Kısa adı MAG olan Mahalle Afet Gönüllüleri Yeşilköy Temsilcisi Selmin Balıbaş ve Yeşilköy Mahalle Muhtarı Murat Gökgöz’ün organizasyonuyla gerçekleşen seminerde konuşan Balıbaş, MAG’ın asıl amacının yerel ölçekte mahalle bireylerine afet öncesi ve sonrası nasıl davranılır, afete nasıl hazırlanılır, riskler nasıl azaltılır konularında eğitim vermek ve halkı bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar yapmak olduğunu söyledi.

Afet denilince de akla ilk gelenin deprem olduğunu ve deprem konusunda farkındalık yaratmayı hedeflediklerini söyleyen Balıbaş, afetler sonrası kurtarılanların çoğuna bakınca; ilk 24 saat içinde çevreden yetişen, genellikle eğitimi ve ekipmanı olmayan, profesyonel kurtarma ekipleri olay yerine varmadan yakınları ve komşuları tarafından kurtarılanlar olduğunu söyledi.

BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİNDE, BAKIRKÖY KIRMIZI ŞERİTTE

Bilimsel verilere dayanarak İstanbul’un bir deprem bölgesi olduğu gerçeği ile, ilçelerinin de kırmızı şeritte olduğunu ve bu amaçla mahallelerde yapılan deprem bilinçlendirme toplantılarının çok önemli olduğunu söyleyen Balıbaş, Yeşilköy Mahalle Muhtarı Murat Gökgöz’e, kendilerine öncülük ettiği için teşekkür etti.

Beklenen İstanbul depremi olduğu zaman, sadece binaların değil, yolların ve köprülerin de hasar göreceği ihtimalini göz önünde bulundurarak, mevcut profesyonel ekiplerin bir yere yetişmesinin belkide çok uzun saatler alacağını söyleyerek devam eden Selmin Balıbaş, “Profesyonel ekipler olay yerine ulaşana kadar, sokağını ve mahallesini organize edecek kişi de Mahalle Afet Gönüllüsü’dür” dedi.

DEPREM, AFET DEĞİLDİR!

18-60 yaş aralığında fiziksel engeli olmayan her bireyin afet gönüllüsü olabileceğini söyleyen Balıbaş, depremin değil deprem sonrası yaşananların afet olduğunun altını çizerek, “Bizler olası afet durumlarında nasıl davranacağımızı bilir, ilk müdahale için gerekli bilgi ve beceriye sahip olabilir ve toplumsal düzenin bir an önce yeniden sağlanabilmesi için çalışabiliriz” diyerek, olası afet durumunda nasıl davranılacağını anlattı.

MAG Yeşilköy Koordinatörü Selmin Balıbaş şöyle devam etti.

“Aslında 1999 depremi öncesinde Türkiye çok büyük afetler yaşadı. Ancak 1999 yılında yaşanan depremler, büyüklükleri, yaygınlıkları ve yol açtıkları kayıplar nedeniyle geçmişte yaşanan afetlerle kıyaslanmayacak şekilde, resmi ve sivil, afetlere karşı büyük bir hazırlık hamlesinin başlamasına ve toplumsal sorumluluğun güçlenmesine yol açtı. Öncelikle doğal afetlerin yaşantımızın bir parçası olduğunu, ve engellenemeyeceğini bilmemiz gerekiyor. Bilinçli ve hazırlıklı olduğumuz takdirde afet riskini ve afetlerin yol açabileceği kayıpları en aza indirilebiliriz.

Diğer yandan 1999 depreminde olduğu gibi, afetlerde oluşan yıkımlar nedeniyle kapanan yollar ve köprüleri de hesap ederek, devletin afete müdahale olanaklarını zorladığını, kurtarma ekiplerinin ve yardımların afet bölgesinin tümüne kısa sürede ulaşmasının mümkün olmadığını gördük.

