“İnsanlar hayatta kaç defa gerçek sevgiyle karşılaşırlar bilemiyorum ama ben öyle bir insan sevdim işte. Gece karası gözlüm o benim...sarı saçlı bebeğim, can yoldaşım, aşkım sevgilim o benim.. Bu dünyadaki her şeye değer bir yüreği var ama ne yazık ki kader sevgimizi yaşamamıza izin vermiyor. Görüşemiyoruz, bir değil birçok nedeni olabilir. İşleri vardır ne bileyim ya da başka şeyler. Eskiden çok sık görüşüyormuşuz, geçen zaman ayrı bir şey. Son 1 haftadır hemen hemen hiç uyku gözü görmedi gözlerim. Çalışamadım. O uzaklarda olunca neye yarar ki yazmak. At gitsin çöp olsun her şey. Severken ayrı kalmak çok zormuş hem de çok. Uzak kalmak, insanı bitiren boşlukta beklemelermiş. çok zormuş. Gözlerimi bile kapasam onu görüyorum karşımda....

Ve sonra bana dönüp dedi ki, “Keşke arkamdan sarılıp saçlarımı bir yana toplayıp boynumdan beni öptüğünde utanç halimi bir kenara bırakıp yüzümü döndürüp bende çılgıncasına öpseydim onu. Belki de içimdeki bu alev, bu aşkın hüznü, bu derin sevdamın yokluğuna bu kadar acı çekmezdim. En azından içimde kalmamış olurdu özlemi.”

Ve sonra bir anda durup, “Yok hayır, şimdi nereye baksam bir görüşte aşka düştüklerini sanıp bir kaç gün içinde tamamen birbirlerine yakınlaşan gençleri görüyorum. Yok, hayır, ben onlar kadar basit ve sıradan olmamam gerek. Bir farkım olmalı, değil mi? Bakın ise, şimdi sizde beni yanlış anlayacaksınız, bu kız çıldırmış diyeceksiniz. Yok, hayır çıldırmış filan değilim. Ama keşke o aşkın sıcaklığını yaşasaydım.”

Hiç bir şey söyleyemedim.

Aşk yarasına ne söylenebilir ki...

Bir yanda yanan bir yürek..

Bir yanda pişmanlık..

Elden kaçan o anın ezikliği..

Kör bir düğüm işte..

Eğer gönlünün istediği her şeyi o an yapmış ve sonuç kötü olmuş olsaydı bu söylediklerinin tam tersini söyleyecekti bu defa...

Bir anda yenik düştüm aşk ateşine, hayatım değişti, her şey kötü oldu diyecekti.

Hayat hep karşıdır yaşamın bir başka boyutuna.

“Aşk, tende başlayan bir ateşli yol”, dedi.

“İyice sevseydin”, dedim. “Söndürseydin ateşini. Tenin değseydi tenine akşamdan sabaha kadar.”

“İtiraf edeyim”, dedi utanmış haliyle, “Aslında söyledim kendisine bir gece göğsünde yatıp sabaha kadar seveyim, öpeyim, dedim. Ama o kabul etmedi, ben kendimi tutamam, sonra pişman olursun, dedi.”

Ve sonrada bırakıp gitti...

Gözleri uzaklara dalıp dalıp gidiyordu..

“Yollar çok uzak aramızda”, dedi. “Yollar çok uzak ama yüreği yüreğimde. Onun yanında biri var sadece yanında, düşünüyorum bazen acaba hangimiz zavallı, elini uzattığı an dokunabilecek O’ mu, yoksa duygularımızın yüreğimizin sadece bekçisi olan o bedeni boş verip yüreğinin bende olduğunu bilen ben mi? Bazen delirdiğimi düşünüyorum, bir insan bu kadar hayalle yaşamamalı diyorum ama ben hayallerimde, düşüncelerimde onunla aynı çatı altında yaşıyorum onla yatıp onunla kalkıyorum ve bir an bunların hayal olduğu, gerçeğini düşünsem de hüzün duyuyorum. Artık bu hayaller beni çok yoruyor.”