Ak Parti’nin mega projelerinden biri olan ve 29 Ekim’de açılması planlanan 3.havalimanı çalışmaları tüm hızıyla sürerken, havalimanı inşatında çalışan işçiler kötü çalışma koşulları sebebiyle önceki gün eylem başlattı. Uygunsuz çalışma koşulları başta olmak üzere ücretlerinin de ödenmediğini belirten işçiler çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve ücretlerinin zamanında ödenmesini talep ediyor. 14 Eylül’de başladıkları eylemlerine devam eden işçilerin eylemine müdahale eden güvenlik  güçleri ise, işçilere müdahale sırasında biber gazı ve orantısız güç kullanarak işçileri alandan dağıtmak istedi. Öte yandan gece saatlerinde yapılan müdahelede çok sayıda işçinin göz altına alındığı bilgisine ulaşırken, alanda bulunan işçiler göz altına alınan arkadaşlarının serbest bırakılmaması durumunda direnişin sertleşeceğini söyledi.

‘ÖLÜYE BİLE SAYGILARI YOK’

Çalıma koşulları hakkında çarpıcı bilgiler veren işçiler, şantiyede iş güvenliğinin olmadığını, her gün iş kazalarının ve ölümlerin yaşandığını, ancak bu kaza ve ölümlerin her seferinde ört bas edildiğini ve kamuoyundan gizlendiğini söylediler.  İşçiler,  “Sürekli kaza oluyor, ölüm oluyor, ama gazetelere haber bile olmuyor. Gizliyorlar, hiçbir bilgi vermiyorlar. Son yaşanan kazaya dair de bilgi vermediler, biz ölümlerin olduğunu duyduk. Bir hafta önce de bir arkadaşımız 5 metreden düştü, öldü. Ölen arkadaşımıza gidip emniyet kemeri taktılar, öyle fotoğraf çektiler. Sonra da onu suçladılar. Ölümüze bile saygıları yok!” ifadelerini kullanarak yaşanan durumu gözler önüne serdiler.

‘YAĞMUR ALTINDA SERVİS BEKLİYORUZ’

Şantiyede 45 bin işçinin çalıştığını, ancak yalnızca 20 servisin olduğunu söyleyen işçiler, saatlerce yağmur altında servis beklemek zorunda kaldıklarını, servislere birbirlerini ezerek binebildiklerini söyledi. Bu nedenle sırılsıklam bir şekilde işe gittiklerini belirten işçiler, üstelik servis yetersizliği nedeniyle işe geç gittiklerinde yevmiyelerinin kesildiğini ve yolda geçen sürenin mesaiden sayılmadığını ifade etti. 

Alınan bilgilere göre; şantiyede yaşanan sorunlar bunlarla da bitmiyor. İşçiler berbat koşullarda barındıklarını, koğuşların tahtakurusu ve pire dolu olduğunu da dile getirdi. Yemeklerin çok kötü olduğunu belirten işçiler, yemek saatlerinin de çalışma saatleriyle uyumlu olmadığını, bu nedenle pek çok kez aç kaldıklarını söyledi.

‘ZORUNLU MESAİYE KALIYORUZ’

29 Ekim’de açılması planlanan havalimanının açılış tarihinin yaklaşması ile beraber şirket yönetimi tarafından kendilerine baskı yapıldığını belirten işçiler, “Sürekli zorunlu olarak mesaiye kalıyoruz. Sabah 6’da kalkıyoruz, gece 10’lara kadar çalışıyoruz, ama karşılığını alamıyoruz. Bayramda da çalıştırdılar, çalışmak istemeyen arkadaşlarımızı işten attılar. Biz çalıştık, bize ek ücret vereceklerini söylediler, ama hâlâ o ücreti alamadık” ifadelerini kullandılar.

‘İŞÇİLER İNSANCA YAŞAMAK İSTİYOR’

Konu ile ilgili açıklama yapan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Ali Şeker, “Baskı ve sıkıştırmayla günde 16 saat çalıştırılan işçiler bu koşullarda çalıştırılmak istemediklerini dile getirmişlerdi. İşçilerin koşullarının düzeltilmediğini işçilerin direnişinden anlıyoruz. Binlerce polis onlarca tomayla yığınak yaptılar. İşçiler böyle baskı ortamı değil insanca yaşam koşulları istiyorlar. 400’e yakın işçi gözaltına alındı. Hergün yüzlerce işçi geliyor ve geri çıkıyorlar. OHAL’i patronlar için ilan ettik diyenler bu hali de patronlar için kullanmaya devam ediyorlar. Güvenlik önlemi alacağınıza işçilerin iş güvenlik önlemini alın. İşçiler bu bedeli hayatlarıyla ödemek istemiyorlar” diyerek yetkilileri göreve davet etti.

Yaptıkları açıklama ile işçilerin yanında olduklarını belirten TMMOB ise yayınladıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi;

‘İŞÇİLERİN YANINDAYIZ’

"3. Havalimanı inşaatında çalışan işçiler, inşaat sürecinde yaşanan iş cinayetleri ve kötü çalışma koşullarına karşı iş bırakma eylemine gittiler. Barınma, beslenme gibi temel yaşam ihtiyaçları karşılanmayan, maaşlarını alamayan işçiler, bütün bunların yanında bitiriliş tarihi olarak ilan edilen 29 Ekim’e kadar yetiştirilmesi için daha da ağır koşullarda çalıştırılmaya zorlanıyor. 'Odalarımız pire, tahta kurusu doldu. Her gün iki tane ölü çıkıyor. Her gün yaralı arkadaşlarımız var.' diyen ve kötü çalışma koşullarına karşı direnişe geçen işçiler güvenlik güçlerinin sert müdahalesiyle karşılaştı."

