Okumalı gençler okumalı!..
Hem okumalı… Hem de sonraki nesillere taşımalı!
Çünkü Türkiye’nin acı gerçeği tam da böyledir.
Gerisi, nice siyasal çıkarlara bel bağlayanlardan ibarettir o kadar!
Bu utanç verici acı gerçeklerde:
Bir milletin bağımsızlığıyla özgürlüğüne yapılan saldırılar var.
Birliğiyle varlığına yapılan saldırılar vardır.
Suudiler gibi, kimileri saltanatları elden gidecek diye…
Kimileri de bölgesel çıkarları kuruyacak diye…
Cumhuriyet Türkiyesi’ne… O’nun kurucusu Atatürk’e saldırmaya başladılar.
Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda tokat yiyenler saldırdı.
Din rüzgarını arakasına alıp, saltanat sürdürenler saldırdı.
Çünkü o karanlıklar, Laik Demokratik ve de Sosyal Hukuk Sistemini sevemediler.
Çünkü bu sitemin, çıkarcı saltanatlarına son vereceğinden korktular.
Şimdi onlar ve saltanatlar var;
Ancak bir bağımsız ve onurlu ülkeleri yoktur.
İçeride kendileri sömürücü ve kan emici işi yapıyor…
Dışarıdan da tüm emperyalistler…
 Hani Müslüman ülkelerin demokratik olmasını istemeyenler var ya; İşte onlar…
Hani Müslümanları çağdışı bırakıp, sömürenler var ya; İşte onlar…
Artık bu acı gerçekler:
Yurtta bilinmeli… Cihanda bilinmeli!..
En başta da 12 Eylül 1980 Darbesi bilinmeli…
Bir hain proje olduğu bilinmeli…
Bir ihanet darbesi olduğu bilinmeli…
Çünkü 12 Eylül, bir Pis Dörtlü Projesi’dir.
Bu proje: Suudiler, ABD, İngiliz ve de İsrail (PİS DÖRTLÜ) tarafından hazırlandı.
Onların, içimizi kemiren istihabaratları sayesinde de içimizdeki hainlere sunuldu.
Hani her dönemin üniformalı ve de üniformasız hainleri var ya;
İşte onlara sunuldu.
Ne zaman? Elbette ki dünyayı sallayan Taksim’deki 1 Mayıs 1977’deki Emekçi Bayramın’dan önce…
Çünkü o gün o meydanı sallayacak emekçilerin birliğinden…
Çıkacak seslerinin gürlüğünden korktular…
Çünkü istihabaratları oldukça sinsi çalışmış…
Oldukça detaylı bilgiler vermişti; Pis dörtlü’ye…
Derken 1 Mayıs 1977: Derken, Taksim’i inleten Emekçi Dayanışması…
Oradaki ‘’Özgürlük ve Bağımsızlık Sloganları’nın tamamı:
Dünya emekçilerinin birleşimesiyle…
Çağdaş demokrasinin tüm hakları üzerineydi.
Taksim’de: Emekçiler, aydınlar, öğrenciler, velhasıl özgürlüğe susamış herkes vardı.
Demokratik bir Türkiye’nin nice vatanseverleri vardı.
İşte bu büyük kalabalığı ve onların sesini içine sindiremeyenler…
Yani, başta din saltanatçısı Suudi Araplar olmak üzere…
ABD, İngiliz ve İsrail Pis Dörtlüsü vardı.
Ortadoğu’nun leş kargaları var ya işte onlar…
Taksim’de tetiği çektirerek, 34 canımızı öldürten onlar…
Taksim’deki o gür sesi kısmak isteyen…
O görkemli birlikteliği ortadan kaldırmak isteyen onlar:
Yani, Pis Dörtlü…
Tasksim’deki o güçlü oluşumdan korkan bu Pis Dörtlü ve içimizdeki işbirlilkçileri…
Projenin diğer bölümleri için kolları sıvadı.
Derken Ülkeye 12 Eylül 1980 Darbesi geldi.
Artık, emek ve emekçilerin birliği ve beli lkırılacak…
Milli Tip Sendikacılık getirilerek, değişen yasalarla işçi sınıfı susturulacaktı.
Akademisyen ve aydınların gözü korkutulacak…
Özgür medya üzerine nice siyasal oyunlar oynanacaktı.
Üniversiteler de özerek olmaktan çıkartılıp, YÖK’e bağlanacaktı.
Siyasi partilerin önüne yüzde 10 barajı konacak…
Bu barajı aşamayanlar meclis dışı kalacaktı.
Siyasi Partiler ve Seçim Yasası arapsaçına çevirilerek:
Vatandaşın aklı karışacaktı.
Vatandaşın aklı ne ki… Ülkenin direkleri sallanacaktı.
Ordu ve adalet başta olmak üzere her kurumu salladılar.
Yetmedi: Ekonomiyi de salladılar… Üretmeyen tüketen bir Türkye çıktı ortaya…
Şu otla samanı bile dışarıdan alan…
Dışarıdan gelecek her mala kucak açtırılan bir Türkiye…
Pis Dörtlü’nün son işbirlikçisi fetöcülerin cirit attığı…
Bu yanlışlara karşı çıkan onurlu vatandaşların da hapiste yattığı bir Türkiye…
Tam da 12 Eylül görünümlü…
Tam da Pis Dörtlü Projesi’ne göre bir Türkiye…
Siyasetin günü… Duyarsızların da siyaseti kurtardığı bir Türkiye…
Yakın geçmişin en güçlüsü… Ve de en örnek ülkesi…
Bugün, o günlerini mumla arayan bir Türkiye…