CHP İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı tecrübeli siyasetçi Adnan Ayber, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunları anlatırken, gelinen noktada erken genel seçimin zorunlu bir hal aldığını ve ülkenin hayrına olacağını söyledi.

24 Haziran seçimi ile ülkede yaşayan herkesin rahat bir nefes alacağını söyleyen Sarıyerli siyasetçi Adnan Ayber, “İnanıyorum ki bugün suskun duran seçmen kitlesi tüm yaşanılanları görüyor ve değerlendirmesini de ona göre yapacaktır. 25 Haziran’da Türkiye’ye çok farklı bir güneş doğacak” dedi.

Adnan Ayber, gazeteci-yazar Tuncay Dağlı’nın sorularını şu şekilde yanıtladı

 -Tecrübeli bir siyasetçi olarak Türkiye’nin bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?

-Erken seçim kararı alınması çok yararlı olmuştur. Çünkü ülkede taşınamayacak kadar büyük ekonomik sıkıntılar vardı. Üretici sıkıntılıydı, işçi sıkıntılıydı, çiftçi sıkıntılıydı. İnsanlar sıkıntılıydı. İnsanlar gerilmişti, insanlar bölünmüştü. Erken seçim kararı Türkiye’nin kurtuluşu olmuştur.

“İNSANLAR SUSKUN, KÜSKÜN VE NE YAPACAĞINI BİLMİYOR”

-Olağanüstü koşullarda erken seçime gitmek Türkiye için acil bir durum muydu?

-Olağanüstü hal içinde seçime gitmek çok doğru bir karar değildi. Gönül isterdi ki olağanüstü halle bu seçime gidilmesin. Ancak olağanüstü koşulların getirdiği sıkıntılardan kutulmak için erken seçim iyi bir karar olmuştur. Çünkü işadamlarının kapısına gittiğinizde herkes kan ağlıyor. İnsanlar suskun. İnsanlar küskün, insanlar ne yapacağını bilmiyor. Bunun bir sene, bir buçuk sene daha ötelenmesi Türkiye’yi daha büyük uçurumlara götürürdü. Ben Devlet Bahçeli’nin bu süreçte sıkıntıları, sorunları gördüğünü sanıyorum. Bu hükümetin, bu yükü daha fazla götüremeyeceğinin farkına vardığını görüyorum. Millet belki bir gün Devlet Bahçeli’ye teşekkür edecek, bu devleti, bu hükümetten kurtardığı için.

-AK Parti iktidarı neden değişmeli?

-Çünkü insanları çok gerdi ve ayrıştırdı.. Temel neden budur. Bu ülke kardeşçe yaşamak istiyorsa; kolkola olmalı, omuz omuza olmalı. Bu ülkenin varlığını, birliğini, dirliğini hep beraber korumak durumunda olmalı. Ama bir partinin genel başkanı, bu ülkenin Cumhurbaşkanı olursa, “benim vatandaşım, benim partilim, benim yanımda olanlar” diyerek yola çıkarsa, diğerleri ne olacak? Recep Tayyip Erdoğan gerçekten bu ülkede tarafsızlığını yitirmiş bir cumhurbaşkanıdır. Çünkü bir partinin genel başkanıdır.

Kemal Kılıçdaroğlu başkanlık sistemi ortaya atıldığından beri bir şey söylüyor. “Parti başkanları cumhurbaşkanı olmamalı veya cumhurbaşkanı parti başkanı olmamalı” diye.. Bunun nedeni şudur; Türkiye zor bir ülkedir. Kolay bir ülke değildir. İçinde Kürt’ü vardır, Türk’ü vardır, Alevisi, Sünnisi vardır. Lazı vardır, Çerkez’i vardır, bir mozaiktir. Bu mozaiği cumhurbaşkanı birleştirir, bütünleştirir. Ne yazıkki Erdoğan, bu milleti çok germiştir.

“24 HAZİRAN’DA TÜRKİYE YENİ BİR NEFES ALACAKTIR”