BEKLENEN DEPREM, RİCHTER ÖLÇEĞİNE GÖRE 7 VE ÜSTÜ

Marmara Denizi’nde fay hattıyla ilgili yapılan bilimsel çalışmaların sonuçlarına göre, Marmara’da oluşacak depremin Richter Ölçeği’ne göre 7 ve üzeri olabileceği ön görülüyor. Depremin şiddeti ve süresi de hesaba katılınca sahil bölgesi olan ilçemizde, heyelanların oluşacağı ve sonrasında 3-4 metrelik tsunami bekleniyor ve uçak hızı ile kıyıya vurması bekleniyor.

DEPREMLE YAŞAMAYI ÖĞRENMELİYİZ

İlçe olarak zemin yapımız problemli ve yer yapısı kötü olan mahallemizde binaların yapımı ve mühendisliği tartışılır. Yapı stoku çok eski. 99 depreminden sonra deprem yönetmeliğe göre yapılan yapılarda da denetimin tam yapılmadığı ve yüzde 18’in de yine hasarlar meydana gelebileceği de ön görülüyor. Tamamıyla depremi ele aldığımızda yapılması gereken en doğru şey, deprem bilinci oluşturarak, depreme hazırlıklı olmak.

Deprem öncesi hayvanların hareketliliği, suların ısınması gibi pek çok söylenti var fakat hiç birinin bilimsel dayanağı yok. Bizlerin bilmesi gereken tek şey depremle yaşamayı öğreneceğiz.

AFET RİSKİNİ AZALTABİLİRİZ

Depremin büyüklüğü tehdittir ama riskleri azaltmak elimizdedir. Küçük adımlar atarak günlük yaşantımızda kendimizi tehlikeden koruyabiliriz. Günlük yaşantımızı afetlere karşı düzenlemeli, öncelikle sakin olmalıyız. Evimizde ve ofisimizde olası bir sarsıntı halinde hareket edebilecek, kırılıp düşebilecek her şeyi sabitlemeliyiz.Yataklarımızı cam kenarından kaldırmalı, camlarımıza şeffaf film çektirerek kırılma sırasında kendimizi ve ailemizi kırılan camlardan koruyabiliriz.

KENDİMİZİ KORUYAMAZSAK, AİLEMİZE YARDIM EDEMEYİZ

Deprem ve afetlerde bize ilk elini uzatacak olan yine biziz. ‘Önce ben’ demeyi öğrenip, ben sağlam kalırsam aileme ve komşularıma yardım edebilirim düşüncesiyle, afet bilinci oluşturmamız lazım.

Ev alırken ilk sormamız gereken şey zemin etüdüdür. Sonrasında mühendislik projesi, yetkili kurumları denetim belgeleri ve yapım aşamasındaki tüm ruhsatlarının tam olması. Konut olarak projelendirilmiş bir yapı, sonrasında üniversite, hastane, dershane olarak kullanılmamalı. Taşıyıcı özellikleri hane sayısı, maksimum yaşayacak kişi sayısı gibi özelliklerle projelendirilir. Avcılar depreminde, giriş katlarındaki kolonların kesilerek, dükkan olarak kullanıldığını ve yıkımları gördük yaşadık.

YARALANMALARIN YÜZDE 50'Sİ, ÖLÜMLERİN YÜZDE 3'Ü YAPISAL OLMAYAN MALZEMELER YÜZÜNDEN

Olası afet durumlarında yaşanan yaralanmalların yüzde ellisi, ölümlerin ise yüzde 3'ü yapısal olmayan malzemelerden dolayı meydana geliyor yani evlerimizdeki eşyalardan. Çelik kapı kilitlenme özelliği nedeniyle depremde en tehlikeli kapı tipidir. Çünkü olası bir sarsıntı da aksamı bozuluyor. Güvenlik nedeniyle pek çoğumuzun çelik kapı tercih etmesi bilincini varsayarak, kapı yanına nalburdan alabileceğimiz bir levyeyi asmayı da öğrenmeliyiz.

