Anlam olarak CAİZ: ‘’Yapılmasında, işlenmesinde dince, törece, yasaca bir sakınca bulunmayan. ’’Diye bilinir!

Eğer bir sakınca varsa, tam da orada: ‘’CAİZ DEĞİLDİR’’ tepkisi ortaya konar.

Peki, bu uygulamada adalet ve insaf terazisi nasıl tutulur acaba?

Yapılan tespitler, tam da vicdanlara su serpen cinsten mi olur?

Yoksa, belirli amaçlara hizmet ederek, nice inançları sarsan cinsten mi olur?

Yani, ‘şu sakıncalı… Bu sakıncalı değildir’ derken, bir adil tarafsızlık ilkesi mi geçerlidir!

Bu tartışmalar, özellikle Emevilerle Abbasiler dönemi önde olmak üzere…

Tarih boyunca hep süre gelmiştir!

Kimi zaman, sakıncalılara da ‘CAİZ’ denerek, nice yanlışların yapıldığı…

Kimi zaman da yerinde kullanıldığı; 

Zamanımıza kadar sürüp gelen, öz içinde çelişkili bilgilerdir!

Bu da İslam aleminin içine düştüğü, nice zorluklarla çıkmazların bir göstergesi olsa gerek!

Şimdi gelelim ülkemizin son yıllarına…

Bugünlerde, ‘şu CAİZ… Bu değildir!’ Açıklamasını yapan en yetkili dini makamlar… 

Son yıllarda asla caiz olmayan nice gidişatta acaba neredeydiler?

Sormak gerek: Şu ‘CAİZ’ ifadesi zamana ve de yere göre değişiyor mu?

Bugün, sık sık bu ifadeye gerek duyanlara:

‘’DAHA ÖNCELERİ NEREDEYDİNİZ?’ Diye sorulmaz mı?

Hani yakın geçmişte yaşanan nice haksızlıkları tezgâha koyarak: 

Kimi zaman, nice hayasız kumpaslar yüzünden… 

Adalet mengenesinde mağdur olan, üniformalı ve üniformasız vatandaşlarımızın uğradığı…

En dayanılmaz nice haksızlıklarda…

PEKİ, NEREDEYDİNİZ? NEDEN ORTAYA ÇIKARAK: 

‘’YAPMAYIN, ETMEYİN!.. CAİZ DEĞİLDİR!’’ Gibi bir tepkinizi ortaya koymadınız?

Bu yanlış ve de kin intikam yüklü uygulamalar yapılırken…

Milletin ayrışmasına seyirci kalmak, acaba hangi dine…

Hangi töreye… Hangi yasaya sığar?

Ayrıca…

Devleti ayakta tutan: Ordumuza, adaletimize, eğitim ve ekonomimize nice yanlışların yapıldığını dünya âlem biliyor!

Türk Devleti’nin iskeletine balyoz üstüne balyozlar inerken, acaba neredeydiniz?

Neden ‘CAİZ DEĞİL!... YAPMAYIN ETEMEYİN!..’’ Gibi tepkilerinizi bu millet duymadı?

Hadi diyelim ki, demokrasi ve özgürlükleri ilgilendiren konulara uzaksınız!

Bu konuların rafa kaldırılmasına da öyle…

Peki, şu ABD’nin içimizdeki maşası, kiralık ve sözde dindar fetö…

Bu memleketin en köşe yerlerine adamlarını yerleştirirken…

Bu adamlarla bu memleketin temel taşlarını yerinden sökerken…

Darbeye kalkışıp, darbe sonrasında…

Bu kez de kurunun yanında yaşları da yaktığında neredeydiniz?

Neden ilk fetö senaryolu Ergenekon’dan… 

Son fetö mağdurlarına kadar; içeri tıkılan suçsuz ve günahsız masum insanlar için… 

Bir yapıcı tepkinizi ortaya koymadınız acaba?

