ACILARLA YÜZLEŞMEZSEK, GELECEĞİ İNŞA EDEMEYİZ

Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi mezunu olan ve uzun yıllar Felsefe öğretmenliği yapan, Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır Eğitim-Sen başta olmak üzere, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu gibi pek çok sendikal harekette yöneticilik yapan Demirbaş, konuşmasına Ermeni katliamının yıl dönüm olarak kabul edilen 24 Nisan’ı hatırlatarak başladı. Artık bu soykırımla gerçekten yüzleşilmesi gerektiğini söyleyerek devam eden Demirbaş, “Acılarla yüzleşmez ve ortaklaştırmazsak, bir daha bu acıların yaşanmasının önüne geçememiş oluruz. Türkiyede'ki bütün acılarla yüzleşmeliyiz ki geleceği yeniden inşa edelim. Geleceği doğru inşa etmek, bir arada yaşamayı sağlamak için, hatalarla yüzleşip özür dilemek gerekir ki, bu bizi yüceltir” dedi.

Türkiye’yi bir çiçek bahçesine benzettiğini söyleyen Abdullah Demirbaş, “Bu bahçeyi tek renge boyamak istiyorlar. Tek renk insanı kör eder, sağır eder. Birini yok etmek bahçeyi yok etmektir” diyerek düşüncelerini paylaştı.

SOKAKTA ÖTEKİLEŞTİRME VAR

Sokağı nasıl bulduğunu soran Çetinkaya’ya, “Sokakta ötekileştirme var. Farklı olanın yok sayıldığı bir ortam var. Tekleştirilmeye çalışılıyoruz ve böyle devam ederse Türkiye yok” olur diyerek sitemini dile getiren Demirbaş, “Bir düşünceyi, varlığı, insanı, kültürü yok ederek var olamazsınız. Keşke herkes dinini, rengini, ırkını söylese. ‘Öl öldür yerine, var ol, var et’ mantığını ve formülünü kullanmalıyız” dedi. Sokaktaki insanların da böyle düşündüğüne inandığını ifade eden Abdullah Demirbaş, “İnsanlar mutsuz, huzursuz ve düşüncelerini söylemeye korkuyor. İnsanlar sokakta, evde, yaşamda derinden bir çığlık atıyor ama gözler kör, kulaklar sağır” diyerek devam etti.

Türkiye’nin 4 yıl önceki yaşam koşulları ile bu gün ki yaşam koşulları arasında dahi dağlar oluştuğunu, ülkenin alım gücü, iş istihdamı, turist sayısı ve dünyadaki prestiji anlamında büyük değişimlerin yaşandığını; insanların sonumuz ne olacak kaygısı yaşayarak, mutsuz ve yüzlerinin gülmediğini ifade eden Abdullah Demirbaş, “İnsanlar arasındaki sosyal iletişim, teknoloji ile azaldı. Birde güvensizlik oluştu” dedi.

USTALAR BİRBİRİYLE KAVGA EDİYOR

Tahir Elçi, Hrant Dink gibi daha pek çok önemli insanın öldürüldüğünü, bu tür örneklerin toplumda korku yarattığını belirterek açıklamalarını sürdüren Abdullah Demirbaş, insanların ruh ve beden sağlığını korumakla mükellef olanların, doğruda ısrarcı olması gerektiğini, aydınların, yazarların, akademisyenlerin ve STK’ların bu konuda rol alabileceğine inandığını ifade etti.

“Mutfak hazır, şeker var, su var. Ama helvayı yapacak bir usta lazım” diyen Abdullah Demirbaş, “Usta olduğunu iddia edenler var ama hepsi birbiriyle kavga ediyor” diyerek devam etti.

DEMİRBAŞ, MUHALEFETİ ELEŞTİRDİ

Türkiye'de ciddi bir muhalefetinin olmamasını da büyük eksiklik olarak gördüğünü söyleyen Abdullah Demirbaş, “Bir parti yüzde 25-30 aldığı için sevinmemeli, iktidar olmayı hedeflemelidir” diyerek CHP’ye atıfta bulundu.

