Başkan Şükrü Genç, Sarıyer’e kazandırdığı iki önemli eserden ilki olan Yaşar Kemal Kültür Merkezi’ndeki yaklaşık bir buçuk saati bulan sohbette önce sosyal demokrat belediyecilik anlayışıyla Sarıyer’e verilen hizmetleri ve yapılan yatırımları anlattı. “İşimi aşkla, gönülden gelerek yapıyorum” diyen Genç, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimde de CHP’nin Sarıyer’deki oy oranını yüzde 65’e çıkaracaklarını iddia edip, “Seçimi açık ara biz kazanacağız” dedi..

Başkan Genç bir saat süresince tıpkı bir faaliyet raporu sunar gibi görevde bulunduğu 10 yıl içinde belediyenin gerçekleştirdiği icraatlarını anlattı ardından da Kent Yaşam Gazetesi Haber Müdürü Tuncay Dağlı’nın sorularını yanıtladı.

“ON YILIN EMEĞİNE SAYGI İSTİYORUZ”

“Belediye olarak göreve geldiğimizden bu yana yaptığımız yatırım ve hizmetlerle sosyal alanda hemen hemen her yerde çok aktif bir şekilde olmuşuz. Çok büyük emekler vermişiz. Bir binayı yaparsınız olur biter ama sosyal projeler öyle değil, sürekliliği olması gerek. Biz verilen bu emeğe saygı istiyoruz, değerinin bilinmesini istiyoruz. On yılın emeğine saygı istiyoruz. Kim olursa olsun, siyasetin kirli bir şekilde değil, insanların karşı tarafa da saygı gösterdiği, emeğine saygı duyduğu bir tavırla yapılması gerekir.

Bütün gecekondu mahallerinde, yeni belediye binası kadar para harcamışız. Sekiz on binayı tutan duvarlar var, yollar var. İnsanları birbirine bağlayan patika yollar var, binlerce metre merdiven var. Bazı yerlerde açılan yollardan dolayı oralarda yaşayan insanlar “devlet buraya yeni geldi” diyor. Ve bunlar CHP’ye oy veren insanlar da değiller. Kendilerini yıllarca doğudaki bazı mahrumiyet bölgesinde yaşıyor gibi görmüşler.

“BİZ İŞİMİZİ GÖNÜLDEN GELEREK YAPIYORUZ”

Gitmediğimiz ev, ulaşmadığımız nokta kalmadı. Herbir noktaya ulaştık. Ve bizim buradaki amacımız “biz yapalım da bir daha seçilelim” değil. Bizim temel hedefimiz yaşamdaki problemleri çözmek.  Halk arasında söylenen bir söz vardır “bir şey yapıyorsan aşk ile yapacaksın” diye. Sayın Genel Başkanımız da aynı şeyi söylemişti. Biz işimizi aşk ile yapıyoruz. Gönlümüzden gelerek yapıyoruz.

“Adalet Yürüyüşü”nde Sayın Genel Başkanımızın o kadar yolu yürümesi karşısında herkes “bu adam nasıl dayanıyor?” diye, birbirine soruyordu, ben de kendisine aynen böyle sordum ve bana “inanıyorum” diye cevap verdi. “Aşk ile yapıyorum” dedi.

“BELEDİYE BİNASI YAPMAMIZIN GURURU TÜM SARIYER’İN”

İinsan bir işte başarıya ulaştığında bunun hazzı büyük oluyor. İş yaşamımda çalıştığım yerlerde belediye binamız gibi çok büyük projeler yaptık. Ama bu farklı, bunda farklı bir emek var. Bunun gururu da tüm Sarıyer’in. Vergisiyle, emeğiyle, sabrıyla Sarıyer’in.

Çünkü kolay olmadı. İller Bankası kredi vermedi, halkımızın deyimiyle “kuruda” kaldık. Yapabileceğimize inanıp, kemeri sıktık ama yatırımlarımızı hiç durdurmadık.  Ve yakında bu bina dünyanın en fonksiyonel, en iyi yönetim binası olarak tescil edilecek.

Bu binayı inceleyip, özelliklerini kendi memleketlerine taşıyan belediye yöneticileri var. AK Parti’li belediyeciler de gelip görüyor ve örnek alıyor.  Binadaki bütün çalışma alanları gün ışığı görüyor. Buradan çıkan hafriyatı yol altı dolgu malzemesi olarak kuıllandık. İnşaat aşamasında aldığımız önlemlerle iş kazalarını en aza indirgedik ve ölüm olayı hiç yaşanmadı.

Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde ise aynı anda birkaç faaliyet yapılabiliyor. Kültürel faaliyetler, nikah törenleri, özel yemekler düzenleniyor. Basın birimimiz burada, Sarıyer Akademi burada eğitim veriyor.

“BELEDİYEMİZİN HİÇBİR ŞEYİ YOKKEN BU GÜNLERE GELDİK”

Emek en yüce değerdir. Emeğin önünde başka hiç bir şey yok. Biz Sarıyer’e çok emek verdik. Belediye başkanlığını devraldığımda upuzun bir alacaklı kuyruğu vardı. Bir sürü hacizler çıkarmışlar ve belediyeye en ufak bir şey alamıyorduk. Belediye demek makina parkı demek, bizim bir iş aracımız bile yoktu. Çayırbaşı’ndaki binalarımız çamur içindeydi. O yönetememenin veya farklı amaçlarla harcamaların çok net bir şekilde sonuçlarını gördük. Ve hiçbir şeyimiz yokken bu noktaya geldik. Belediyemize iki önemli bina kazandırdık. Ancak bununla yetinmedik. Çok büyük bir makina parkımız, beş tane ambulansımız var. Bunlar bizim için yoktan var etme gibi bir şeydir. Fakat kendiliğinden olan şeyler değil, çok büyük emekler sonrası sahip olduğumuz değerlerdir.

“HİÇ BİR İŞİMİZİ RAHATLIK İÇİNDE YAPAMADIK”

Tüm bunları hiç kimseyle uğraşmayarak, her türlü zorluğa göğüs gererek, itibarımızı koruyarak yaptık. Yaşar Kemal Kültür Merkezi binasının temeli atılacağı zaman çadırımızı söktüler, malzemelerimizi alıp götürdüler. Belediye hizmet binamızı daha proje aşamasındayken engellemeye çalıştılar. Yani bugüne kadar hiçbir işi kendiliğinden, sürecinde rahat yapma imkanı bulamadık.

“EĞİTİME ÇOK BÜYÜK DESTEK VERİYORUZ”

Bizim temel görevimiz değil, yapmasak kimse bize “neden yapmadın?” demeyecek ama sorumluluk duygusuyla hareket edip, eğitime çok büyük destek veriyoruz. En bakımlı okullar bizde. Kolejlerde bile olmayan imkanlar sağlıyoruz. Bu dönem en önemli çalışmalarımızdan biri okullara laboratuvar kurmak olacak. Üç dört okula kurduk, öğretmenlerin gözleri parlıyor.

Şuanda yedi tane kreşimiz var. Sekizinci, dokuzuncu kreş açılmak üzere. Yılda ortalama sekiz bin öğrencinin yararlandığı 11 tane Sarıyer Gençlik Eğitim Merkezi (SAGEM) hizmet veriyor. Sarıyer Akademi’nin bu yıl üçüncü yılı bitiyor, 2 bin 300 öğrenci yararlanmış. Bunların tamamı en iyi liselere, üniversitelere yerleştirilmiş. Uluslararası öğrenci değişim projesi olan ERASMUS kapsamında 400 öğrencimiz yurt dışına gitmiş. 75 öğrencimiz aynı şekilde gönüllü hizmet projelerine katılmış. Üniversitelerin öğrenci kulüplerine destek veriyoruz, çok daha iyi projeler geliştirmeleri ve uluslararası alanlarda yapılan yarışmalara katılmaları için. Özellikle çocukların yabancı dillerini geliştirmeleri için Vebden İngilizce eğitimi almalarını sağlıyoruz.

