerimiz neticesinde aldığımız önlemlerin uzmanların ve resmi makamların önerilerinin ötesine geçirilmesi telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. Zira Covid-19 hastalığından korunmak için çeşitli abartılı yöntemler deneyerek Virüse yakalanmadığı halde zarar görenlerin hatta ölenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok. 

Unutmamalıyız ki “Korku” Virüsten çok daha hızlı yayılı(yo)r. Önlem alınmazsa aşırı korku ve panik havası insan hayatına, sosyal yaşama, ekonomiye ve dahi bir çok önemli şeye virüsten daha çok ve onarılmaz zaralar verebilir. 

Endişenin dozunu ve virüsten korunma yöntemlerini abartanların yanında, birde hiç umursamayan; bize bulaşmaz, bulaşsa da bir şey olmaz diyerek kendi sağlığını dolayısıyla toplum sağlığını hiçe sayan insanlarında sayısı hiç az değil.

Peki Covid-19 hastalığından doğru şekilde korunmak için ne(ler) yapmalı nelerden kaçınmalıyız. Günlerdir uzman olan, olmayan herkes, yazılı, görsel ve sosyal medyada defaatle ne(ler) yapmamız veya yapmamamız gerektiğini anlatıyor ama bir defada buradan en doğru olduğuna inandım Sağlık Bakanlığımızın Covid-19’dan korunmamız için önerdiği 14 altın kuralı yazmakta fayda görüyorum.

14 Altın Kural;

1. Ellerinizi sık sık su ve sabun ile en az 20 saniye boyunca ovalayarak yıkayın.

2. Soğuk algınlığı belirtileri gösteren kișilerle aranıza en az 3-4 adım mesafe koyun.

3. Öksürme veya hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu tek kullanımlık mendille kapatın. Mendil yoksa dirsek içini kullanın.

4. Tokalașma, sarılma gibi yakın temaslardan kaçının. 

5. Ellerinizle gözlerinize, ağzınıza ve burnunuza dokunmayın.

6. Yurt dışı seyahatlerinizi erteleyin ya da iptal edin.

7. Yurt dışından dönüşte ilk 14 günü evde geçirin. Ziyaretçi kabul etmeyin. Evde kendinizi izole edin. İzole edilmiş kişinin odasına maskesiz girmeyin.

8. Bulunduğunuz ortamları sık sık havalandırın.

9. Kıyafetlerinizi 60-90OC’de normal deterjanla yıkayın.

10. Kapı kolları, armatürler, lavabolar gibi sık kullandığınız yüzeyleri su ve deterjanla her gün temizleyin.

11. Soğuk algınlığı belirtileriniz varsa yașlılar ve kronik hastalığı olanlarla temas etmeyin, maske takmadan dıșarı çıkmayın.

12. Havlu gibi kişisel eşyaları ortak kullanmayın.

13. Bol sıvı tüketin, dengeli beslenin, uyku düzeninize dikkat edin. 

14. Düșmeyen ateș, öksürük ve nefes darlığınız varsa, maske takarak bir sağlık kurulușuna bașvurun.

Son Söz Olarak; zaruri ihtiyaçlar haricinde dışarıya çıkmayın. “Evde Kalın, Güvende Kalın”

SOSYAL MEDYA HESAPLARIM 

İNSTAGRAM: https://www.instagram.com/isaperi44/?hl=tr

PİNTEREST: https://tr.pinterest.com/isaperi44/

YOTUBE : https://www.youtube.com/channel/UCZHcCToEyAZdHpLyScfjEWw?view_as=subscriber

Gmail: [email protected]