Gözkapaklarındaki uykunun ağırlığını bir türlü defedemeyen, bıyıkları beyazlamış yaşlı kediyi izlerken, kırk üç yıl öncesine gittim. Beş yaşına kadar anneannem sandığım, tonton ihtiyar ermeni komşumuz Madam Şuşan’ın evine. Yukarıya doğru açılan ahşap penceresinin önünde, sürekli uyuklayarak yatan, bıyıkları kendi saçları gibi bembeyaz olmuş kedisini dün gibi anımsadım. Hayvanlardan korktuğumda onları sevdirme çabasına giren melek kadını zihnimde tekrar yad ettim… Eşiyle birlikte hiçbir şeyleri olmayan minik beni torunları gibi sevdiler. Ben de bu güzel Ermeni aileyi. Ermeni kelimesinin ne demek olduğunu sormak bile aklıma gelmedi. Gerçek anneannemi yıllar sonra tanıdığım da ayırdedebildim herşeyi.

İlkokul ve ortaokul yıllarında ailesi okutmadığı için Halk Eğitim Kursları’na giden arkadaşımla da  karşıt partilere oy veriyoruz .Üstelik partisinde aktif görevi var ama hiç kopmadık.  Birbirimize takılmanın dışında siyaset konuşmamız bile gerekmedi. Onun babası beş vakit namazdaydı; benimki değil. Kurban Bayramı’nda birlikte kurban alırlardı. Babamı kan tuttuğu için bizim kurbanı da Recep Amca keserdi. Aralarındaki farklılık kişisel ilişkilerini hiç etkilemedi.

Yıllarca insanların nereli olduğuyla hiç ilgilenmedim. Güleryüzlü, dürüst, yardımsever,  alçakgönüllü insanları sevdim hep. Memleketini beğendiğim için sevdiklerim olmadı desem yalan olmaz.  Bu sadece bende bulunan bir gariplik olsa gerek. Bacak kadar çocuklar parti yüzünden birbirlerine giriyorlar. Aynı soydan olmayanlar, birbirlerinin soyunu kurutmak için gözü dönmüş bir telaşla birbirlerine saldırıyorlar. Türbanlılar türbansıza, türbansızlar türbanlıya ters ters bakıyor. Ne bu ya!

Ötekileştirmek çok güzel bazen ama KİMİ?

İnsana, hayvana eziyet edeni. Masum insanların cebine göz dikeni. İnsanları dini, dili,  milliyeti,  ırkı, inancı, cinsel tercihi yüzünden karşısına alanları; düzeltemiyorsak ÖTEKİLEŞTİRELİM.

Dünya o kadar güzel ki, hele hele canlılarla mükemmel.  Birbirimizle hoşgörü ve tevazu içerisinde, yardımlaşarak, paylaşarak, destek olarak ve en önemlisi severek kenetlenelim. Bize biz çare oluruz. Birbirimizi Ermeni, Müslüman, Alevi,  Sünni,  Kürt, ateist, homoseksüel diye ötekileştirmeden sevelim. Hepimizin en çok buna ihtiyacı var.