Halleşmenin Türk toplumunun geleneklerinde olduğunu belirten Başkan Genç, Sarıyer Belediye Meclisi’nde yaptığı konuşmada kentsel dönüşüm ve halkın mülkiyet sorunu ile ilgili görüşlerini belirtirken halleşme olayına da değindi. Genç, “Halleşme masasının ne olduğunu sokaktaki insan biliyor. Bu toplumun gelenekleri var. Bu toplum eğer yozlaştırılmazsa ve yozlaştırılmaya gidilmezse, bu toplum gelenekleriyle helalleşmenin ne olduğunu çok iyi bilir. İki komşu arasındaki sorunu üçüncü komşu, dördüncü komşu, beşinci komşu bir araya gelir, mahkemelere gitmeden önce kendileri tartışır, konuşur ve bir çözüm bulurlardı. Kınama diye bir olay vardı. Büyüğün sözü dinlenirdi, küçüğün sevgisi vardı ve o insanlar kendi aralarında bu işi çözerlerdi. Geleneklerimizi, toplumun genel değerlerini tekrar öne çıkaralım. Bunları kaybetmeyelim, bunlarla beraber bu işi çözesersek, işi çok daha başarılı bir şekilde götürürüz anlamında söylüyorum” dedi.

Belediye Başkanı Şükrü Genç’in iyi niyet çerçevesinde uygulanmasını istediği halleşme olayı halk arasında “karşılıklı dertlerini anlatmak, dertleşmek ve özellikle maddi konulardaki alacak-verecek olayının çözüme kavuşturulup, ödeşilmesi” olarak biliniyor.

HALK EVİNİN TAPUSUNU ALMAK İSTİYOR

Bu arada konutların büyük çoğunluğu gecekondudan ibaret olup, yıllardır çözülemeyen mülkiyet sorunu nedeniyle halkın mağdur olduğu Sarıyer’de, üzerinde yapılaşmanın olduğu arazilerin önemli bir bölümü İstanbul Büyükşehir Belediyesi, hazine, üniversite, milli emlak ve özel şahıslara ait bulunuyor. Vatandaş ise yaklaşık elli yıldan beri tapusunu alamadığı evlerinin bir gün yıkılma korkusuyla yaşayıp, çözüm bulmaları için siyasilerin kapılarını aşındırıyor.

ARABULUCULUK KANUNU VAR

Öte yandan halen ülkemizde hukuksal anlamdaki uyuşmazlıkların mahkemelere gitmeden çözüme kavuşturlması amacıyla çıkarılan ‘6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu' yürürükte bulunuyor.

Bu kanun yönetmeliğine göre arabuluculuğun temel ilkelerinin başında “iradi olma ve eşitlik” gelip, Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbest olup, öncelikle uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla sonuçlandırma konusunda anlaşırlar. Taraflar, hiçbir şekilde zorla bu sürecin içine dahil edilemeyecekleri gibi her aşamada uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla çözmekten de vazgeçebilirler. Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerekse süreç boyunca eşit haklara sahiptirler. Taraflardan biri arabuluculuk sürecinin dışında bırakılamayacağı gibi söz hakkı da diğerine göre kısıtlanamaz” deniyor.

Tuncay DAĞLI-Kent Yaşam

Editör: Haber Merkezi