Müjde diye, 12 Eylül’ün darbeli yasalarından kurtulmaya…

Bu ülkeye kazandırılacak çağdaş bir demokrasiye…

Müjde diye, bu milletin karnını doyuracak planlı ve programlı bir ekonomiye…

Müjde diye, tam bağımsız ve de güven veren bir adalete…

Sevgiye, saygıya, hoşgörüye, yurtta ve cihanda her daim gelişen barışa derim!

Tam bağımsızlığa, özgürlüğe ve sonuna kadar kullanılan insan hakkına derim!

Eğitim ve üretimin en çağdaşına… Rekabet edebilir teknolojinin en kârlısına derim!

Ne boş hayal ekmeli insandan insana nice müjdeler…

Ne de siyasal çıkarlar beklemeli köşe bucakta yatan müjdeler…

Müjdeler olmalı milletimin tamamının yüzünü güldüren…

Müjdeler olmalı milletimi birbirine kenetleyen…

Bunun için de elbette ki bir yerden başlamalı!

Elbette 40 yıl geriye gitmeli…

Tam da 40 yıl önce başımıza bela olan, emperyalist 12 Eylül projeleriniyırtıp atmalıyız milletçe!

İşte o kanemici emperyalistlerle…

Cumhuriyet Türkiye’sini içine sindiremeyen…

Sözde dinci, özde saltanatçıların yazıp çizdiği bir projeyle…

40 yıl önce, 12 Eylül 1980’de silah zoruyla yapılan bu darbeyi asla unutmamalıdır bu millet!

Bu utanç darbesinin karanlık kalemiyle yazılarak…

Halkın önüne silah zoruyla koyduğu, 1982 Anayasası’nı asla unutmamalıdır bu millet!

Bu darbeliAnayasayı birlik olup değiştireceklerine…

Bu darbeliAnayasadan siyasal çıkar sağlayan, tüm siyasal iktidarları da asla unutmamalıdır bu millet!

Çünkü o hain darbe günü, bugün bu milletin içinde yaşadığı nice haksızlık, yoksulluk ve de zorlukların en dayanılmaz dünüdür!

Bugün bu milletin biçtiği kötüye ve yanlışa dair ne varsa…

Tam da dünkü o darbeyle ekilenlerdir!

Çünkü 12 Eylül 1980 Darbesi:

Önce demokrasimizi yok ederek, tümdemokratik kitle örgütlerimizi susturdu!

Sonra da onların yerine cemaat ve tarikatları yeşertti tek tek…

Tam da böl parçala projesi olan bir emperyalist kurgusu olarak!

Evet, 40 yıl öncesini arattıranların Türkiye’sinin bugünü…

Ne yazık ki dünden daha kötüdür!

Çünkü ortada sadece bir göstermelik demokrasi…

Yurtta ve cihanda kimseye güven vermeyen bir hukuk sistemi var o kadar!

Çünkü bugün ortada, öz milletiyle alay eden nice siyasal rakamların oynaklığı… Bu oynak siyasal rakamlar yüzünden, açlık ve de yoksulluk sınırına dayanan 70 milyon kadar yurttaşımız var!

Üretimden düşerek dışa bağlanan bir ekonomimiz…

Sayıları her gün daha da artan milyonlarca işsizimiz var!

Oysa Türkiye, 40 yıl önce asla böyle değildi!

Topraktan ürettiği kendine yetiyor, artan kısmı da satılıyordu elbette.

Öz hayvanlarımız özümüze yetiyor, artan kısmı dışa satılıyordu elbette.

Fabrikalarımız vardı bacaları bereket tüten…

Özgür özgür örgütleniyordu çoğu emekçiler sendika sendika…

Özgür toplu pazarlıkları vardı masa masa her yerde…

Ve de bağıtlanan nice umut sözleşmeleri…

Her 1 Mayıs’ta şenlenirdi Taksim yüzbinlerce emekçinin sesiyle...

Orada omuz omuzaydı tüm vatansever demokratlar…

Bağımsız ve de özgür bir ülkenin en onurlu yurttaşı nice demokratlar…

Çünkü o günler bu günler gibi değildi!

Çünkü o günlerde öz halkından korkmayan iktidarlar…

Çünkü o günlerde öz halkından demokrasiyi esirgemeyen yöneten siyasetler vardı.

Ne tepeden aşağıya kişi kişi kavga ve sürtüşmeler olurdu bugünkü gibi.

Ne de bu olup bitenlere utanç çanağı tutan bir acayip medya vardı.

İç siyasetimiz, hoş görü, saygı, sevgi ve barış üzerineydi çoğunlukla…

Dış siyasetimiz her bir yerde saygın… Her bir yerde ayaktaydı o günlerde…

İşte bu 40 yıllık ihanet 12 Eylül, o günleri bize çok görenlerin ihanet günüdür!

Cumhuriyet Türkiye’sini karanlık Ortadoğu ülkelerine benzetmek isteyenlerin…

Hayasızca meydanlarda at oynattığı günlerin başlangıcıdır!

Son yıllarda her alanda gerileyen Türkiye…

En kısa zamanda 12 Eylül’ün ihanet devrini kapatmalı…

En kısa zamanda kalkınarak güçlü olmalıdır!

HASAN TUFAN

[email protected]

yasamgazetesi.com