Söz konusu, CHP’nin önümüzdeki Pazar günü (27 Mart) yapacağı ön seçim.

CHP  milletvekili adaylarını bazı yerlerde Merkez ataması, bazı yerlerde kontenjan, bazı yerlerde temayül yoklaması sonucu Merkez tercihi bazı yerlerde ön seçimle belirleyecek.

Tek önseçim yapan partinin CHP olması (barajı aşabilecek dört parti içinde) CHP’yi daha demokrat bir kantara oturtuyor.

Ön seçim demokratik bir uygulamamıdır?

Şekil olarak evet, ama….

Ön seçime girecek aday adaylarının parti üyeleri tarafından tanınması ne kadar mümkün?

Ünlü veya eylemci değilse, yeni üye ise, bürokrasiden gelme veya taraf değiştirmiş biri ise ne kadar tanınır tercih edilir,  hatta bir ilçe üyesinin diğer ilçeden aday adayını tanıması nereye kadar?

Bunun için aday adayları harıl harıl kendilerini tanıtmaya çabalıyor, masraf ediyor, enerji harcıyor üye peşinde koşturuyor.

Kendi ilçesi veya kendi hemşerisi ya da kendi mezhebinden aday adaylarını tanıyor olabilir parti üyesi ya diğerlerini?

Bence en önemlisi oy kullanacak parti üyelerinin kişisel yapıları, üye CHP’yi ne kadar tanıyor? Sosyal demokrasiyi, parti tüzüğünü, laikliği,  ne kadar biliyorlar?

Üyeler aday adaylarını ne kadar tanıyor? Aday adayının özelliklerini, birikimlerini, sosyal - siyasal aktivitelerini, CHP’yi, Ülkeyi, insan haklarını,  demokrasiyi  tanıma seviyeleri ne kadardır, biliyor mu?

CHP üyelerinin azda olsa bir kısmının çakma olduğu söylenir. Bu üyelerin kaçı parti-örgüt toplantılarına katılmıştır? Parti felsefesine, duruşuna tanık olmuşlar mıdır?

Duyuyorum ki,  bazı parti üyelerinin hatta il – ilçe yöneticilerinin sadece kendilerini desteklemesi (İl – ilçe yönetimleri, delege seçimleri, temayül yoklaması, ön seçim vs) için CHP’ye oy vermeyen yakınlarının, tanıdıklarının parti üyesi yapıldıklarını. Açık yazıyorum CHP’ye oy vermeyen CHP üyesi kaç kişidir soruyorum.

Şimdi doğru oturup eğri konuşalım, bunları alt alta topladığımızda üyelerin ön seçimde oylarıyla yapacakları seçim ne kadar sağlıklı olur?

CHP’nin bu demokratik uygulamasına çamur attığım sanılmasın.

Amacım ön seçimin  (bundan sonra) sağlıklı yapılması için bir küçük katkı sağlamak içindir.

En sağlıklı yola gelince, Murat Karayalçın’ın Genel Başkan, Fikri Sağlar’ın Genel Sekreter olduğu  SHP’de yapmak istedikleri, başladıkları ama ilk seçimde tüzüğü müziği takmayıp çöpe attıkları uygulamadır.

SHP’de Parti Tüzüğü gereği sayısını tam hatırlayamadığım 8-9 konudan eğitim almayan parti üyesi (Üyelere partili öğretmenler – eğitmenler ders veriyordu) asil üye olamıyordu. Parti içinde seçme ve seçilme hakkı olmuyordu. Bu dersler parti üyelerini bilinçli ve ilkelerine sahip çıkabilen savunabilen kişiler olarak yetiştirecekti.

Murat Karayalçın o dönem bu derslerin başlamasıyla birlikte bir anısını sıkça anlatıyordu (Ben de o dönem parti eğitmenlerinden biriydim, parti içi iletişim dersini veriyordum).

Karayalçın’la (adını hatırlayamadığım) bir Kuzey Avrupa ülkesinin sosyal demokrat parti başkanı ile  aralarında şu konuşma geçmiş; 

Avrupalı - Biliyor musunuz bizim dışişleri bakanımız eski bir maden işçisidir

 Karayalçın -Nasıl olur bizde bir maden işçisi ilçe yönetiminde bile zor yer bulur, sonra dışişlerinde yabancı dil olması gerekmez mi?

Avrupalı - Biz üyelerimize üniversite düzeyinde eğitim veririz, üyelerimizi böyle yetiştiririz

Karayalçın bu örnekle tüm Avrupalı sosyal demokrat partileri gibi olmayı istiyordu.

Bu örneği niye verdim derseniz, CHP veya ön seçim yapacak her hangi bir parti, üyelerini eğitebilirse, bilinçlenen parti üyesi ile işte o zaman bu demokrat uygulama amacına ulaşır.

Bu Pazar CHP’nin yapacağı ön seçim için başlangıç olması, diğer partilere örnek olması için ayrıca genel seçim öncesi bir antrenman olacağı için  bu ön seçime “Yetmez ama evet” diyorum.

Böyle dediğim için beni o bildik yetmez ama evet çilerden sanmayın, sakın ha!