Darbeleri yaşayanlar bilir;
İnsanların, bir tutam özgürlükle…
Bir nefes adalete susadığı zaman dilimleridir.
Yaşadık gördük.
Tutuklandık gördük.
Yargılandık gördük.
Yaşayan ve yargılanan herkesi gördük.
Hem demokrasi gözümüzde tüte tüte..
Hem de özgür yaşamı mumla arayarak gördük.
Bizler, o günleri gören vatandaşlarız;
O günleri yaşayıp bu günlerin farkında olan…
İki dönemin her yönüne tanık olan insanlarız.
Öz ağırlığına göre de duyarlı vatandaşlarız.
Elbette ki öncelikle üzüntü duyan…
Sonra da devlet ve millet için kaygılanan vatandaşlarız.
O günden bu güne;
O günlerde, devletin kurum ve kuruluşları bu kadar dayak yemedi.
Güçler ayrımı sürekliliğini korurken…
Adalete olan güven asla bu kadar sarsılmadı.
Hem devletin açıkladığı rakamlara güven vardı.
Hem de devlet adamlarına güven vardı.
Ne her gün yen bir gündem atılırdı ortaya…
Ne de hedefe konmak için kişi ve gruplar aranırdı.
Ne sadece konuşarak milleti oyaladılar…
Ne de milletin moral değerlerini uzakta bir yere yolladılar.
Evet darbeydi; Ters ve yanlış işlerdi.
Bir faşizmin kol kanadı sarmıştı her bir yanı.
Ancak bu ülkede sevgi ve saygı vardı.
Bu ülkede bir devlet adamı iletişimi…
Bir devletin saygın dış politikası vardı.
Yani bugün hiç olmayanlar vardı.
Evet darbeydi; Utanılacak ve isyan edilecek işlerdi.
Ancak, bir sosyal ayrışma yoktu o günlerde.
Ne Anayasa’nın ilk maddelerine dil uzatan vardı.
Ne de Milli Eğitim sistemini çıkmaza sokan vardı.
Yani bugün hiç olmayanlar vardı.
Gerçekler çıplak gezer.
İnsaf var, vicdan var, vatandaşlık erdemi var;
Kısacası, öncekiler ‘’Darbe’’…
Bugünküler ‘’Dayak’’ oldu bu millete.
Tüm emekçilere…
Tarladaki köylülere…
Okuldaki öğrencilere..
İşsizlere, emekli ve de her kesimle…
Ekonomi ve siyasetten her gidişata dayak oldu.
Bu ülkede yaşayan herkes…
Cüppeli cüppesiz, üniformalı üniformasız herkes…
Herkesin devlet ve millet adına iş yaptığı her adres…
Her adresi ayakta tutan tüm mevzuatlar dayak yedi.
Ne zaman?
Elbette ki son yıllarda… Elbette ki bu günlerde…
Ne inançlar sağ salım kurtuldu bu dayaktan…
Ne de ahlak ve adalet…
Ne iç siyaset dimdik kaldı ayakta…
Ne de dış siyaset…
Bir haber alma özgürlüğüne dayak atıldı.
Bir de bağımsız medya saygınlığına…
Bölündü her bir kurum, tıpkı bölünmüş millet gibi.
Sizden-Bizden oldu etiketler;
Kimi zaman ticaret üstüne…
Kimi zaman da siyaset üstüne…
Hedefimiz, tam da Batı Dünyası iken…
Şimdi bu yollar da nasibini aldı dayaktan.
Öyle bir morardı ki gidişat;
Tıpkı bir Ortadoğu cehennemine döndü.
Her bir yanda bunalım var metre metre…
Ölümler, yaralanmalar, kanlar ve barutlar var.
Ülkemizin acı gerçeği böyle;
Ve de gerçekleri giydirmemek gerek!
Keşke güzel şeyler olsaydı da yazsaydık buraya.
Dedik ya insaf var, vicdan var, erdem var.
Savaş ve kavgadan bıkarak;
Bir insani barış arayan, yüce bir millet var.
Geçmişte darbe…
Bugün de moral moral dayak yiyen bir millet var.
Öyle bir dayak ki…
İnancı, adaleti, ahlakı ve özgürlüğü sarsan…
Yurtta ve cihandaki barışı karartan…
Işığı gösterip, karanlıkla çarpan dayaklar…
Devlet ve milletin, her gün her gün yediğinden…