Cumhuriyet Halk Partisi’nde kongre dönemi başladı. Sandıklar kuruluyor, salonlar süsleniyor, “demokrasi şöleni” deniyor. Ama kusura bakmayın, bu sahne artık kimseyi inandıramıyor. Çünkü o süslü salonların arkasında demokrasi değil, koltuk savaşı var.
Türkiye, ekonomik krizle, işsizlikle, adaletsizlikle boğuşurken, CHP’nin içindeki bazı odakların tek derdi “listeye kim girecek, kim dışarıda kalacak” hesabı. Bu tablo, sadece vicdanları değil, ülkenin geleceğini de yaralıyor.
Demokrasi Maketi
Parti tüzüğünde yazan o şeffaf seçim süreci, sahada bir maketten ibaret. Demokrasi vitrinde duruyor ama içi boş. Kolonu kesilmiş bina gibi; dışarıdan sağlam görünen ama ilk sarsıntıda çökecek. Ve o çöküşün altında sadece partililer değil, bu ülkenin umudu da kalacak.
Delege Avı ve Cebinden Çıkan Taşlar
Mahallelerde seçim başlamadan, kimin hangi listede olacağı belli oluyor. Kahvehanelerde, derneklerde, düğünlerde, WhatsApp gruplarında tek bir soru: “Kim kimi destekliyor?” Çarşaf liste mi, blok liste mi diye tartışılırken, asıl mesele gözden kaçıyor: Bu listeler memleketin hangi derdini çözecek?
Satrançta taşlar ortada olur; CHP kongrelerinde taşlar cepten çıkar. Belediye başkanları, milletvekilleri, il yöneticileri devreye girer. Resmî söylem “tarafsızlık”tır ama herkes bilir ki dengeler çoktan kurulmuştur.
Dengelerin çoktan kurulmuş olması ile atama yoluyla yapılan kongreler arasında bir fark gören var mı?
Memleket Yanıyor, Siz Koltuk Sayıyorsunuz!
6 Şubat depremlerinden orman yangınlarına, ülke felaketler karşısında birleşemeyecek kadar kutuplaşmış durumda. Böyle bir tabloda CHP’nin kendi içinde bölünmesi kimin işine yarar? Cevabı net: İktidarın.
Ama belli ki bazıları için mesele memleket değil. Onların derdi, muhalefetin güvenli limanında, konforlu koltuklarında oturmak. Ülke yansa da fark etmez, yeter ki o koltuklar garanti olsun.
Dereyi Geçmeden Kayık Kavgası
Sevgili CHP’liler… Önce dereyi geçelim, sonra kayığı kimin süreceğine bakarız. Memleket, ikinci bir Kurtuluş Savaşı kadar ciddi bir süreçten geçiyor. Dışarıda tehditler, içeride bölünmüş toplum, çökmüş ekonomi… Böyle bir tabloda parti içi kavgalar, ülkeyi yönetme iddiasını daha başlamadan bitirir.
Ya Gerçek Demokrasi, Ya Sessiz Çöküş
Kongreler bir dostluk testi ya da sabır ölçer olabilir ama esas sınav, bu enerjiyi halka umut olacak politikalara çevirmektir.
CHP kendi içine kapanmaya devam ederse, bir gün kongre salonlarında birbirinizi tebrik ederken dışarıda halkın son umudu da tükenmiş olacak.