Bahçeköy’deki Kız Konuk Evi’miz hem öğrencilere hem de mahalle halkına büyük katkı sağlıyor. Çayırbaşı’nda Demirtaş Ceyhun Kütüphane’miz var. 8 bin eserlik kitaplığı olan bu kütüphanemizi şimdi yeni hizmet binamıza taşıyıp, kapasitesini ve hizmet çerçevesini genişleteceğiz. Buradan şuana kadar 17 bin kişi yararlanmış, bundan sonra çok daha insanımızın yararlanmasına olanak tanıyacağız.

Bu arada kadınlarımız için okuma-yazma kursları düzenliyoruz. Onların hayatını kolaylaştırıp, yaşama bağlanmalarını sağlıyoruz.

“DAHA FAZLA SPOR SALONUNA İHTİYACIMIZ VAR”

Sarıyer Belediye Spor Kulübü’nün 7 branşta 856 lisanslı sporcusu, birçok semtimizde spor merkezlerimiz var. Sporcularımıza nakdi ve aynı yardımlar vermeye çalışıyoruz.

Bugüne kadar 25 bin çocuğumuz sporun her dalında eğitim veren Yaz Spor Okullarımızdan yararlandı. Ancak kiralık olarak kullandığımız yalnızca bir tane spor salonumuz var. Şimdi Huzur Mahallesi’nde ikinci salonumuzu açacağız. Sarıyer’in en önemli ihtiyaçlarından olan spor salonlarımızı artırmak temel hedeflerimizin başında geliyor. Ama arazi sorunumuz var. Sarıyer’de araziler genelde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait. Bu arazileri belli bir anlaşmayla, protokolle almak lazım. Fakat bu noktada da sorunlar yaşıyoruz.

“KADIN SAĞLIĞINA YÖNELİK SPORTİF FAALİYETLER GERÇEKLEŞTİRİYORUZ”

Bu arada kadın sağlığı için fiziksel egzersiz ve sportif çalışmaları içeren rekreasyon çalışmalarımız var. Çünkü ev kadınları bel fıtığı veya omurga sorunlarını çok sık yaşıyorlar. 5 bine yakın kadına bu çerçevede spor yaptırmışız. Ve bunu da spor salonu olmadığından gecekondu mahallelerinde dükkan ya da garaj kiralayarak gerçekleştirdik. Bunun yanında Belgrad Ormanı’na servislerle yaşıyıp, yürüyüş yaptırdık. Ayrıca engelli çocuklarımızı at çiftliklerine götürüp, burada terapi almalarını sağladık.

“ENGELLİLERİMİZİN HER TÜRLÜ İHTİYACINI KARŞILIYORUZ”

Engellilerimiz için de tıpkı kadınlara olduğu gibi koordinasyon merkezleri oluşturduk,, Sarıyer Engelli Koordinasyon Merkezi’ni  (SEKOM) kurduk. Bugüne kadar 5 bine yakın engelli vatandaşımızla sürekli iletişim halinde olduk. Onlara hukuki konular dahil danışmanlık ve yönlendirici kılavuzluk yapıyoruz. İhtiyacı olanlara akülü tekerlekli sandalyeler veriyoruz. Bu araçların akülerinin doldurulması için çeşitli yerlere şarj makinaları yerleştirdik. Artık engellilerimizi sahip olduğumuz araçlarla taşıyabiliyoruz. Bunun yanında sosyal, psikolojik ve fiziksel rehabilitasyon çalışmaları yapıyoruz. Sadece engelilere değil, ailelerine de bu hizmetleri veriyoruz. Dört bin beş yüz kişi Kilyos’taki sosyal tesislerimizde aileleriyle birlikte yaz tatili yaptı. Bu da ayrı bir mutluluk. İnsanlarımızı devletin olanaklarıyla tanıştırdık. Biz bunu devletin bir kurumu olarak yaptığımızda insanlar da “devlet baba geldi” diyor.

EÇADEM’in (Engelli Çocuk ve Ailelerine Destek Merkezi) yılbaşı kutlamasına katıldım. O çocukların birkaç sene öncesiyle şuanki durumlarına bakarsanız farkı görürsünüz. Aileleri de aynı şekilde. Çok mutlular. Bunu yapmak, onlara bu imkanı sağlamak gerekti ve biz onu yaptık.

Şehit Üsteğmen Ali Büyükdiçle Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi’ne en ufak bir şekilde dokunulmamıştı. Orası şuanda bir kampus gibi. Her şeyiyle muhteşem oldu..

“TAM DONANIMLI SAĞLIK MERKEZİ KURDUK”

Sağlık birimimizde önceden 12 kişi çalışırken şuanda 120’ye yakın personel var. Tam donanımlı poliklinik hizmeti veriyoruz. Görüntüleme merkezimiz var. Hijyen gerektiren işyerlerinde çalışanlara yönelik detaylı portör muayeneleri yaptırıp, gerektiğinde bu insanların tedavilerini sağlıyoruz. Yakın bir zamanda ağız diş sağlığı hizmetimiz başladı. Evlilik hizmetindeki sağlık raporunu biz veriyoruz. Şuana kadar 70 bin çifte rapor vermişiz. Yirmiye yakın psikoloğumuzla psikososyal hizmet veriyoruz. Bin beş yüze yakın çocuğu sünnet ettirdik.

Ücretsiz ilaç yardımı hizmeti başlatıp, 28 bin civarında vatandaşımıza ilaç yardımında bulunmuştuk ancak bu olay Sağlık Bakanlığı tarafından yasaklandı. Beş bine yakın insanımız için cenaze hizmeti verdik. Bu çerçevede cenaze evlerine gelen misafirler için ikram gönderiyoruz. Cenazesini memleketine götürmek isteyenler için araç tahsis ediyoruz..

“ALTYAPI ÇALIŞMALARINI TAMAMLADIK”

İstanbul’un temel eksiği olan altyapısızlık Sarıyer’de de vardı. Eski başkanlık binamızı yağmur yağdığında su basmasın diye girişine kum torbaları yığılmıştı. İlçemizin her yerindeki altyapıyı tamamladık. Yollarla, duvarlarla, kanallarla çok önemli bir noktaya geldik. Gecekondulara yeni yaşam alanları katıldı. Geçmişte “nasıl olsa buralar yıkılacak birgün” denilerek uğraşmamışlardı. Biz ise “buralarda insan varsa  eğer insanca yaşasın” diyerek hareket ettik. Onun mutluluğunu yaşadık.

“ÇEVRE SAĞLIĞINA VE SOSYAL YARDIMA ÖNEM VERİYORUZ”

Çevre sağlığına olan duyarlılığımız nedeniyle bu yönde de çok önemli çalışmalarımız oluyor. Bugüne kadar bir milyon 358 bin litre bitkisel atık yağ, 28 ton atık pil ve 20 tona yakın da elektronik atık toplamışız. Evsel atık konusunda İstanbul’un en uzak mesafeden çöp toplayıp götüren belediye biziz. Bugüne kadar 11 milyon 200 ton civarında kağıt, karton, cam, plastik ve metal atık toplamışız.Topladığımız ambalaj atığı 77 ton. Bu atıkların geri dönüşümünden elde edilen gelirle de 7 bin öğrenciye burs veriyoruz.

Bunun yanında peyzaj uygulamaları, çevre düzenlemeleri ve atölye çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor. Tabiki bunların hepsi bir emek ve uğraş gerektiriyor. Göreve başladığımızda 900 civarında personelle çalışıyorduk şimdi 2 bin 300 kişi var. Bu rakam birilerine biraz fazla gelebilir ama bizde bazı yerlerde olduğu gibi bankamatikten maaş almak veya bir yerlere para göndermek gibi bir şey yok. Herkes olabildiğince çalışmaya gayret gösteriyor ve sorumluk alma uğraşı içinde.

Sarıyer’de cami, kilise ve cem evi çok fazla var. Bu nedenle inanç gruplarına da olabildiğince fazla hizmet götürmeye çalışıyoruz. Camiler titizlikle temizleniyor.

Sosyal Yardım Hizmetleri Müdürlüğümüz yoğun şekilde çalışıyor. 4 bin kişiye asker maaşı yardımı yapıldı. 10 bine yakın insan nakdi yardım almış. Yakın bir zamanda yaşama geçireceğimiz Sarıyer Kart çalışmaları ise devam ediyor.

“SARIYER KÜLTÜR SANAT MERKEZİ OLUYOR”

Kültür - sanat faaliyetlerinin insan ruhunu besleyen bir özelliği var. Huzur anlamında çok önemi olduğunu hiçbir zaman gözden kaçırmamak lazım. Buna yönelik her türlü kültürel etkinlik içinde tiyatro, sergi, konferans, söyleşi, panel ve imza günleri gerçekleştiriyoruz. İstanbul Kitap Fuarı’ndan sonra en fazla ilgi gören Sarıyer Edebiyat Günleri’nin yedincisini yaptık. Her yıl değerli edebiyatçılarımıza Beyaz Martı Onur Ödülü veriyoruz.

Festivaller, şenlikler düzenliyor, her yıl 70-80 bin kişiye hitap eden Ramazan sofraları kuruyor, halkımızla dayanışma içinde oluyoruz. Uluslararası 23 Nisan Şenliğimize her yıl yurtdışı ve yurt içinden çok sayıda çocuk katılıyor. Çocuklar geldiklerinde “Çocuk Meclisi” oluşturup, belli konularda mesajlar veriyorlar.

“HAYVAN HAKLARI VE SAĞLIĞININA DİKKAT EDİYORUZ”

Geçmişte Kısırkaya Hayvan Rehabilitasyon Merkezi nedeniyle hayvan hakları savunucularıyla bazı sorunlar yaşamıştık. Şuanda orada çok önemli ameliyatların yapıldığı bir merkezimiz var. Veterinerlik hizmetleri kasamında 23 bin hayvan muayene ve tedavi edildi, 13 bin hayvan kısırlaştırıldı, 21 bin hayvan kuduz aşısı oldu.

Tabiki tüm bunlar modern toplumların olmazsa olmazı olan kalkınma eylem planı çerçevesinde yapıldı. Biz de işin başında Almanlarla beraber Sarıyer Kalkınma Eylem Planı’nı (SKEP) hazırladık ve ona göre hareket edip bugünlere geldik. Şuanda da bu planı güncelleme çalışmaları yapılıyor. Bu planın bir üniversitemizde ders kitabı olarak okutulması da bizim için çok önemli ve gurur verici bir olay.

MÜLKİYET SORUNU SİYASETE MALZEME YAPILIYOR..!

Balıkçılık ve imar planlarıyla ilgili çok önemli çalışmalar yürütüyoruz. Ancak üzerinde durulması gereken çok önemli bir konu var ki o da bitmek tükenmek bilmeyen mülkiyet sorunu meselesi. Üzerinde çok oynanıyor. Siyasete malzeme yapılıyor. Bu konunun siyasete malzeme yapılarak birilerinin kandırılamayacağının çok iyi bilinmesi gerekir.

Belediyemiz tarafımzdan özellikle gecekondu mahallelerinin Tapu Tahsis Belgeleri, yani 2981 sayılı kanuna yönelik bütün hazırlıkları yapıldı, planlar hazırlandı, meclisimizden oy çokluğuyla geçti. Niye oybirliğiyle geçmedi, hep soru işareti olarak kaldı. Buralar  70-80 yıldır burada yaşayan insanların yaşam alanları. Buralardan insanları başka yerlere gönderemezsiniz. O zaman bu problemleri çözmenin altını oluşturmanız lazım, bu da ancak planlamayla olur ve biz de bunu yaptık.

-Bazı siyasetçiler bu sorunu çözmek istemiyor mu?

-Kesinlikle istemiyorlar. Buraları birilerine saklamaya çalışıyorlar. Çok acı bir ifade ama maalesef ki durum böyle. Oysaki kendileri de bu işin içinde. İnsan kendi yaşadığı mahallenin sorununu çözmez mi? Sahiplerinin elinden alıp, başkalarına vermek için fırsat kolluyorlar.

