Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programda katılımcılara Başakşehir Belediyesi tarafından Alev Alatlı'nın "Fesüphanallah" ve "Hafazanallah" kitapları hediye edildi. Etkinlik ‘’İstanbul’u Okuyorum’’ projesi tanıtım ve Alev Alatlı’nın hayatına dair videoların izlenmesiyle başladı.

 




BU PROJE KİTAP OKUMA ORANINI ARTTIRAN BİR HAREKETE DÖNÜŞECEK

’Düşünce dünyamızın önemli ismi Alev Alatlı’yı ağırlamaktan ve İstanbul’u okuyorum projesinin tanıtımını yapmaktan mutluluk duyduğundan bahseden Başakşehir Belediye Başkan Vekili Ahmet Melik,  ‘Kitaplar, Dünya üzerindeki en değerli varlık olan insana bilmediklerini öğretmektedir. Kutsal kitabımızın ilk ayetinde peygamberimize vahiy olan ‘’Oku’’ ilahi emride bunun kanıtı ve biz insanlara apaçık bir mesajıdır. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz tarafından başlatılan ‘İstanbul’u okuyorum’ projesi öğrencilerimizin kitap okumasına vesile olacaktır. İnanıyorum ki bu proje, ülkemizdeki kitap okuma oranını İstanbul’dan başlayarak arttıran bir harekete dönüştürecektir ‘’ dedi.

 


 

SEVGİNİN OLMADIĞI YERDE ÜRETİM OLMAZ

Daha önce çalıştığımız yerlere gönül huzuru içinde gidebiliyoruz çünkü gönüllere dokunmaya çalışıyoruz diyen Başakşehir Kaymakamı Uğur Turan, ‘’Sevginin olmadığı yerde üretim olmaz diyoruz. Ülkemiz, bayrağımız, değerlerimiz mevzu bahis olduğunda, öğretmen ve eğiten olduğunda onun önünde hürmetle eğilen bir terbiyeyle büyüdüm.  Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu’nun ve ekibinin ‘’İstanbul’u okuyorum’’ projesine bu kadar iltifat etmesi ve destek vermesi elbette bir öğretmen çocuğu olan beni onurlandırıyor ve sorumluluğumu arttırıyor. Projenin bütün paydaşlarına bu projenin hayırlı olmasını dilerken, Alev hocam iyiki varsınız, Allah eksikliğinizi göstermesin diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum’’ dedi.
 


 

YOKSULLUĞU TANIMAK İNSANI GÜÇLÜ KILIYOR

Kendisinin bilinen bir yazar olmasında emeği geçen ilkokul öğretmeni Emine Aküzüm’den bahseden Alev Alatlı, ilkokul yıllarına dair anısını şöyle anlattı:

‘’Erzurumlu iki tane sınıf arkadaşım vardı, biri İlhami biri Nevzat. O kadar yoksuldu ki bu çocuklar, kışın kar yağarken elektirik direklerinin altında, tahta çantalarının üzerinde ödev yaparlardı. Evde mum alacak para yoktu. Benim evimde gaz lambası vardı, o döneme göre hakikaten lükstü. Biz böyle bir eğitimin içinden geldik. Haftada en az iki kez bitlendiğim bir okulda okudum ve neredeyse her hafta sonu başımıza gaz yağı döküldü çünkü o dönemde şuanki gibi şampuanlar yok, bit ancak öyle ölüyor. Tuvaleti olmayan Alparslan İlkokulu’na giderken her gün birer tane evden tezek götürürdük. Yakıt yoktu. Öğretmen bir yandan soba yakmaya çalışırdı. O kadar soğuktu ki kalem tutamazdım. Evimizdeyse sadece tek bir odayı ısıtabiliyorduk, biz çocuklar orada yatarken annemler diğer odada kalırdı. Annemin dikiş diktiği, bizim ders çalıştığımız, babamın işleriyle meşgul olduğu odada aynı zamanda banyo yapardık. Bu böyle bir çocukluk. Bilinen bir yazar oldum, bir sürü şeyi yırtarak oldum ama geriye bakıp, düşündüğüm zaman eğer ben böyle bir çocukluk ve gençlik geçirmeseydim bunların hiçbiri olmazdı. Onun için insan yoksulluğa şükür duyar mı? Ben duyarım. Bu arabesk bir tutum değildir, öyle kalsın anlamına da gelmez ama yoksulluğu tanımak çok önemli. Çünkü insanı çok güçlü kılıyor. Onun etrafından nasıl dönebileceğinizi, nasıl bir hamleyle tekrar ortaya çıkabileceğinizi görüyorsunuz. Ders alırsanız şayet müthiş bir avantaj olabiliyor. Bunu bilin istedim’’ diye konuştu.

