Avrupa Birliği(AB) tarafından 2019 yılının Aralık ayında açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı (Europear Green Deal) ilk bakış da sadece Avrupa Birliğine üye ülkelerin uygulayacağı gibi gözükse de aslın da ihracatımızın %45’ini yaptığımız ve en büyük tedarikçisi(Tedarik Zinciri) olan Türkiye’yi ekonomik, siyasi ve üye adayı olarak bizleri çok yakından ilgilendirmektedir. Yine bura da etkilenecek en önemli aktörlerden biri de reel sektördür. O zaman bir taraf da Devletimiz, diğer tarafta da özel sektörün, Üniversitelerin ve Sivil Toplum Kuruluşların (STK)bu oluşum içersin de biran önce yer alması gerekmektedir.

Devletin yapması gerekli olan ise, mevcut yatırım, üretim, doğrudan yabancı sermaye, sürdürülebilir finans, Dijital dönüşüm, ar-ge, tasarım, inovasyon, uluslar arası rekabet, marka (Marka Değeri Yaratma), patent, orta yüksek ve yüksek teknolojili gibi ürünlerin üretimine yönelik konular da özellikle 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Bakanlar Kurulu Kararı; Yatırım Teşvik Mevzuatı, 2006/12 Sayılı Dahilde İşleme Rejimi İhracat, Devlet Destekleri ki Yurt Dışı Fuar, Küresel Tedarik Zinciri, Pazara Giriş, Pazar Araştırmaları, Yurt Dışında Ofis Mağaza gibi teşvikler, Organize Sanayi Bölgeleri(OSB), Endüstri Bölgeleri(EB), Serbest Bölgeler(SB), Uluslar arası anlaşmalar ile 4458 Sayılı Gümrük Kanunu ile Türkiye’nin Dış Ticaret Politikalarının gözden geçirilerek ve bu doğrultuda yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması için çalışmalara başlanması gerekmektedir. Bura da sadece üretimden değil aynı şekilde için de bulunduğumuz bu yeni düzende tüketim (Yeşil Tüketim) alışkanlıklarımızı da gözden geçirmemiz gerekmektedir. Bu tarzda karbon emisyonun düşürülmesi hatta sıfırlanması için sanayicimize yeni yatırım teşvikler ve bu teşvikler de finansmana erişim, makine ve teçhizat tedariki, vergisel avantajların sağlanması gerekmektedir. Bunun öncesin de firmaların mevcut durumlarının tespit edilmesi çok önem arz etmektedir. Devletimizin rekabetçi sürdürebilirlikle ilgili eylem planını bir an önce hayata geçirmesi gerekmektedir.

Bununla ilgili olarak ilk Sivil Toplum Kuruluşlarından DEİK(DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER KURULU) geçtiğimiz günler de SANAYİ SEKTÖRÜNÜN KARBONSUZ EKONOMİYE GEÇİŞ SÜRECİNİN DESTEKLENMESİ PROJE’sini hayata geçirmiş bulunmaktadır. Bunu bir tehdit olarak değil, ekonomimiz bir fırsat olarak görüp, şimdiden çalışmalara başlanması gerekmektedir. Bu işletmelerin Yeni Bir İş Yapma Modelidir.

 Avrupa Birliği’nin 2050 yılındaki hedefi, dünyanın ilk iklim nötr kıtası olmak ve sera gazı emisyonunu  sıfırlamaktır. Böylece Avrupa Birliği birçok üretim alanında endüstriden tarıma kadar kirliliğin önlenmesi adına temiz enerji ile bu amaçlarına ulaşmak için önemli bir adım atmış olacaktır. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat ile, karbon nötr olma hedefini iklim yasasından, yeni sanayi stratejisine, döngüsel ekonomiden, sıfır atık ve enerji verimliliği ki temiz enerji ile yenilebilir enerji, küresel virüs salgının bize bir kez daha hatırlattığı ve önemine işaret ettiği doğal tarımdan dış ticaretin bütün kılcal damarlarına kadar her alanda geliştirdiği politikalar ile bir bütünlük oluşturmaktadır.