“Kadına yönelik politikalar yapmazsanız, sosyal politikalar geliştirmezseniz, ülkenin etnik, kültürel, inanç ve demokratik yapısı ile ilgili çözüm önerileri sunmazsanız, kusura bakmayın kimse de size güvenmez” diyen Demirbaş, ana muhalefet partisinin diğer muhalefet partilerini bir araya getirmekten yana problemleri olduğunun da altını çizdi.

HDP’nin zaman zaman ciddi çıkışlar yaptığını ama tek başına yeterli olmadığını, ortaya çıkan tablonun çokta umut verici olmadığını, gelişmeler olsa da Selahattin Demirtaş gibi içeriyi boylayabildiğini söyledi.

Demirtaş'ın içeride olmasını ‘iyi muhalefet yapması’ olarak değerlendiren Demirbaş, “Bundan korkanlar, bu düşünceyi ceza evine tıkıyor. Bu ülkede muhalefet partisi olduğunu iddia edenler, onun içeriye tıkılması için onay veriyorlar. Sonra da çıkıp ‘bu ülkede demokrasi yok’ diyorlar. Peki içeriye girenlerde senin bir sorumluluğun yok mu?” diyerek ana muhalefete tepkisini dile getirdi.

Bunun bir hata olabileceğini ve yanlıştan dönülebileceğini ifade ederek muhalefete çağrı yapan eski Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, “Bir an önce toparlanıp, barışa ve özgürlüklere yönelik ciddi perspektifler ortaya çıkarmalı. Sınırların atık kafada yıkılması gerekiyor. Ortadoğu’ya umut olabilecek sosyalist bir yapı ile ortaya çıkılmalı. Halkları demokratik bir biçimde bir araya getirecek, gerçekten liberal, özgürlükçü ve kadın eksenli Sosyalist veya Soyal Demokrat bir partinin ortaya çıkması için hep birlikte çalışmalıyız” ifadeleriyle düşüncelerini paylaştı.

24 HAZİRAN’DA EN ÖNEMLİ ROL CHP’NİN

Yaşadığımız yüzyılda petrole dayalı sanayi, teknoloji ve ekonominin gittikçe çöktüğünü,sonuç olarak ülkemizin yeni göçlere gebe olduğunu söyleyen Abdullah Demirbaş, “Globalleşmekten, insanların gezme özgürlüğünden bahsedeceksin, yanlış politikalar yüzünde göçe sebep olacaksın, sonra da ‘burada ne işleri var’ diye bağıracaksın. Onları buraya sen getirdin” diyerek yetkililere, “Canımız sıkıldıkça ‘bu Suriyeliler niye geldi, gitsinler’ diyoruz. Peki göçlerle ilgili bir perspektifimiz var mı?” diyerek de muhalefete seslendi.

Yanlış göç politikalarını her fırsatta dile getiren Nurhan Çetinkaya, insanların umuda geldiklerini bir kez daha tekrarlayarak, “Kim yerini yurdunu bırakarak gelmek ister” diye sordu.

“O zaman, onların yaşadığı yerlerde demokratik ve halkçı politikaların sahibi olalım, onlar da buraya gelmesin” diyerek konuyla ilgili düşüncelerini ifade eden Demirbaş, “Ortadoğu halkı için bir proje üretemeyen, 24 Haziran akşamında çıkamaz” ifadeleriyle düşüncesini belirtti.

24 Haziran seçimlerini de değerlendiren eski Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, “Ortak ilkeler etrafında bir araya gelerek, herkesi kapsayacak ortak bir adayın çıkarılması gerekiyor. CHP 24 Haziran’da önemli bir rol oynayacak ve tüm bunları dikkate almalı” dedi.

DEMİRBAŞ İYİ PARTİ’Yİ KONUŞTU

İYİ Parti hakkındaki düşüncelerini de paylaşan Abdullah Demirbaş, İYİ Parti’nin önce ciddi bir muhalefet duygusu verdiğini ama son dönemlerdeki politikalarını ise beğenmediğini söyledi.