Dört ay önce “İmar Barışı” diye aceleye getirilmiş, tamamlanmamış bir yasa çıkardılar. Biz bunu her yerde anlattık. Sarıyer’e hiçbir fayda sağlamayan bir yasa olduğunu söyledik. “50 yıllık sorunu çözdük” diye pankartlar astılar ama çözülen bir şey yoktu. Çözülemediğini görerek müdahale ettik. Sonrasında Sarıyer bir nebze kotarılmaya çalışıldı. Ama gecekondu bölgeleriyle ilgili, olmazsa olmaz olan o mülkiyet sorunu çözülmedi. Ve burada da çok acı bir durum, aldatmaca var. Yine siyaset malzemesi yapılmaya çalışılıyor.

İmar Barışı’nda sonucun nereye gittiği belli değil. Seçim yatırımı yapılıyor. Ve bu işle uğraşanların konuyla en ufak bir bilgisi dahi yok. Ne olduğunu bilmiyorlar, hissetmiyorlar. Oysaki burada bir yaşam var. Siz yaşamı siyasete malzeme yaparsanız her zaman kaybedersiniz. Bir bölgeyi afet riskli alan ilan ederek çözüm bulamazsınız. Çözümü toplumla beraber bulmak zorundasınız. Bu da ben dahil olmak üzere herkesin boynunun borcudur.

İstanbul kadim bir kenttir. Bu kadar gecekondu alanlarının bu şehre acilen kazandırılması lazım. Ama buradaki insanları da o yapının içinde tutup, kentli yaparak. Ama bunu görüntüde varmış gibi gösterip, yok saymanın bedelinin de ağır olduğunu insanların hiçbir şekilde unutmaması gerek.

SİYASİ ARENADAKİ KAVGAYI SARIYER’E YANSITMADIK

-Sarıyer’de sosyal demokrat düşüncenin iktidarı neden devam etmeli?

-Biz yerel yönetim anlamında katılımcılığı her alanda uyguluyoruz. Bunun içinde bizimle beraber herkes var. İnsanlar huzur duyuyor, beklentilerini karşılıyoruz. Biz insanları barıştırıyoruz. Hiçbir zaman kimseyi birbirinden ayırmadık, bölmedik. Şuanda siyasi arenada yaşanan kavgayı Sarıyer’e hiç yansıtmadık. Buna sosyal demokrasi denk geliyorsa oraya denk gelsin. Biz olaya ideolojik yönden bakmıyor, insan boyutuyla insanca yaşam sürmeleri için mücadele veriyoruz.

-Sosyal demokrasi Sarıyer’de iktidarı kaybederse ne olur?

-Çok şey olur. Mahalleler dağılır. Size bir saattir anlatıklarımın tamamı heba olur. Bu insanları korkutmak değil. Çok önemli bir şey var ki emeğe yazık olur. Ülkede şuanda hak edilmeyen bir biçimde bir yönetimle karşıkarşıyayız. Toplumun hak etmediği şekilde. Dünyanın hiç bir yerinde altı ayda bir seçim olmaz. Bunun temel nedenlerinde de krizlerden kaynaklanan bir olay var. Ve şuanda içinde bulunduğumuz ve giderek derinleşen ekonomik bir kriz, sosyal kriz ve bunun beraberinde gelen siyasi kriz. Tüm bunların aşılabilmesinin toplumun bir arada yaşamasını, ama hiç birbirinden ayırmadan kavga ettirmeden sağlamaktır. Bana sanki bunun tersi oluyor gibi geliyor.

-Belediyedeki denetimler bu çalışmalarınızı engelliyor mu?

-Engellemez olur mu? Müfettiş mutlaka gelecek. Kamu kurumlarının denetlenmesi gerekir. Ama olmadık şeylere geliyorlar. İhbar var diyerek geliyorlar. Bu olay hevesimizi kırmanın ötesinde benim işimi engelliyor. Ayrıca bu denetimler siyasete malzeme olup, toplum üzerinde bize karşı algı operasyonu yapılmaya çalışılıyor. Çalışma motivasyonumuz bozuluyor.