Yeşil sanayi politikası aslında yeni bir kavram değil. Bugünkü tartışmaların farkı, kapsamın genişlemesi ve artık geleneksel sanayi politikasının yerini tamamen alacak yeni sanayi politikasının gündeme yerleşmesidir. Uygulama da iklim politikası ve rekabetçi sürdürülebilirlik ayrı, sanayi politikası ayrı yerlerden giderken, artık birleşmeleri gündemde. Geleneksel sanayi politikasının çerçevesini özetle verimlilik artışları vasıtasıyla ekonomik büyüme oluştururken, artık tek odak verimlilik ve büyüme değil. Rekabetçi sürdürülebilirlik yeni bir gösterge olarak bu çerçevenin odağına yerleşiyor. Rekabetçi sürdürülebilirliğe katkı sağlayarak verimlilik artışlarını gerçekleştirmek, yeşil sanayi politikasının temelini oluşturuyor. AB, Yeşil Mutabakat sonrasında, Avrupa'nın sanayi yapısında çok ciddi değişimler geçirmesi ve bunun ulusal ve uluslararası seviyede yol haritalarıyla uygulanması gereğini ortaya koydu. Bunun kısa vadede kazananları ve kaybedenleri olacağının da farkında olduklarını her fırsatta belirtiyorlar. Unutmamız gerekli olan, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2021 Ocak ayında bildirdiği Küresel Risk Raporu’nda en önemli riskin iklim ve bunun getireceği ekonomik hasarlar olacağıdır. Buna istinaden ABD’nin 2050 yılın da yüzde 100 temiz enerjiye geçişi ve İngiltere’nin  2050 yılında sıfır emisyonlu piyasa hedefi olduğudur.

Başta devletimiz olmak üzere, sanayicilerimizin, kamunun, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşları(STK) ve uluslar arası temsilciklerimizin; iklim değişikliği ve sürdürülebilir sanayi alanında, döngüsel ekonomi, işin geleceği, güvenli çalışma ortamı ve sürdürebilir finans olarak bu konulara yoğunlaşılmış çalışmaların yapılması ülkemizin en önemli menfaatlerinden biri olacaktır.

Saygılarımla,

Cem ÖZVARDAR

İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü

Öğretim Görevlisi

İstanbul, 14.05.2021

KAYNAKÇALAR:

1)DEİK (DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER KURULU) AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI KAPSAMINDA SANAYİ SEKTÖRÜNÜN KARBONSUZ EKONOMİYE GEÇİŞ SÜRECİNİN DESTEKLENMESİ PROJESİ ANKET   

   ÇALIŞMASI 29/OCAK/2021

2)İSO (İSTANBUL SANAYİ ODASI) SÜRDÜREBİLİRLİK GÜNLERİ EĞİTİM SEMİNERLERİ SERİSİ BAŞLADI 08/EKİM/2020

3) İSO (İSTANBUL SANAYİ ODASI) TÜRKİYE VE AB (AVRUPA BİRLİĞİ) PERSPEKTİFİNDEN SÜRDÜREBİLİRLİK VE İŞ DÜNYASI WEB SEMİNERİ DÜZENLENDİ 09/ARALIK/2020

4) ARSLANHAN SELİN  YENİDEN KEŞİF [email protected] 02/ŞUBAT/2021

5) İSO (İSTANBUL SANAYİ ODASI)’NIN MART MECLİSİNDE ‘’AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI, SANAYİMİZE YANSIMALARI VE İSO (İSTANBUL SANAYİ ODASI)’NIN SÜRDÜREBİLİRLİK VİZYONU’’  

    KONUŞULDU 24/MART/2021 

6)INTERPRESS AYDINLIK GÜNLÜK ULUSAL GAZETE YAYIN TARİHİ:26.03.2021 SAYFA:6 MEDYA TİRAJ:2006 StxCm:63