CHP’de 35 yıla yakın süredir siyaset yapıp, geçtiğimiz genel seçimlerde İstanbul Milletvekili adayı olarak seçmenden yüksek bir oy alan Opr. Dr. Cengiz Alp, ülke olarak içte ve dışa yaşadığımız sorunların temelinde hukuk ve demokrasiden uzaklaşmanın bulunduğunu söyledi.



"DIŞ POLİTİKA, EKONOMİ VE SİYASETTE SORUNLAR GİDEREK ARTIYOR"

Gazeteci Tuncay Dağlı’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’de ve Ortadoğu coğrafyasında yaşanılan olayların hepsinin birbiriyle ilintili olduğunu ifade eden Dr. Cengiz Alp, “Türkiye’yi Ortadoğu ve dünyadan soyutlayamayız. Bu nedenle olaylara dışarıdan bakarak değerlendirmemiz gerekiyor. 15 Temmuz darbe girişimi ile başlayıp, Güneydoğudaki çatışmalarla süren, daha sonra da Başika’da askerimizin bulunması  ve daha da ilerlemesiyle devam eden bir sürecin ve bu arada başkanlık tartışmalarının tekrar iç gündeme dönmesi olayı başlıbaşına bir problem olarak görülüyor. Ben bunların temelinde Türkiye’nin bir hukuk devleti olmasından sapmasını görüyorum. Hukuk devleti ve demokrasiden uzaklaşıldıkça sorunların çoğaldığı, bunun sonucu olarak da dış politikada, ekonomi ve siyasette sorunların giderek arttığı kanaatindeyim” dedi.



“TBMM’DE LİDERLER SULTASI VAR”

Türkiye’de tam demokrasi konusunda siyasi partilerin anlaşması gerektiğini vurgulayan Dr. Cengiz Alp şunları söyledi:
“Ülke içinde barışın mutlaka sağlanması gerekiyor. Terör nedeniyle çok fazla insan kaybımız oluyor, şehitler veriyoruz, anaların gözyaşı dinmiyor. Buna seyirci kalamayız. Mutlaka diyalog yollarının açılması ve her türlü kışkırtmaya rağmen, her türlü provakasyona rağmen bir arada yaşamanın koşullarını bulmamız ve hayata geçirmemiz gerekiyor. Ancak sorunun çözümü en sonunda TBMM’ye gelip dayanıyor. TBMM’ye baktığımızda ise liderlerin sultasını, partilerin liderlerin egemenliğinde olduğunu ve milletvekillerinin özgür iradelerini kullanamadığını görüyoruz. Bu durum da bizi; liderler koltuklarını sağlam tutmak için grup kararı alıp, Türkiye’nin ulusal ve uluslararası sorunlarını, koltuklarını ön plana alarak değerlendirdikleri, bu şekilde bir siyasi analiz yaptıkları sonucuna götürüyor. Bu da ekonomide, siyasette, demokraside, sağlıkta, eğitimde ve toplumun gelecek kaygısı endişesi yaşamasında sorunlar doğuruyor.

“SİYASİ PARTİLER YASASI MUTLAKA DEĞİŞTİRİLMELİ”

Ben en büyük sorununun hala siyasi partiler yasasının değiştirilmemesinden kaynaklandığına inanıyorum. Milletvekilleri özgür bırakılırsa, liderlerin iki dudağı arasında seçim olmazsa, meclisten çok sağlıklı kararlar çıkabilir. İnsanların kendi kendilerine kaldıkları zaman daha özgür ve daha ülkelerini seven, daha yurtsever tavırda oy kullanacaklarını düşünüyorum. Ama maalesef ki mevcut siyasi partiler yasası bunun önünde engel.
Bunun dışında Türkiye’de bir arada yaşama kültüründeki kutuplaşmanın artık bizi ayrışmaya götürdüğü şeklinde bir yaklaşım var. Oysaki bu topraklar üzerinde yaşayanlar olarak bizlerin bin yıllık kardeşlik geçmişimiz var. Artık daha yurtsever duygu ve yaklaşımlarla, bu ülkede doğan büyüyen kişiler olarak, çocuklarımızın bu ülkede büyüyeceğini düşünerek, temel hak ve özgürlüklerin korunduğu bir anayasa üzerinde çalışmamız gerekiyor. Önce ülke içinde barışı sağlayıp, ondan sonra tüm Ortadoğu coğrafyasına barış ihraç edecek bir konumda olmamız gerekiyor.

“KOALİSYON HÜKÜMETLERİYLE DENGELER OTURABİLİR”

Bunun için de başkanlık sistemi gibi bir sistem arayışına girmeye de gerek yok. Doksanlı yıllarda yaşadığımız koalisyon dönemlerinin demokrasi açısından Türkiye’ye çok önemli kazanımlar sağladığı inancındayım. Bugün de Türkiye’nin tekrar koaliyonlarla ileriye daha iyi bakacağını, dengelerin daha iyi oturacağını, örnek bir yönetim tarzı sergileneceğini düşünüyorum. Bu da parlementer sistemle olacaktır. Seçim barajının kalktığı, tüm partilerin aldıkları oy oranında temsil edileceği güçlü bir parlementer sisteme ihtiyacımız var. Siyaseti de bunun için yapmalıyız.  
Tuncay DAĞLI-Kent Yaşam
 
Editör: Haber Merkezi