-Belediye olarak yaptıklarınızı tam olarak halka anlatabiliyor musunuz?

-O konuda zaman zaman sıkıntı yaşıyoruz. Yasal hakkımız olan bilboardlar, pankartlar kesilip götürülüyor. Ama buna rağmen bundan sonuç bekleyenlerin maalesef ve maalesef hevesleri yarım kalacak.

-Engellemeler olmasaydı çok daha fazla yatırım yapma imkanınız olur muydu?

-Elbette ki..! Şuanda bile elimde bazı bölgeler var ve benim oralara yatırım yapmam bir şekilde engelleniyor. İlçe belediyesinin evrakı büyükşehirde kaybolur mu, kayboluyor.. Olmadık dairelere gdiyor, arıyoruz üç ay sonra buluyoruz. Kasıtlı yapılıyor..

OY İÇİN DIŞARIDAN SEÇMEN TAŞINMASIN

-31 Mart’taki seçim sonucu için öngörünüz nedir?

-Halkımızın teveccühüyle seçimi açık ara biz kazanacağız. Oy oranımızı çok net söyleyeyim yüzde 65 alacağız. İster siyasi malzeme, isterse, engelleme olsun, ne olursa olsun biz demokratik davranmaya, adil davranmaya devam edeceğiz ve de hiç bir şekilde kavga ortamında olmayacağız. Kendimizi rakibe göre şekillendirmeyeceğiz. En büyük beklentimiz şu; herkes bizim davrandığımız gibi davransın. Adil ve demokratik olsun. Dışarıdan seçmen taşınmasın.

-Seçim sürecinin Sarıyer’de nasıl geçmesini istiyorsunuz?

-Bizim temel derdimiz, kuşkumuz bu seçime bir takım kirli oyunlarla, çabalarla nifak sokulmasın. Çünkü alandan bu yönde uyarılar alıyoruz. Örneğin üyelerin evlerine misafir seçmen taşınması gibi. Herkes propagandasını yapsın. İnsanları rencide edecek türden, olmadık suçlamalarla ve de sonradan vicdan hesabını veremeyeceği şeyler söylemesinler. Eğer seçimi kazanmak için herşey mübah gibi bir mantıkla yaklaşılırsa fark açılır, seçmen bize daha fazla gelir. Haksız yere bize saldırmaları bizi daha da güçlendirir. Halkımız onu görüyor ve biliyor, zaten inanmıyor da..! Herkese “Başkan çok zengin” diye anlatılmaya çalışılıyor. Benim için değişen bir şey yok. Başkanın hali vakti aynı. Çocuklarım da aslanlar gibi çalışıyor. Çok emek veriyorlar.

-O suçlamaları getirenlere aynı şekilde karşılık vermeyecek misiniz?

-Hayır vermeyeceğim. Tencere dibin kara seninki benden kara demeye gerek yok ki.. Yaptığımız her şey ortada. Her şey çok net. Birileri yolda yürürken bu yapılanları gördüğünde, bir takım şeyleri yazmak yerine utanması lazım.

-Sarıyer’e kazandırdıklarınızdan gurur duyuyorsunuz, bu on yıl size ne kazandırdı?

-Sorumluluğumu yerine getirmiş olmanın huzurunu duyuyorum. Devlet bize çok büyük emekler verdi, mühendis olduk, iyi de bir mühendisim. Devletin bize verdiğini toplumla paylaşabilmek, geleceğe yönelik yatırımlar yapmak, çocukların gelişmesini sağlamak ve Türkiye’nin en güzel bölgesi olan Sarıyer’i insanların çok daha özgürce yaşadığı bir alan olarak hazırlamış olmak bana çok büyük haz veriyor. Bu yolda hiç bir şekilde pes etmedim ve etmek yok. Birgün gelir bayrağı birilerine devrederiz, onu da huzur içinde yaparız. Ben hep halkın içindeydim ve yine halkın içinde yaşamaya devam ederim.

-Teşekkür ederim.

Editör: Haber Merkezi