Biri çocuk hakları mı dedi?

Atatürk‘ün çocuklara bayram hediye ettiği günlerden, ne günlere geldik!

Türkiye’de Çocuk Hakları Sözleşmesi 1995 yılında yürürlüğe girmiş. Ancak ülkemizde bu sözleşmenin öngördüğü iyileştirmeler konusunda yapılanlar tatmin edici değil ve ciddi bir başarı düzeyi yakalanamamış. Dolayısıyla çocuk hakları konusu yeterince bilinmemekte ve günümüzde çocuk istismarı, sokak çocukları, çocuk işçiliği ve sokakta çalışan çocuklar gibi sorunlar büyüyerek devam etmekte.

Çocuk hakları konusundaki ve sokak çocukları sorununa yönelik bilinçliliği artırmayı hedeflemekle ilgili çalışmalar ve düzenlemelere enerji harcamamız gerekirken, gündemimizde hep nedenini bile telaffuz edemeyeceğim sebeplerden ötürü çocukları toprağa vermek var! Ben yazmaya utanıyorum ama susup sessizde kalamıyorum.

Ne ara bu kadar kötü olduk diyoruz ya, insanın gerçekten kanı donuyor çocuklara yapılanlara...

Aracınızla geçerken yol kenarında su satan, çalıştırılan yavruları görmeye yüreğimiz dayanmazken; bir çocuğun istismar sebebi ile ölmesi ne utanç vericidir.

Evet biz sokakta akşama kadar oynardık, kimse bize zarar verecek diye korkmazdık. Anne babalarımızında bu yönde bir endişesi yoktu.

Bizim endişemiz akşam sokakta unuttuğumuz oyuncaklarımızın kaybolmasıydı...

Sabah bir gece önceden kalan gazoz kapakları olurdu sokaklarda. Bir numaralı oyuncaktı gazoz kapakları ve misketler. Tek endişemiz misketlerin kaybolması iken, kaybolan çocuklara mı geldi sıra?

Çocukları koruma adına ülkemizde ne yapıldı?

Başka ülkelerde de olduğu gibi yoksulluk, kentleşme ve aşırı tüketim giderek daha fazla sayıda çocuğun sokakta yaşamasına sebep oluyor. Emek sömürüsü, çocuk suçları (zanlı veya mağdur olarak), şiddet ve bağımlılık gibi sorunlarla karşılaşmakta. Son yıllarda ayrıca çocukların cinsel sömürüsü, kızlarda erken evlilik, namus cinayetleri/intihara zorlama, uyuşturucu bağımlılığı ve kayıp çocuklar olgusu da kaygı verici boyutlara ulaşmış̧ durumda ne yazık ki. Bu ve benzeri riskleri azaltmanın en iyi yolu, suçluyu topluma ifşa etmek ve gereken en ağır yaptırımı uygulamaktır ki toplumda bu suçların tekrarı olmasın.

Çocukları yoksulluktan kurtarmak gerek çocukların, gerekse ana-babaların eğitim ve becerilerini geliştirmek, profesyonellerin ve genel kamuoyunun çocuk hakları konusundaki bilgilerini arttırmaktır.

Yoksulluğa, kimsesizliğe, açlığa, cinsel istismara uğrayan çocukları korumak, önceliğimiz olmalıdır.

Çünkü çocuklar göremeyeceğimiz geleceğe gönderdiğimiz mesajlardır. Onlar donmamış beton gibidir. Üzerine ne düşerse izi kalır. Mutlu huzurlu sağlıklı nesiller yetiştirmek, onların istikbali için çalışmak bizim tek amacımız olmalı. Sadece güvenliklerini sağlamak bile bu kadar zor olmamalıdır. Bu kadar çaresiz, bu kadar masum çocuk ülkemizde zarar görüyorken bizim sadece gözlemlememiz, üzülmemiz yeterli olmaz. Devletin bu hususta suç işleyenlere ağır cezalar vermesi gerekir. Bu cezaları topluma göstermesi, suçun tekrarlanmaması için elzemdir.

Yaptırımı olmayan, ceza görmeyen suçlar giderek ve artarak devam edecektir. Bizim burada konuştuğumuz evlatlarımız. O sebeple çocuklara karşı suç işleyenler için gereken en ağır cezai işlem uygulamasını talep etmekte en doğal hakkımız.

Ne güzel bir sözdür;

“Bir çocuğun ölümünü görmektense, dünyaya geliş biletimi iade etmek isterim.”

EVRİM TOK