Sarsıntıdan sonraki tahliye işleminde ise merdivenlerin korkuluk tarafından değil, duvar tarafından inmeliyiz. Bir binanın en çürük yeri merdivendir ama merdivenin en sağlam yeri ise duvar tarafıdır.

SAHİL TOPLANMA ALANI DEĞİLDİR!

Tahliye işlemi bitince mahallemizde bulunan toplanma alanlarına gitmeliyiz. Sahil toplanma alanı değildir ve buna çok dikkat edilmesi gerekir Özellikle bizim sahilimiz dolgu alanıdır. Belediyemizin tabelalarla işaret ettiği toplanma alanları var, bunları ezbere bilmemiz gerekir. Unutmayalım ki tüm parklarımız toplanma alanıdır.

YEŞİLKÖY’ÜN TAHLİYE YOLLARI, İSTASYON VE HAT BOYU CADDESİ

Yeşilköy Mahallesi’nin ana tahliye yolu İstasyon ve Hat Boyu Caddesi’dir. Devlet yetkililerinin ulaşması için açık olmalıdır. Bu yolları açmakla da mükellef olan öncelikle Mahalle Afet Gönüllülleri’dir.

Olası bir sarsıntı anında “Çök, yat, kapan tutun” sıralamasını aklımızda tutmamız gerektiğini, sarsıntının bittiğinden emin olduktan sonra tahiye işlemine başlanması gerektiğini unutmayalım.

Aile bireylerimiz ile de olası bir afet durumunda nerede buluşacağız, şalteri kim kapatacak gibi ana hatların öncesinde konuşulmuş ve öğrenilmiş olması gerekir.

Deprem sonrası telefon hatlarını meşgul etmek, yakınlarımızı telefonla aramak hatları boş yere meşgul edip, yardıma ihtiyacı olanların hayatını tehlikeye atmaktır. Yakınlarımızdan bilgi almaya ve bilgi vermeye yönelik yapmamız gereken şey de SMS’dir.

DEPREM ÇANTASI DEĞİL, ACİL DURUM ÇANTASI

Olası afet durumları için acil durum çantamızın hazır olması gerekir. Kimlik, tapu, sigorta gibi önemli evrakların bir kopyasını çantamızda bulundurmalıyız. Bizleri en az 3 gün idare edecek ölçüde su, yiyecek, giyecek ve sürekli kullanılan ilaçlar varsa çantamızda hazır tutmalıyız.

AFET SONRASI YANGINA DİKKAT!

Yaşanan afetlerin ardından yaşanan olası yangın tehlikesine karşı da bilinçli olmamız gerekir. Özellikle deprem sonrası olası bir gaz kaçağı ihtimaline karşılık, çakmak, kibrit, elektrik düğmeleri gibi yanıcı özelliği olan ürünler kullanılmamalı. Yangın durumunda yapılması gerekenlerle ilgili ayrı bir toplantıda daha detaylı bir şekilde konuşuruz”

Yangın tüpü, özellikleri ve kullanımı hakkında kısa bilgiler veren MAG Yeşilköy Koordinatörü Selmin Balıbaş, deprem ve sonrası oluşabilecek afet durumu için hazırladıkları video slaytlı sunumla, katılımcıların merak ettiği soruları da cevapladı.

Son olarak afet gönüllüsü olmanın ve afet bilincinin önemini anlatan Balıbaş, “Lütfen afetle ilgili önce kendimiz, sonra ailemiz ve komşularımız için gönüllü olalım. Bilinçlenelim ve bilinçlendirelim. Afet eğitimi alarak yapılacak her hareket, az zamanda çok kişinin hayatını kurtarmak, afeti en az hasarla kurtarmak demektir” diyerek, katılımcılara teşekkür ederek sunumunu bitirdi.

Selvi Sarıtaç / Mahmt Erdinç / Kent Yaşam Gazetesi

Editör: Haber Merkezi