65 YAŞ ÜSTÜ ÖĞRETMENLERE ONUR ÖDÜLÜ

Bakırköy Kent Konseyi, Öğretmenler Günü nedeniyle Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlediği gecede, 65 yaş sınırına gelmiş, emekliliğe hak kazanmış, yaş ve kıdemine göre en yüksek derecede olduğu halde hala öğretmenlik yapanlara onur ödülü verdi.

Kent Konseyi’nin kentin tanıtımı ve sosyal eğitim farkındalığının yaratılma misyonu çerçevesinde geleneksel olarak kutlamayı amaçlayarak düzenledikleri geceye, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, Başkan Yardımcısı Cavit Ganiç, bazı STK temsilcileri, Siyasi Parti İlçe temsilcileri, meslek mensupları müdürler ve öğretmenler katıldı.

Şef Hakan Altaylı yönetimindeki Yeşilyurt Musiki Korosu ve Saz Ekibinin birbirinden güzel şarkıları seslendirdiği gecede, katılımcılar doyasıya eğlendi.

Gecenin sonunda Bakırköylü Öğretmenlerden Tamay Erdoğan, Ayşe Karataş ve Muhtar Demirtaş’a Onur Ödülleri taktim edildi.

MUTLU AİLE, MUTLU ÇOCUK SEMİNERİ

Bakırköy Kent Konseyi ve Uluslararası Lions 118R Yönetim Çevresi Federasyonu iş birliğinde düzenlenen 'Mutlu aile mutlu çocuk' semineri, Cem Evi ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Öğretim Üyesi Prof. Dr Şevki Sözen, 'Sağlıklı Bir Gelecek İçin Mutlu Aile, Mutlu Çocuklar' başlıklı seminerinde sağlıklı iletişimle, sağlıklı büyüyen çocukların yetiştirilmesi için yapılması gerekenleri anlattı. İstismarın sadece fiziksel değil, duygusal olduğunu da anlattı.

SADECE CİNSEL İSTİSMAR DEĞİL

Çocuk istismarının yalnızca cinsel istismar olmadığını söyleyen Sözen, aile içi şiddetin de çocuk istismarı kategorisinde değerlendirildiğinden bahsetti. Şiddetten sonra bitirilmeyen evliliklerde aile içi şiddetin üç aşaması olduğunu söyleyen Sözen, “Önce gerginlik tırmanıyor. Sonra şiddet uygulanma aşaması var. Sonra biz adli tıpçıların en sevmediği dönem olan balayı dönemi var. Kadınlar bize genelde şiddet aşamasından sonra boşanmak için rapor almaya geliyorlar. Biz durumu tespit ettikten sonra bir hafta sonra tekrar muayeneye çağırıyoruz. Bir hafta sonra geliyor ‘Doktor bey ben vazgeçtim. Polise yollamayın sakın raporu. Canım kocam bana hayatında ilk defa çiçek aldı.’ Bu dönem kandırmaca dönemi. Bir erkek bir kadını dövüyorsa istediği kadar yemin etsin. Aynı davranışa devam edecektir.” dedi.

TOPLUMSAL ŞİDDET NASIL OLUŞUYOR?

Şiddetin her meslekte ve sosyo kültürel düzeyde olduğunu söyleyen Sözen, erkek tarafından kadına uygulanan şiddetin bir “şiddet girdabı” oluşturarak birçok kişiyi etkilediğini, “Şiddetin kadına bir yansıması var. Kadın artık depresif; içe kapanık… Bazıları sigarayı arttırıyor bazıları madde bağımlılığına kadar gidiyor. Ne yazık ki araştırmalara göre şiddete uğrayan kadın önce kendi çocuğunu dövüyor. Böylece toplumsal şiddetin yaygınlaştığı korkunç bir tablo ortaya çıkıyor. Çocuk burada şiddeti öğreniyor. O da okula gittiğinde sokağa çıktığında bir şiddet uygulayıcısı halini alıyor. Bir de çocuğunu dövmeyi zaman zaman bir eğitim yöntemiymiş gibi kabul ediyoruz. Bunu atasözlerimize yansıtıyoruz. Bu çok yanlış” sözleriyle açıkladı.

DUYGUSAL İSTİSMAR NEDİR?

Duygusal istismarın da çocuk istismarının bir çeşidi olduğunu söyleyen Sözen, “Türkiye’de yüz çocuktan 72’si maalesef bu duygusal istismara maruz kalıyor. Bu çocukların kendi bedenlerini anlamalarına engel oluyoruz. En basiti aşağılıyoruz o çocukları. Çocuğun dersleri kötü olabilir. Matematikten puanı düşük olabilir. Biz ne yapıyoruz? ‘Tembelsin, aptalsın, geri zekalısın…’ Hemen etiketliyoruz. Sonra çocuğun en güvendiği varlıkla onu tehdit ediyoruz. ‘Bana artık anne deme’ Babaya da aynı şeyi yapıyoruz. ‘Baban sakın duymasın. Seni öldürür’ gibi. Ergenlik çağındaki çocuğa sakarsın diyoruz. Hayır, o sakar değil her yıl beş santim uzuyor.” dedi.