İYİ Parti’nin son dönemlerde iktidara yedekleniyor gibi bir mantık ve tavır içerisine girdiğini, niyeti öyle olmasa bile sanki mevcut iktidarın devamından yana bir tavır içerisinde olduğunu iddia eden Abdullah Demirbaş, gurup kurabilmesi için CHP’nin 15 milletvekilini İYİ Parti saflarına katmasını, büyük bir jest olarak değerlendirdi.

İYİ Parti’nin de bu jeste karşılık, bu kadar setter davranmaması gerektiğini, ‘ben ne olacağımdan öte, ne yapalım’ mantığında olması gerektiğini söyleyen Demirbaş, “Meral Akşener 2. tura kaldı diyelim. Peki Kürtler’den, Ermeniler’den, Suriyeliler’den, gerçek sol ve sosyalist düşünceden oy alabilecek mi? Peki oy alamazsa nasıl kazanacak?” diye sorarak, “Sadece Ülkücüler’den ve Ulusalcılar’dan oy almak yetmiyor” dedi.

Bireysel kayıpları değil, toplumsal kazancın esas alınması gerektiğini, Türkiye’ye bir bütün olarak bakılması gerektiğini, 250 milyonluk Ortadoğu insanının yok sayılamayacağını söyleyen Demirbaş, “Etnik, kültürel ve inanç sorunlarını çözemezsek hep kavga hep kavga olacak” dedi.

ORTADOĞU’DA KADIN, ÖZGÜRLÜĞÜN TEMSİLİYETİDİR

Ortadoğu'da kadının özgürlüğün temsiliyeti olduğunu, toplumun en çok ezilen kesimini kadınların oluşturduğunu ifade eden eski Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, “Barış'ı özgürlüğü ve demokrasiyi kadınlar getirecektir. O yüzden bir kadın Cumhurbaşkanı öneriyorum ama erkek gibi iktidar kavgasına bulaşmış bir kadın olmalı” diyerek düşüncesini dile getirdi.

Ataerkil toplum yapısından, anaerkil yapıya dönmemiz gerektiğini söyleyen Nurhan Çetinkaya, CHP’nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile buna adım attığını ve başardığını söyleyerek, Demirbaş’a konuyla ilgili düşüncelerini sordu.

Canan Kaftancıoğlu’nun il başkanlığını desteklediğini söyleyen Abdullah Demirbaş, “Canan Hanım geçmişte başkalarına yanlış gelse bile kendi doğrusunun arkasında durdu. Ben başkaları gibi dün başka, bugün başka söylemiyorum dedi. Bu çok önemliydi. İşte bu kadın duruşudur” dedi.

Son olarak yöneticilere seslenen Abdullah Demirbaş, “Savaş ortamı varsa bütçenizi silahlanmaya, yemeye, içmeye ve barınmaya harcarsınız. Ama barış ortamı varsa, bütçenizi yatırıma harcar, kültüre, sanata, edebiyata, müziğe ve insanların kendilerini ifade edeceği alanlara ve projelere yönelirsiniz. Barışın demokrasinin ve özgürlüğün olduğu ortamda herkese fırsat sağlanır. Savaşın olduğu yerde insanları ölür gider ama çocukları kalır ve onların ahını alırsınız” diyerek konuşmasını tamamladı. Son olarak, çözümün barışta, özgürlükte ve demokraside olduğunu belirterek, Çetinkaya’ya serbest kürsü niteliğinde bir program hazırladığı için teşekkür etti.

Programın sonunda konuşan CHP’li Nurhan Çetinkaya, kadının elinin değdiği her yerin güzelleştiğini, memlekete kadın eli değmesi noktasında kendisinin de aynı fikirde olduğunu söyleyerek, “Kimsenin tarafıda değiliz, adamı da. Bazen sağdan, bazen soldan, bazen de ortadan düşüncelerle, ortak temelde buluşmak için her zaman birlikte olacağız” diyerek izleyicilere teşekkür etti.

Selvi Sarıtaç / Kent Yaşam

Editör: Haber Merkezi