Peki, intihar vakaları birbirini tetikliyor mu? İntiharların nedeni 'Werther etkisi' mi? “Bu insanlar birbirlerini taklit mi ediyordu yoksa bunların hepsi birer tesadüf müydü?”

Son zamanlarda yaşanan intihar olayları ülke gündemini meşgul ederken, olaylarda intiharın siyanürle gerçekleştirilmesi ise ayrı bir tartışma yarattı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada siyanür ölümleriyle ilgili araştırma komisyonu kurulduğunu açıkladı.

Bakanlığın açıklaması şöyle:

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak birkaç haftadır gündemde yer alan intihar vakaları karşısında derin üzüntü duymaktayız. Ayrıca bu vakaların kamuoyuyla paylaşım biçimleri, durumu daha hassas bir noktaya çekmektedir.

 Söz konusu olayları ve etkilerini araştırmak üzere Bakanlığımız tarafından bir araştırma komisyonu kuruldu.

 Araştırmanın sonuçlarını kamuoyuyla detaylı bir rapor hâlinde paylaşacağız.

Yaşanan bu üzücü olaylara ilişkin görüntüler mağdur aileleri olduğu kadar toplumu da defaatle yaralamaktadır. Bu nedenle vakalara ait görüntülerin paylaşılmaması konusunda tüm vatandaşlarımızdan duyarlılık beklemekteyiz.

Derin üzüntü duyduğumuz bu süreçte basın mensuplarımızın da kullanılan dil, video ve fotoğraflarla ilgili üst düzeyde hassasiyet göstereceklerine inanıyoruz.

Türkiye’de son zamanlarda siyanürle intihar vakalarının artış göstermeye başlamasıyla, zehirli maddelerin kolay elde edildiği gerçeği her kesimden insanın tepkisine yol açtı.

“SİYANÜR DENETİMLERİNİN ARTILMASI GEREKİYOR”

Son zamanlarda artan siyanür ölümlerinin kopya intiharlar olduğunu sözlerine ekleyen Adli Bilimciler Derneği Başkanı Hamit Hancı, “İntiharlar bulaşıcıdır, taklit etme yoluna giderler. İnternette siyanür satın almak istiyorum diye yazdığınızda karşınıza bir sürü firma çıkıyor. Kredi kartınızı verin, size posta ile gönderiyorlar. Bu yüzden siyanür denetimlerinin artırılması ve siyanürün ilgili yönetmeliklere bir an önce alınması gerekiyor.” diye konuştu.

Siyanür son günlerde yaşanan intihar olaylarının ardından sıkça araştırılmaya devam ediyor. Maddi sıkıntılar nedeniyle İstanbul Fatih ve Antalya'da yaşanan olayların ardından Dün İstanbul Bakırköy'de bir vaka daha yaşandı. Tüm bu olayların ardından vatandaşlar siyanür nedir? Siyanür zehirlenmesi nasıl olur sorusuna yanıt aramaya başladı. Peki Siyanür zehirli midir?

 Siyanür'ün organik ve inorganik çeşitleri bulunmakla birlikte genelde çoğ zehirli olmaktan uzaktır. Siyanür ayrıca bazı bitkiler ve hayvanlarca üretilmketedir. Siyanürü doğal olarak üreten bitki ve böcekler vardır. Siyanürü doğal yollarla üreten bitkilere örnek verilmesi gerekirse Kiraz, Badem, Kayısı, Erik ve Fasulye gösterilebilir. Günümüzde siyanür farklı endüstri kollarında kullanılmaktadır. Peki Siyanür zehirlenmesi nasıl olur?

SİYANÜR NEDİR?

Organik ve inorganik çeşitleri bulunmakta yahut endüstriyel prosesler ile üretilmekte ve kullanılmaktadır. Organik bileşikleri nitril grubu altında isimlendirilir ve çoğu zehirli olmaktan uzaktır.

Siyanürü doğal olarak üreten birçok bitki, bakteri ve böcek vardır. Kiraz, badem, kayısı, şeftali, erik, fasulye, patates, turp, lahana, şalgam, brokoli ve mısır siyanürlü bileşikleri doğal olarak üretmektedir. Endüstride ise genellikle taşıma ve saklama güvenliği sebebiyle tuzları sodyum siyanür ve trityum siyanür demir çelik endüstrisi ve maden sanayi gibi çok çeşitli sanayi kollarında kullanılmakla beraber gaz formu hiydrosiyanik asit de 'HCN' akrilik fiber , plastik üretimi ve sentetik kauçuk uygulamalarında sıklık ile kullanılmaktadır. Hidrosiyanik asit 28 santigrat derecede kaynama noktasına ulaşır ve acı badem kokusuna sahiptir.

SİYANÜR NEREDE KULLANILIR?

Günümüzde muhtelif siyanür çeşitleri farklı endüstri kollarında kullanılmaktadır. Bunlardan en önemlisi kimyasal üretim endüstrisidir. Bunu nylon, polyamid, akrilik ve plastik üretim sanayileri takip eder. Madencilikte de altın ve gümüş liç proseslerinde kullanılmaktadır.

SİYANÜR ZEHİRLENMESİ NASIL OLUR?

Yüksek miktarda siyanür, vücudumuz için tehlike arz etmesine rağmen eser miktarda vücudumuzda ve çeşitli yiyeceklerin içinde bulunur. Vücutta depolanmaz, kanserojen değildir. Günümüzde en çok sigara dumanı ve yangınların dumanının solunması ile maruz kalınmaktadır. Siyanür kanda bulunan methemoglobin'e irreversible (geri dönüşümsüz) bir şekilde bağlanarak etkinlik gösterir. Bu özelliği kanın dokulara oksijen perfüzyonunu sağlayamaması sonucu hipoksi'ye ve sonuçta hipoksik şok ve ölüme neden olur. Oksijen mevcuttur fakat kanda taşınamaz. Vücut adeta oksijen havuzunda boğulur.

Tedavide amaç zehirli maddenin zehirsiz başka bir metabolite çevrilmesidir. Bunun için öncelikle hastaya sodyum nitrit verilir. Bu madde methemoglobin'e siyanür ile yarışmalı olarak bağlanır ve siyanür bu sayede methemoglobin'e bağlanamaz. Daha sonra verilen sodyum tiyosülfat ise siyanür ile reaksiyona girerek tiyosiyanat oluşturur. Bu madde vücut için toksik değildir ve böbreklerden atılır.

Siyanür zehirlenmesinin fizyopatolojisi ve tedavi

Yüksek miktarda siyanür, vücudumuz için tehlike arz etmesine rağmen eser miktarda vücudumuzda ve çeşitli yiyeceklerin içinde bulunur. Vücutta depolanmaz, kanserojen değildir. Günümüzde en çok sigara dumanı ve yangınların dumanının solunması ile maruz kalınmaktadır. Siyanür kanda bulunan methemoglobin'e irreversible (geri dönüşümsüz) bir şekilde bağlanarak etkinlik gösterir. Bu özelliği kanın dokulara oksijen perfüzyonunu sağlayamaması sonucu hipoksi'ye ve sonuçta hipoksik şok ve ölüme neden olur. Oksijen mevcuttur fakat kanda taşınamaz. Vücut adeta oksijen havuzunda boğulur.

Tedavide amaç zehirli maddenin zehirsiz başka bir metabolite çevrilmesidir. Bunun için öncelikle hastaya sodyum nitrit verilir. Bu madde methemoglobin'e siyanür ile yarışmalı olarak bağlanır ve siyanür bu sayede methemoglobin'e bağlanamaz. Daha sonra verilen sodyum tiyosülfat ise siyanür ile reaksiyona girerek tiyosiyanat oluşturur. Bu madde vücut için toksik değildir ve böbreklerden atılır.

“İNTİHAR ÖNEMLİ BİR TOPLUM SAĞLIĞI SORUNUDUR”

Konu ile ilgili görüşünü aldığımız İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Prof. Dr. Mert Savrun, intiharın önemli bir toplum sağlığı sorunu olduğunu belirterek, “Hem etik olarak hem de insan mahremiyetine saygı açısından bunu doğru bulmuyorum. Ama toplumu bilgilendirmek için genel olarak intihar hakkında birkaç şey söylemek isterim. İntihar önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Hemen her toplumda, her sosyoekonomik grupta görülebilir. Ölümle sonuçlanan intiharlar daha çok erkeklerde görülür. İntiharların çoğunun altında tedavi edilmemiş başta depresyon olmak üzere birçok psikiyatrik rahatsızlık yatıyor” diye konuştu.

“MEDYADA YAYGIN YER ALMASI…”

Bazı hayat olaylarının da intiharı tetikleyebileceğini belirten Savrun, “İntiharlardaki en önemli faktör umutsuzluktur. Yalnızlık, iş kaybı, sosyal desteğin azlığı, şiddet görme, maddi sorunlar gibi çeşitli faktörler umutsuzluğu arttıracağı için kriz anlarında intihara sebep olabilir. Yine intihar haberlerinin medyada yaygın yer alması da intihar düşüncesinin eyleme dönüşmesine sebep olabilir” dedi.

WERTHER ETKİSİ NEDİR?

Werther etkisi, Sosyolog David Phillips‘in intiharın yarattığı taklit edilme etkisini tanımlamak için 1974 yılında ortaya attığı bir terimdir. Bu isim, Alman yazar Wolfgang Von Goethe tarafından yazılan “Genç Werther'in Acıları” adlı romandan ismini almıştır. Romanda da, başkahraman en sonunda aşkı uğruna intihar eder. Bu kitabın yayınlanmasından ardından 40 genç daha yaşamına kitaptaki Werther gibi son vermiş ve kitap İtalya ve Danimarka gibi bazı ülkelerde yasaklanmıştı.

“İSTANBUL GÖREVİNİ YAPMAMIŞTIR”

Türkiye'de son günlerde artan intihar vakaları hakkında açıklama yapan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “ Bu bir sosyal yardım ya da kent yoksulluğuna dair direkt bağlantılı, akşamdan sabaha bağlantılı bir süreç elbette değil. Ama bütünüyle baktığınızda bu kent yoksulluğunun travmanın, psikolojik sorunların sürece getirdiği trajik bir durum. Çok üzüntülüyüm. ‘İstanbul görevini yapmamıştır demek ki. İstanbul, bütün Türkiye'nin moralidir, motivasyonudur. Moral gücüdür, motor gücüdür.’ Lütfen sıkıntı hisseden ya da çevresinde sıkıntı hisseden insanlar gördüğünde dayanışmayı, konuşmayı, diyalog kurmayı, selamlaşmayı en üst seviyede tutsunlar. Bazen insanları yalnızlaştıran, toplumsal vakalar da vardır. İnsanlar kenara itilmiş hissederler kendini bazen. Yok öyle bir kent, yok öyle bir yönetim, yok öyle bir toplum. Kucaklaşacağız, selamlaşacağız, hal hatır soracağız. Lütfen bunu yapalım.”

Senay GÜNCAVAR BADUR- Kent Yaşam

Editör: Haber Merkezi