NASIL YAKLAŞMAMALIYIZ?

Sözen, şiddete uğrayan çocuklarda cinsel istismara uğrama oranının daha yüksek olduğunu belirtirken, bunun sebebini şu sözlerle açıkladı: “Bir çocuğa biri cinsel istismarda bulundu. Çocuk ilk gidip bunu kime anlatacak? Annesine söyleyecek. İlk tepkiler genelde ‘öldüreceğiz onu’ oluyor. Ya da ‘babana sakın söyleme yoksa katil olur’ diyoruz. Çok soru sorarak çocuğa bütün tecavüz süreçlerini sorularla anlatmış oluyoruz. Çocuk bunu dışarıdan biri değil de dayısı için anlattı. O zaman durum daha vahim. Çocuğa inanmıyoruz ve ‘dayın bunu yapmaz uydurma’ diyerek yüzleştirme seansları başlıyor. Çocuk ne diyor? ‘Bana inandı mı? İnanmadı. Ayrıca annemin sorduğu soruların hepsini bana yapmamıştı. O zaman bu kadarını söylememe gerek yok. Ayrıca babama söylememeliyim yoksa zarar görür.’ Kimin işine yaradı bu? Saldırganın… Unutulmamalıdır ki istismarcılar olaya küçük yaklaşımlarla başlarlar. Tepki gelmiyorlarsa iyice yakınlaşmayı arttırır. Çocuk aileye söyleyemediği zaman daha çok istismara uğramaya devam eder.”

İSTİSMARCI YÜZDE 90 AİLE İÇİNDEN

İstismar ile ilgili sayısal veriler paylaşan Sözen, kız çocukların erkek çocuklara göre daha çok istismara uğradığını ve istismarcıların yüzde 95’ine yakınının erkek olduğunu söyledi. İstismarcıların yüzde 90’ının aile içinden olduğunu dile getiren Sözen, 5 kız çocuğundan biri, 10 erkek çocuğundan biri cinsel istismara uğradığını; 8 kadından birinin 4 yaşından önce, altı kadından birinin 14 yaşından önce cinsel istismara uğradığını dile getirdi.

SUÇA İTİLEN ÇOCUKLAR İSTİSMAR MAĞDURU

Suça itilen çocukların hepsinin birer istismar mağduru olduğunu da belirten Prof. Dr. Şevki Sözen, evde huzurlu olan çocuğun sokağa kaçmayacağını söyledi. Prof. Dr. Sözen, şöyle devam etti: "Ne yazık ki, pek çok olguda ensest öyküsü bulunuyor. Yapılan çalışmalarda çocuk istismarına bağlı ölümlerin yüzde 61'i korunabilir bulunmuş. Biz o çocukların yüzde 50'sinden fazlasını önlemlerle kurtarabiliriz. İstismarcı her tür meslek grubundan olabiliyor. Örnek vereceğim. 'Bakkal amca beni kenara çekti sana çikolata vereceğim' dedi pantolonunu açtı, şöyle oldu, böyle oldu. Annenin ilk tepkisi çocuğa bir tane vuruyor. 'Sen niye oraya gittin?' Bakın 8-9 yaşında bir çocuğun bunu anlayabilmesi mümkün mü? değil. Çocuğumuza böyle tepki veremeyiz. Bu istismarcının ekmeğine yağ sürer. Gelip size bir daha bunu anlatmaz. İstismarcı da bundan güç alır ve tekrarlar. Bir de asla çocuğa şunu söylemeyin; 'Bana anlat kimseye söylemeyeceğim.' Yalan söylemeyin çocuğa. Bu bir suç, suçlusu da cezasını çekecek.”

BUNLARA DİKKAT!

Seminerin sonunda, katılımcılara uyarıda bulunan Prof. Dr. Şevki Sözen, “ Çocuk büyütürken özel hiçbir şey yapmayın” diyerek devam etti.

“Öncelikle yargılamayın, etiketlemeyin. ‘Sen tembelsin’, ‘Kafan basmıyor’ demeyin. Çünkü çocuğunuz matematik çalışmak istemez. Konferans vermeye kalkmayın. “Ben senin yaşındayken” diye başlayan konuşmalardan kaçının. Tehdit etmeyin, sorgulamayın, merak edin. Hesap istemeyin sadece anlatmak isterse dinleyin. Ve emirler vermeyin. Sorgulamayın ve ahlak dersi vermeyin. Ona güvendiğinizi hissettirin ve anlatmak isterse dinleyin. Hepsinden önce çocuğunuzu tanıyın” diyerek konuşmasını bitirdi.

Seminer sonunda katılımcıların sorularını da cevaplayan Prof. Dr. Şevki Sözen’e, Kent Konseyi katılımından dolayı teşekkür plaketi verdi.

Selvi Sarıtaç / Kent Yaşam

Editör: Haber Merkezi