Sarıyer’in önde gelen aydın siyasetçilerinden CHP’li Dr. Cengiz Alp, Kurban Bayramı nedeniyle gazetemize yaptığı özel  açıklamada, Irak ve Suriye’de yaşanan iç savaşı değerlendirip, Ortadoğu’daki barışın yalnızca kendi menfaatini düşünen, çıkarcı ülkelerin hırsına kurban gitmemesi gerektiğini söyledi.

“Savaş, Ortadoğu’yu yalnızca petrol olarak görenlerin suçudur”

Suriye ve Irak’ta yaşanan iç savaşın olumsuz etkilerini bu ülkeleirn işnsanları kadar Türkiye’nin de yaşadığını söyleyen Dr. Cengiz Alp, “Ülkemize Suriye ve Irak’tan gelen sığınmacılar en çok İstanbul’u tercih ediyor. Çünkü buradan da Avrupa’ya geçmeyi düşünüyorlar. İstanbul onlar için son durak değil, bir geçiş yeri. Sonra Avrupa’ya gitmek isteyecekler ama orası Türkiye gibi rahat değil. Ancak sınırdan masun insanların yanısıra, adi suçlara bulaşmış kişiler ve terör grupları da giriyor. Bu bizim için çok büyük bir tehlike. Bu gruplar önce sessiz kalıp, uykuya yatar, uygun zamanlarda harekete geçip, teröre bulaşırlar. Çok dikkat etmek gerekir. Savaş iyi bir şey değil. Bir insanlık suçudur. Ortadoğu coğrafyasını yalnızca petrol ve para olarak görüp, yıllarca birarada yaşayan insanların birbirini boğazlamasına neden olan çıkar gruplarının suçudur. Bunun tartışılacak yanı yok. En büyük zararı da kadın ve çocuklar görüyor.  İyi savaş diye bir şey yok. Savaş her zaman kötüdür ve en kötü barış bile savaştan iyidir. Bu nedenle Ortadoğu’da barış, çıkarcı, menfaatini düşünen ülke ve grupların hırsına kurban edilmemelidir” dedi.

“Dileğimiz savaşın bitip, göçmenlerin yurtlarına dönmesidir

Ortadoğu’nun asırlar boyu Ezidilerin, Süryanilerin, Türkmenlerin, Asurilerin, Kürtler ve Arapların yurdu olduğunu ve bu toplumların birbirleriyle kültürel alışverişlerde bulunduğunu söyleyen Dr. Cengiz Alp, bu coğrafyanın en kısa sürede tekrar barışa kavuşmasını ve göç eden insanların yeniden yurtlarına kavuşmasını temenni etti. Dr. Alp şöyle açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Tek dileğimiz buradaki terör yapılanmalarının bir an önce son bulması ve Türkiye dahil birçok yere göç eden insanların geri dönmesidir. Tabi ki bu sırada savaşın ortasında kalmış insanlara da yardım edilecektir. Ama bunun da bir ölçüsü ve göçmen kabul etme potansiyeli var. Ülkemizde zaten bir işsizlik sorunu yaşanıyor. İşsiz oranı şu an yüzde 15 civarında. Göçmenler ise legal olmayan yollardan gelip, ucuz işgücü olarak, piyasayı aşağı çekiyorlar. Kadınların yaşadığı ise çok ayrı bir dram. Bunların hiç birinin tasvip edilir yanı yok. Sonuçta bize sığınan kişilere mutlaka insani olarak iyi yaklaşmak zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti olarak öyle bir politika yürütmeliyiz ki, bize sığınan insanlara kucak açıp, onları savaşın zulmünden korurken, kendi ülkemiz içinde de barış ortamının bozulmasını, sığınmacılardan dolayı sorunlar yaşanmasını, insanların birbirlerine karşı hoş olmayan davranışlarda bulunmasını önlemeliyiz. Sonuçta da bize sığınan komşu ülkenin insanları, kendi topraklarında barış hakim olduğunda yeniden anayurtlarına dönmeliler.

“Ülke olarak savaş kışkırtıcılığı yaptık”

Ülke olarak barışçıl bir politikanın yanında olmalıyız. Şu ana kadar yanlış bir politika yürütüp, savaş kışkırtıcılığı yaptık. Savaşın bütün kötü yönleri de Türkiye’ye aksetti. Sonunda yalnız kaldık. Göç yükünü de tamamen Türkiye çekiyor.İnşallah bundan sonra barış ortamı sağlanır ve sığınmacılar tekrar yurtlarına dönerler. Bunu temenni etmekten başka yapacak bir şeyimiz yok. Çünkü savaşın bütün yıkıcı sonuçlarını kadın ve çocuklar başta olmak üzere masum siviller çekiyor. Buna bizim insani olarak seyirci kalmamız mümkün değil. Nerede olursa olsun şefkat ve yardım duygusuyla yaklaşmamız lazım.

Kurban Bayramı’nın da ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyada sevgi, barış ve kardeşlik duygularını artırmasını temenni ediyor, ülkemize sığınan komşu ülkelerin masun insanlarının da en kısa sürede evlerine dönme imkanı bulmalarını diliyorum.” (Tuncay DAĞLI-Kent Yaşam)


 

Editör: Haber Merkezi