Diğer yandan izlenen dış politika; Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” politikasının tam tersi olmuştur. Komşularla kavgalı, dünyayla kavgalı, kerkese bağıran, herkese efelenen bir yapıyla dış politika güdülemez. Bugün Türkiye dünyada yalnız kalan bir ülke olmuştur. Bunu gidermenin tek yolu bu ülkeyi, bu hükümetten kurtarmaktır. Ben eminim ki 24 Haziran’da Türkiye yeni bir nefes alacaktır. Bu süreçten sonra Türkiye’de çok farklı bir yapı ortaya çıkacaktır.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun özellikle ‘adalet yürüyüşü’nden sonraki süreçte aldığı birçok karar Türkiye’nin önünü açmıştır. Örneğin 15’ler hareketi, örneğin sıfır baraj konusu, örneğin yıllarca sağla solun çatışmış olduğu bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi’nin Saadet Partisi’yle, Milliyetçi Hareket Partisi’nin tabanından gelen İYİ Parti’yle, Demokrat Parti’yle ortak bir yapı oluşturması, insanlara rahat bir nefes aldıracaktır. Biz artık çocuklarımıza kavgalı bir nesil, kavgalı bir devir bırakmak istemiyorsak, bugün Millet İttifakı’nın önemini çok iyi anlatmamız gerekir, Millet İttifakı’nın düşüncelerini insanlara çok iyi anlatmamız gerekir. Ve bunun semerelerini de sonradan göreceğiz.

-24 Haziran’daki seçimi AK Parti kazanırsa ne olur, CHP kazanırsa ne olur?

-24 Haziran’daki seçimi AK Parti kazanırsa; bugün bu ülkede insanların huzursuz olduğunu görüyoruz. Alana çıktığımızda  görüyoruz, insanlar suskun, insanlar konuşmuyor. Bunu AK Parti’liler de söylüyor, biz de, MHP’liler de, İYİ Parti’liler de, HDP’liler de, Saadet’liler de görüyor. İnsanlar kırgın ve suskun. Bu suskunluk ve kırgınlık, bu ayrışma devam edecektir.

“ÜLKEDEN BEYİN GÖÇÜ VAR, SANAYİ YURT DIŞINA KAÇIYOR”

Ülkedeki işadamları büyük bir tereddüt içinde. Yoğun bir beyin göçü var. Nitelikli elemanlarımızın tamamı yurt dışına kaçıyor. Bu hükümete, bu yapıya, bu anlayışa güven varsa, o beyin göçü neden olsun? İnsanın vatanı varken, eşi, dostu, işi, çevresi varken neden başka ülkelere gitsin? İkincisi sanayi yurt dışına kaçıyor. Sanayici yurt dışına kaçıyor, işadamı kaçıyor. Bu hükümet eğer devam edecek olursa Türkiye’yi çok daha kötü günler bekliyor. Bu yüzden CHP’nin ve Millet İttifakı’nın mutlak surette bu seçimeri kazanıp, ülkeye nefes aldırması gerekir.

CHP kazanırsa bu ülke nefes alacak, çok rahat nefes alacak. Ekonomik, siyasal, toplumsal, dış ilişkiler ve insanların birbirlerini kucaklama konusunda çok rahat nefes alacaktır.

Etnik ayrımcılık bu ülkenin baş belası, bunu herkes çok iyi bilsin. Bu ülkede ekonomi de düzelir, yol da yapılır, köprü de yapılır. Hava alanları yapılıp, okullar açılabilir ama siz bu insanları etnik anlamda ayırıyorsanız, bunun vebali ve getireceği kötü sonuçlar çok büyük olur.

-CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, halka yaklaşımı, konuşması ve davranışlarıyla siyasete farklı bir hava getirdi. Sizce seçilme şansı nedir?

-Sayın Muharrem İnce iyi siyasetçidir. 16 yıldır bu partiye hizmet vermiştir. Türkiye’ye hizmet vermiştir. Hatta 2002’den beri var olan AK Parti’nin hükümet üyeleriyle birlikte yurt dışı gezilerine katılmış, birçok konuda Türkiye’nin lehine olan büyük hizmetlerde bulunmuştur. Parti içi yarışlarda Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı birkaç defa seçim kaybetmiş olabilir. O parti içi yarıştır. Ama biz Muharrem İnce’nin bu ülkeyi yönetme konusunda çok önemli bir kişi olduğunu, yeterli olduğunu, ehliyetli olduğunu çok net biliyoruz.

Alanlara çıktıktan sonra halkın göstermiş olduğu teveccüh ve destek de bunun en güzel kanıtıdır. Alanlara çıktığında hiç bir zaman bocalamamış, projelerini anlatmış, hükümeti, ülkeyi, dış politikayı çok iyi takip ettiğini göstermiştir. Ben Muharrem İnce’nin Türkiye’ye nefes aldıracağına inanıyorum.

“SARIYER HALKINA HİZMET BORCUM VAR”

-Siz Sarıyer’de belediye meclis üyeliği ve belediye başkan yardımcılığı yapmış, sayılıp, sevilen bir siyasetçisiniz. İlk kez milletvekili adayı oldunuz. Kendi seçilme şansınızı nasıl görüyorsunuz?