"TALEPLER KOŞULSUZ OLARAK YERİNE GETİRİLMELİDİR"

"Bilimsel değerlendirmeler ışığında yapılan bütün uyarıları hiçe sayıp, ekolojik bir katliama sebep olup ve kamuyu milyarlarca lira zarara uğratarak, “Türkiye’nin en büyük havalimanını” yapmakla övünenler; yüzlerce emekçiyi insanlık dışı koşullarda çalıştırarak dünyanın en büyük toplama kampını oluşturmuşlardır.

Daha çok kar hırsı yüzünden, çalışanları sağlıksız koşullarda çalıştırmak, iş güvenliği almamak, iş kazası değil cinayettir. Bu cinayete sessiz kalmayan emekçilere karşı uygulanan şiddet bir an önce durdurulmalı ve talepler koşulsuz olarak yerine getirilmelidir.

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu olarak, insanca çalışma koşulları için direnen 3. Havalimanı inşaatı işçilerinin yanında olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız."

Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev-Yap) ise yayınladıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi;

İNŞAAT İŞÇİLERİ KÖLE DEĞİLDİR

Ülkenin en önemli ve en prestijli projesinde işçiler, ortaçağ koşullarında çalışmaktadır. En temel hakları şikayet olmadan gasp edilmekte. Ücretten sigorta primlerine kadar...

Resmi evraklar incelenirse görülecek olan bu haksızlıklar yetkililer tarafından görmezden gelinmektedir.  Devrimci Yapı İnşat Ve Yol İşçileri Sendikası- Dev Yapı İş olarak iş cinayetleri, gayri insani çalışma, beslenme ve barınma koşullarına karşı  mücadeleyi büyütüyoruz. Aynı koşullarda beraber çalıştığımız arkadaşlarımıza ise merkezinde tamamen biz işçilerin olduğu örgütlenmeler kurmaya  ve her türlü hak gasbına karşı birlikte hareket etmeye çağırıyoruz. İnşaat işçisi köle değildir. İnsanca çalışma, barınma, yemekhane, ulaşım istiyoruz, alacağız.

DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise yaptığı açıklamada şunları söyledi;

2018 yılının ilk sekiz ayında en az 1290 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği ülkemizde, üretim zorlaması, örgütsüzlük, taşeron düzeni ve piyasalaşan işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı işçilerin yaşamını tehdit etmeye devam etmektedir. Kriz ortamında işverenlerin maliyetleri düşürmek adına ilk olarak işçi sağlığı ve iş güvenliğinden tasarruf yaptıkları gözlenmektedir. Sermayenin yaşamı tehdit eden bu tasarrufları, yılın ilk 8 ayındaki insani felaket tablosunun daha da ağırlaşmasına neden olacaktır.

İnsanı herhangi bir üretim aracından farksız gören bir yaklaşım ile işçilerin güvenli/insanca bir çalışma yaşamı taleplerinin karşılanması mümkün değildir.     2017 yılı Mayıs ayında,  3. Havalimanı şantiyesindeki 'İş Sağlığı ve Güvenliği Hedef Sıfır Deklarasyon' imza töreniyle başlayan bir sürecin geldiği nokta budur: Sermayenin kar mantığını sınırlamadan, "halkla ilişkiler” faaliyetiyle işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanabileceğine dair propagandanın kofluğu bir kere daha açığa çıkmıştır. 'İş Sağlığı ve Güvenliği Hedef Sıfır Deklarasyon'unun imzalarının atıldığı yerde, bugün işçi sağlığı ve güvenliği talep eden işçilere gaz bombaları atılması manidardır.

Ülkeyi yönetenlerin bir "prestij” projesi olarak sunduğu havalimanı inşaatında, işçilerin insanca çalışma talebinin muhatabının, Çalışma Bakanlığı değil jandarma olması kabul edilemez. Bu şantiyede güvenlik sorunu varsa, bu sorunun kaynağı işçiler değil işçi sağlığı ve iş güvenliğini yok sayan işverenlerdir. Bu nedenle konu jandarmanın değil Çalışma Bakanlığı'nın konusu olmalıdır.

DİSK olarak, Uluslararası Çalışma Örgütünü (ILO), Çalışma Bakanlığını ve Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyini hızla sorunların çözümüne dönük etkin görev almaya davet ediyoruz. Sendikalardan, meslek odalarından, üniversitelerin ilgili bölümlerinden ve Bakanlığın ilgili birimlerinden oluşan bir denetim komisyonu oluşturulmasını talep ediyoruz.

SİYASİLERDEN İŞÇİLERE DESTEK

Öte yandan siyasi parti temsilcisi ve milletvekili de alana gelerek işçilerin eylemine destek verdi. İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz, alana girmek isterken emniyet güçleri tarafından engellendi. Beyaz ve emniyet güçleri arasında yaşanan kısa süreli gerilimin ardından Ümit Beyaz alan girerken, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Ersin Beyaz ve çok sayıda ilçe yöneticisi de alanda bulunan isimler arasındaydı. 

 Bilal ÇIĞRIM / Kent YAŞAM

              

Editör: Haber Merkezi