Ayrıca…

Memleketin doğası beton…

Ekonomisi israf…

Adaleti de kin ve de intikama yolunda yara bere içine sokulurken neredeydiniz?

Şu iş ve aş üreten fabrikalarımız satılıp kapanırken…

Karnımızı doyuran, kalanını da dışarıya satan tarım ve hayvancılık işimiz…

Yavaş yavaş buharlaşarak elimizden uçuruldu!

Peki, o günlerde, bugünleri niye düşünmediniz? Niye ‘CAİZ DEĞİLDİR!’ demediniz?

Ne piyasa fiyat artışlarına ters düşerek… 

Sabit gelirliyi mağdur eden siyasal ayarlı enflasyon rakamlarına tepki koydunuz!

Ne de liyakat ayarlı olmayan atamalara…

Ne bilim ve teknolojiden uzak düşen eğitim sistemi hakkında tepkiniz var!

Ne de ilkokuldan doktora yapanına kadar eğitim görenleri bunaltan uygulamalara…

EN ÖNEMLİSİ…

Şu İsrail ve emperyalistleri sevindiren yanlış Suriye siyasetine uzak duruşunuzdur!

Kardeş, dindaş ve de komşumuz Suriye’de binlerce insan öldü.

Suriye orta yerinden bölünürken, milyonlarca insan da kaçkın olarak hayata tutundu!

Yetmedi, ‘hadi kapıları açtık kaçabilirsiniz!’ denildiğinde:

Kışın ortasında soğuk deniz sularında boğularak ölenler olurken…

O sınıra toplananların da tüm umutları yerler bir oldu!

Sahi, neden bu olup bitenlere için de bir ‘CAİZ DEĞİLDİR’ gibi iletide bulunmadınız?

GELDİK KÖTÜ GÜNLERİMİZE:

Bir salgın virüs yüzünden canlarımız ölüyor!

İş kapıları kapanarak, hayata dair umutlarımız sönüyor!

Yanlış ve üretmeyen israf ekonomisi yüzünden, devlet milletten para topluyor!

Oturup bu acı halimize milletçe ağlamamız gerekirken:

Halen sandık sandık oy… Kişi kişi koltuk siyaseti var bu ülkede!

Bu yerle bir olan birlik ve beraberliğimiz için, hiç mi sözünüz yoktur?

Bu günlerde devlet adamlarıyla yöneten siyasetin, partiler üstü kalması gerekirken…

Halen o İstanbul seçimini anımsatan yaklaşımlar ortaya konuyor!

Nice devlet adamlar konuşurken; Vatandaşın yüreğini insanlık adına dağlıyor!

Hele hele şu SEN-BEN… SİZ-BİZ siyaseti, asla ve de asla bu kötü günlerimize yakışmıyor!

Peki, bu olup bitenler CAİZ MİDİR?

O HALDE ONLARI DA UYARIN!

Hani bu kötü günlerimizde bile konuşurken ağzının ayarını kaçıranlar var ya…

Bitmek bilmeyen şu kin ve intikam siyaseti yüzünden:

Bu milletin en duyarlı anlarına saygısızlık yapıp…

Milletin kalbini bir kristal vazo misali kırarak yerle bir edenler var ya…

İşte onları da uyarın artık! ‘’Yaptıklarınız CAİZ değildir!’’ Deyiniz artık!

Okuduk ve de duyduk ki, bu milletin paraları başka ülkelere bol kepçeden dağıtılmıştır!

Dünya ve ülkemizin yarınları, her ihtiyaç adına zora girerken:

Bu ülkeyi plansız ve projesiz yöneterek, bugün ‘PARA TOPLAMA’ zorunda kalanlar:

Yönetime geldiklerinden beri, ne kadar para ile bugünlere geldiler?

Ne kadar ve de nerelere harcadılar? Ellerinde ne kadar kaldı?

Bir de bunu açıklasınlar artık!

Açıklasınlar ki, CAİZ Mİ, DEĞİL Mİ MİLLETÇE BİLELİM!