-Ben siyasete Sarıyer’de öğretmenlikten istifa ederek başladım. Sarıyer halkına bu anlamda çok teşekkür ediyorum. Belki de bana hak etmediğim kadar çok güzel, çok değerli makamlar verdiler. Meclis üyeliği, meclis başkanvekilliği ve belediye başkan yardımcılığında bulundum. Siyaseti burada keyifle yaptım. Çünkü Sarıyerliler gerçekten hatırşinas insanlardır. Milletvekilliğine ilk kez müracaat eden Adnan Ayber’in listede 15. sırada yer alması benim için bir onurdur. Listenin 28. sırasında ya da 5. sırasında olmak hiç umurumda değil. Ben hizmet etmeyi seviyorum, görev almayı seviyorum. Geçmişte yaptıklarım da bunun kanıtıdır. Bugün seçilirim veya seçilmem, ama dünkü meclis üyeliklerinde, başkan yardımcılıklarında olduğu gibi seçilmesem bile hizmete devam edeceğim. Benim Sarıyer halkına benim hizmet borcum var.

-On beşinci sıradasınız ama sanki birinci sıradaymış gibi bir heves ve heyecanla çalışıyorsunuz. Bu heyecanı neyden alıyorsunuz?

-Parti kazanırsa, ben kazanmış olacağımdan alıyorum.. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazanması için, ülkemin rahat nefes alması için çalışacağım, çalışmak benim görevimdir. İlle de insanlar milletvekili olarak hizmet vermezler. Ben hem partimi, hem ülkemi, hem de Sarıyer’i çok seviyorum. Ayrıca Sarıyer’in sorunlarını biliyorum, gerçekten biliyorum. Sarıyer’in sorunlarının çözümlerini de biliyorum. İnşallah, Allah nasip eder milletvekili olursam bu sorunları meclise taşıyacağım, arkadaşlarımla birlikte Sarıyer halkının nefes almasını sağlayacağız.

Hükümet, ‘İmar Barışı’ diye bir şey ortaya attı. İmar Barışı’nın Sarıyer’e hiçbir şey getirmediğini çok iyi biliyorum. İmar Barışı’nın büyük firmalarana getirileri vardır, doğrudur. Ama gecekondu halkına hiçbir şey getirmemiştir. Yani hisseli tapulu yerlere hiçbir şey gelmemiştir. Tapusu olmayan insanlara tapu vermiyor. Sadece Yapı Tespit Tutanağı veriyor. Ancak zaten bu binaların hepsinin, elektriği, suyu, doğalgazı var. Yapı Tespit Tutanağı bunları bağlatmak için verilir..

Bu arada hazine ve belediye arazilerinin üzerindeki binaların mülkiyetlerini sahiplerine satma projesinden söz ediyorlar.. Bugüne kadar akılları neredeydi? Biz Sarıyer Belediyesi olarak İBB’nin kapısını kaç kez çaldık ama ne yazık ki Büyükşehir Belediyesi bu mülkleri satmadı. Ben AK Parti Hükümeti’nin bu işi becereceğine, yapacağına, başaracağına inanmıyorum. Bunu CHP iktidarında herkes çok net görecek. Biz bunu yapacağız.

-Sizce İmar Barışı’nın temel amacı nedir?

-Hükümet ekonomik anlamda tıkanmıştır. Bir çıkış yolu arıyor. İmar Barışı ile vatandaştan elde edeceği gelire göz dikmiştir. Bu ülkede satılacak mülk kalmamıştır. En son şeker fabrikalarını sattılar. Cumhuriyet devrinde insanların kuruş kuruş kazançlarıyla, alın teriyle yapılan fabrikaların, dönen çarkların hepsi satılmıştır. Şimdi de vatandaşın yaptığı kaçak katları yasallaştırarak ondan para elde etme yolu seçilmiştir. Bu çok doğru bir mantık değildir. Bu yüzden bu ülkede adalete olan güven yerlerde sürünüyor.

“BİRÇOK SİYASETÇİ YAPAMAYACAĞI VAATTE BULUNUYOR”

-Siz eğimcilikten gelen bir siyasetçisiniz. Sizce siyaset nasıl olmalı?

-Herşeyden önce ilkeli yapılmalı. İnsanlar sözlerinde durmalı. Yalan söylememeli. Yapacağı şeyi söylemeli, yapamayacağını söylememeli. Bugün siyasetçilerin büyük bölümü afaki ve olması mümkün olmayan vaatlerde bulunuyor. Yerine getirilmesi mümkün olmayan sözler verilip, sanki gazları alınıyor.

Oysaki bana göre, sosyal demokrat bir belediye başkanının Sarıyer’deki vatandaşların daha çağdaş ve modern binalarda yaşamasını sağlamasını çok isterim. Bir belediye başkanının 50 yıl önce buraya gelmiş bir vatandaşın hala o zaman yaptığı gecekonduda yaşasın söylemini çok doğru bulmuyorum.

Afaki sözlerle, gaz alıcı sözlerle, insanların o anda gönlünü kazanmak için verilen sözlerle siyasetin çok ileri gideceğini sanmıyorum.

CHP İKTİDARINDE EĞİTİMİN NİTELİĞİ ARTACAK

Ayrıca Türkiye’de eğitim konsunda çok büyük sıkıntılar var. Özellikle köy okulları tamamen kapatıldı. Köy çocukları taşıma yöntemiyle bir yerden başka bir yere taşınıyor. Onlar taşınırken kazalar olabiliyor, ailelerinden uzak kalıyor, kötü niyetli kişilerin eline düşebiliyorlar. Bu konuda Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun da sözü var, köy okullarını yeniden açacağız. Böylece hem çocukların ailelerinin kontrolünde yetişmesini sağlayacağız, hem de binlerce öğretmene iş imkanı yaratacağız.

Bu ülkede okullar niteliksizleştirildi, öğretmenler korkudan ne yapacaklarını bilmiyor. Veli öğretmene not veriyor, öğrenci öğretmene not veriyor. Herkesin gözü öğretmenin üzerinde. Peki öğretmenler nasıl çalışacak, nasıl hareket edecek? CHP iktidarında öğretmenler özgürleştirilecek. Eğitim hizmeti vatandaşın ayağına gidecek.

-Çizdiğiniz siyasetçi portresine uygun siyaset yapabiliyor musunuz?

-Halka doğruları söylerseniz halk sizi seviyor, güveniyor ve güç kazanıyorsunuz. Ben Sarıyer’de sağcısından, solcusundan, Alevisinden, Sünnisinden, Türk’ünden, Kürt’ünden çok büyük destek gördüm, görüyorum. Çünkü hiç yalan söylemedim. Yapabileceklerimi söyledim. İnsanlar da bunu kabul ettiler. Sarıyer’de yaşayanların büyük bölümü eğitim seviyesi yüksek insanlardır. Eğer samimi olursanız, insanlar sizin gözünüze bakarak ne yapmak istediğinizi anlıyorar. Ben hiç yalan söylemedim, hiç insanların emeğini sömürecek davranış içinde olmadım.

DOLAR EKONOMİDEKİ TÜKENMİŞLİK NEDENİYLE YÜKSELİYOR

-Siyasetçiler önümüzdeki seçim için de halka yerine getiremeyecekleri vaatlerde bulunuyorlar mı?

-Evet, bu seçim havasında da bazı siyasi partilerin yerine getirilmesi zor olan bir takım vaatlerde bulunduklarını gözlemliyorum. Bu ülkeyi yönetmek kolay değil. Ben olsam daha küçük, daha lokal şeyler söylerim. Muharrem İnce’nin de özellikle Türkiye’nin ekonomik anlamdaki sıkıntılarını ve zorluklarını daha çok dile getirmesini isterim.

AK Parti Hükümeti’ndeki bazı yetkililerin ileri sürdüğü gibi dolar dış güçlerin bizim üzerimizdeki oyunuyla yükselmiyor. Bizim ekonomik anlamdaki tükenmişliğimiz yüzünden yükseliyor.

İkinci neden olarak adalete olan güven çok azaldı. AK Parti yönetme yeteneğini kaybetti. Erdoğan da tek adamlığa doğru hayallerini gerçekleştirmeye çalıştığı için, bugün AK Parti ve Türkiye tek adam tarafından yönetilmek zorunda kaldı. Bunun bedeli de gördüğümüz gibi Türkiye’ye çok ağır oluyor.

-Hayal satan siyasetçilere karşı halka ne önerirsiniz?

-Vatandaş vaadedilen söylemlere bakacak, bunu kim gerçekleştirebilir diye düşünecek.. Ayrıca neyin hakkı olup olmadığını bilip, isteklerde bulunacak. “Bu benim hakkım” diyecek. Türkiye’de kaynak var. Yeterki yaratılmak istensin. Ben şuan suskun olan seçmenin tüm bunları gördüğünü düşünüyorum. İnanıyorum ki  25 Haziran’da Türkiye’de çok farklı bir güneş doğacak.

-Çok teşekkür ediyorum. Eklemek istedikleriniz var mı?

-Sarıyer halkının dün olduğu gibi bugün de CHP’ye ve şahsıma sahip çıkacağına inanıyorum. Ben Sarıyer’i çok seviyorum. Sarıyer’de yaşamayı çok seviyorum. Sarıyerlileri çok seviyorum. İnanıyorumki Şükrü Genç Başkanın daha önceki seçimde yarattığı 30 bin oy farkını bu kez 50 bine çıkaracağız..

Editör: Haber Merkezi