Beton yığınları arasında kaybolmuş savrulup giden bir hayat...

Abone Ol

Kaybolan yeşil alanlarımız...

Özellikle bir yerlere giderken kullandığımız toplu taşımalarda, araçlarımızda kulaklığımızı takıp camdan bakarken aklımıza gelir düşünmeye başlarız. Eskiye göre etrafta yeşil alanlar, kocaman ağaçlar, bahçeler, parklar yerine genel olarak gördüğümüz şeyler kocaman binalar, plazalar tam anlamıyla enkaz yığınları…

Büyükşehirde yaşamanın bize alıştırdığı, kabullenmek durumunda kaldığımız kalabalık enkaz yığınları insanın ruhunu daraltmaktayken, özellikle İstanbul gibi bir metropolde yaşamak bu yönden can sıkmıyor değil.

Yeşil alanlarımız birer süs değil ihtiyaç çünkü nefes almak doğanın varlığıyla mümkün ama biz bunları korumaya çalışmak yerine binaları çoğaltıyoruz. Bazıları “bu kalabalıkta başka nasıl yaşanabilir normal olan bu” diye düşünürken hatırlamayı unuttukları elbette bir sürü şey var. Her şey bir anda yok olmadı bile isteye ve sürece yayılarak bu hale getirildik.

Büyükşehirde yeşil alanlarımıza sahip çıkılarak yaşamak zor değil. Yeni yapılan binalarda sadece binayı değil bina ile birlikte çevresini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Çünkü Beton yığını olarak aklımızda canlanan bir şehirde yaşamak çok daha zor. İmar izni verilerek katledilen birçok yer aklımızdan silinmemeli. Hatta bu alanlara zarar verilirken sadece kendini değil oradaki yaşayan canlıları da düşünmeli insanoğlu.

Deprem toplanma alanları bile binalara çevrilirken yeşil alanları çoğaltmak akıllara gelir mi bilmem ama bize bu yerlerden geriye avucumuzda kalanlar; mahvedilmiş şehirler, hayatını devam ettirmekte zorlanan hatta hayattan koparılmış canlılar ve bu hava kirliliğinde yaşamak zorunda kalan bizler.

{ "vars": { "account": "G-LFQRKY8JGD" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }