Milletin özgür iradesiyle seçilen İstanbul gibi bir mega kentin belediye başkanını yargı süreci tamamlanmadan Silivri zindanına tıkmak da bir zulüm ve haksızlık değil midir? Diğer seçilmişlerle çalışan emekçileri de öyle...
Dünyanın tanık olduğu böylesine bir zulüm ile yanıp tutuşan Türkiye, içindeki bu adalet yanlışını düzeltmeden, Trump'tan Gazze için adalet beklemesi bir acayip çelişki değil midir?
Çünkü zulüm zulümdür; nerede ve kimlere yapılırsa yapılsın değişmez! Zulmün büyüğü küçüğü de olmaz! Gazze'de neyse SİLİVRİ'de de öyledir elbette!
Öldüren darbelerle özgürlüğe indirilen darbeler aynı kefeye konan birer haksızlık, birer zulümdür!
ABD İLE İNGİLİZLER MÜSLÜMANLARI HEP ENGELLEDİLER
ABD ve İngilizler, Demokrat Parti'nin iktidara geldiği 1950 sonrası, sinsi planlarla Turkiye'nin altını oymaya başladılar.
Sözde yardım ederek, önce ekonomi ve eğitimin, sonra da demokrasi ve adaletin önünü keserek, öz darbeleriyle günümüz Türkiye'sine ihanet tohumunu hem de içimizdeki hainlerle işbirliği yaparak ektiler!
Atatürk ile başlayan hızlı ve düzenli kalkınma, yerini dış güçlerin sahte ve oyalayarak geri götüren siyasetlerine bıraktı!
Atatürk ve Cumhuriyeti çekemeyen iç və dış güçler, tam da bugünkü milleti aç və yoksul, devleti de yargı kıskacında dışa bağımlı kılan utanılacak noktaya getirdiler!
YÜZ YILLARDIR MÜSLÜMANLAR BÖYLE: ABD ve İngilizler, yüz yıllardan beri Müslümanların hem kanını hem de malını emiyor!
İstedikleri yönetim şekli olan teokratik faşizmle emiyor, bu yönetimlerin başına geçirdikleri yandaşlarıyla emiyorlar. Müslümanlara; Demokrasiyi, özgürlüğü, bağımsızlığı, hukukun üstünlüğünü ve bilimi yasaklayıp kanını emenler; utanmadan bir de: "Meşruiyet" dağıtıma işini tarihte olduğu gibi sürdüreceklerini açıkladılar!
İnanç bağımız olan kabile kıvamlı Arap coğrafyası ile Cumhuriyet Türkiye’sini aynı kefeye koymak elbette ki işlerine geliyor!
Oysa Cumhuriyet Türkiye’sinde, meşruiyet yetkisi sadece millete aittir. Demokratik yollarlar ortaya koyduğu irade beyanı ile bu meşruiyeti kime vereceğine ancak Türk Milleti karar verir.
Kayıtsız ve şartsız olarak Türk Milletine ait olan bu milli görevi: Ne ABD'Yİ yöneten TRUMP gibi üşütük sözde devlet adamları gasp edebilir. Ne de diğer emperyalist kan emiciler... Çünkü Atatürk ilkelerine bağlı Türkiye Cumhuriyeti: Kendilerine maşa olup, kendi çıkarlarını bu Ortadoğu coğrafyasında koruyan; Kral, emir, sultan, şeyh ve daha nice yüz karası kukla devlet adamlarının yönettiği o çadır ve kabile devletlerine asla benzemez!
ABD kuklası sözde dindar özde vatan haini FETÖ tayfası nasıl yerle bir edildiyse, benzeri yeni ABD kuklaları ve onların utanmaz ortakları da aynı akıbeti uğrar elbette.
UTANMAZ BU SALTANAT SEVDALISI İKİ YÜZLÜ KUKLALAR UTANMAZ!
Kısacası al gülüm ver gülüm meselesidir;
Bu emperyalist kuklası saltanatçı yöneticiler o emperyalist leş kargalarını besliyor, onlar da FETÖ kıvamlı bu devlet adamlarına alttan alttan destek veriyorlar.
Eğer gerçek anlamda bir demokrasi olsa, hiç bu kepazelikler yaşanır mı bir ülkede?
Çünkü tüm millet ve onların örgütlü olduğu kitleler ayağa kalkarak ses yükseltir!
Medya, tek bir ağızdan vatan ve milletin çıkarı üzerine iletişim sağlar, üniversiteler başta olmak üzere, tüm demokratik kitle örgütleri ayağa kalkarak yanlış yapan devlet yöneticilerini uyarırlar.
NEREDE?
Elbette ki gerçek demokrasinin olduğu bir ülkede.
Tam da bu yüzden, ABD ve diğer kan emiciler Müslüman ülkelerde demokrasi istemiyor, özgürlük, bağımsızlık ve de hukukun üstünlüğünü istemiyor. Çünkü işlerine gelmiyor!
Onların istediği; susturulan ve bastırılan bir millet, zayıf ve zavallı bir devlet, kendilerine kukla olup her istediklerini yapan sözde devlet yöneticileri... Aynen Arap coğrafyasında olduğu gibi.
Müslümanların kanını vampir bir tüccar gibi emen TRUMP'I ABD'liler boşuna mı seçti?
Müslümanın tepesine ABD bombası, ABD'nin tepesine Müslüman parası... Sanki yarışa girmiş Müslüman ülkeler; elde avuçta ne varsa, bir şeyler almak için ABD'ye götürüp veriyorlar! Hem de MÜSLÜMANLAR; açlık, yoksulluk, kan ve barut içinde yaşarken...
BESLE ABD'Yİ OYSUN MÜSLÜMANLARIN GÖZÜNÜ!..
NE DİYELİM: Bir yanda duyarlı olup ses çıkaranlar...
Öte yanda sesiz kalarak koltuk ve kasa dolduranlar var.
Vatan ve milletin utanılacak acı gerçeği, tam da bu orta yerde yatıyor işte!