SİSTEM ÖĞRETMENİ, ÖĞRETMEN SİSTEMİ YETİŞTİRİYOR

İlkokul öğretmeni kendi ahlaki değerlerini bence bir kağıda yazıp cebinde taşımalı diyen Yazar Alev Alatlı, ‘’ Siz mahkeme katibi değilsiniz. Önünüzden çocuk geçiyor. Meslek yüksek okulu, üniversite tecrübesi olan biri olarak da konuşuyorum. Bu bir fabrika değil, önünüzden geçen şey insan. Teker teker her birinin elini tutmak gerekiyor. Aksi takdirde dünyanın en büyük dolandırıcısısınız haberiniz olsun. Öğrenci dolandırmak diye bir şey var. Bu insanları alıyorsunuz, 'Ben sana öğreteceğim' diyorsunuz ama öğretmiyorsunuz. Öğretmenler top sizde. Sistemin öğretmeni, öğretmenin sistemi yetiştirdiği kısır döngüyü görmeniz ve kırmanız gerekiyor ki vasatistan’dan kurtulalım. Gelişmek için siyasilerin iki dudağının arasına bakmak zorunda değiliz. Dünya çok değişti, internet var, bilgiye ulaşmak artık çok daha kolay. Öğretmenler olarak sizin ne yapıp edip sistemin dışından öğrenmeniz ve nerede bozukluk var onu görmeniz gerekiyor. Kimsenin izin vermesini beklemeyin, siz alın" diye vurguladı.

CUMHURBAŞKANININ DANIŞMANLARI KENDİSİNE DOĞRU BİLGİ VERMİYOR

Bir öğretmenin kendisine, ‘’Standartların dışına çıkmak zor, yalnız kalıyoruz. Sistem buna müsaade etmiyor’’ demesi üzerine yazar Alev Alatlı, ‘’Biz Türklerin bir zaafiyetininde tek başına kalmaktan korkmak olduğunu bilin, ödümüz patlar. Sayın Cumhurbaşkanı bugün bir kadar saldırıya uğrar, saldırıların nedenlerinin en önemlilerinden bir taneside danışmanlarının kendisine doğru bilgi vermemesidir. Çamur atmak kolaydır. Niye diye soracaksınız? Tek başıma kalırım, herkes aynı fikirde değil noktasını yırtmamız gerekiyor. Öğretmenler, siz çok gençsiniz, çocuklara bunu öğretebilirsiniz. Yalnız kalırsanız incileriniz dökülmez. Saçma sapan isteklerden bahsetmiyorum ahlaki değerler, standartlar içinde haklı doğru ve bilimsel olduğunuz yerlerde bunu söyleyeceksiniz’’ dedi.

KADIN CİNAYETLERİNDEN BİLE SİZ SORUMLUSUNUZ

Öğretmenlerin gelecek kuşakları iyi yetiştirmek için ilk önce kendilerini eğitmesi gerektiğini anlatan Alev Alatlı, "Kadın cinayetlerinden bile siz sorumlusunuz. Çünkü erkek çocuklarına güçlü ve onurlu olduklarını hissettirmenin yolu cinayetten başka bir şey olmalı. Bu da öğretmenden ve aileden geçecek. Farkındaysanız size özgürlük ve demokrasi öneriyorum. Demokrasi sadece oy atmakla olmuyor. Önce kendinize demokrat olun, otosansürü bırakıp konuşmaya başlayın. Kendi kendinize konuşun. 'Ben neyim, ne değilim, eksiğim gediğim. Oyun oynamayın. Kendinizin ne olduğuna karar verin, ona göre kendinizi iyileştirecek yolların neler olduğuna karar verin. Onun üstüne gidin ve gerekeni, isteklerinizi ille de söyleyin. Mağduriyet kartınıda insanı bayıltacak kadar çok oynamayın’’ diye söyledi.

ÖZGÜRLÜKTEN VAZGEÇERİZ, ADALETTEN GEÇMEYİZ

Öğrencilere adaletli davranılması gerektiğini söyleyen Alatlı, "Bakın biz Türküz, elhamdülillah Müslümanız. Bizi en çok rahatsız eden şey adaletin olmamasıdır. Biz özgürlüklerden vazgeçeriz de adaletten geçmeyiz. Bizi en çok yaralayan adalettir. Öğrenci kayırmaca, öğrencinin sinirinize dokunuyor olması ya da bir nedenden dolayı size yakın geliyor olması. Bütün bunların üstünde olmalısınız. " dedi.

HAYATA 100 YAŞINDA BİRİNİN BİLGİSİYLA BAŞLAYIN İSTİYORUM

Yazdığı kitaplar olan ‘’Fesuphanallah’’ ve ‘’ Hafazanallah’’ hakkında konuşan Alatlı, "Detoksu biliyorsunuz, vücuttan toksinleri atmak için yediğiniz şeyleri değiştirmek. Bu kitaplarla zihinlerin toksin atmasını sağlamaya çalışıyorum. Beyni temizlemek. Yani yanlış bilinen veya bilinmeyen Batı medeniyetini fikri takip yaparak, kıyaslamayla anlatmaya çalışıyorum. Benim gördüğüm gördüğüm dünya Türkiye'de görülmüyor hala. Yapmak istediğim, yaşımı sizin yaşınıza katıp 21. yüzyılda sizin avans almanızı sağlamak. Diyelim 23 yaşındasınız, 77 ile 23'ü toplayınca 100 yaşındaki birinin bilgisiyle hayata devam edin istiyorum. O bakımdan istirhamım bu kitapları gerçekten düzgün okuyun’’ diye belirtti.

Tolga ÖZDEMİR – KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi