Türk Sendikal Hareketi:
12 Eylül 1980 Darbeli mevzuatlarla merkeziyetçi faşist harekete dönüşen…
Merkezlerin, tüm faşizan yetkileri ele geçirdikten sonra:
Kendi bölgeleriyle şubelerinin özgürlüğüne kelepçe vurduğu…
Merkeze muhalif olan bölge ve şubeleri ekonomik ambargolarla yıldırdığı…
Merkeze ters düşen herkese:
Nice entrikalar, nice tüzük oyunları, nice kumpaslar kurduklarını…
Böylece delege avlaması yaparak, sendika ağalıklarını pekiştirdiklerini…
Yurtta ve de cihanda bilmeyen yoktur!
Türk Sendikal Hareketi:
Tabandan merkeze doğru akıcılığı olan, demokratik bir sendikacılık değil…
Tepeden tabana doğru baskıcılığı olan, antidemokratik bir sendikacılıktır!
Bu sendikacılıkta: Öyle bir faşizan ve riyakâr merkeziyetçilik var ki…
Geçmişinde üstüne ceket bulamayanlar, sendika merkezinde profesyonel yönetici olunca:
Kısa bir zaman sonra lüks arabalarla lüks evlere…
Yozgat’ın Sorgun’unu bile görmemişken…
Sırf hava atmak için, bir de yurt dışı gezmeğe çıkarlar…
Hem de okyanuslar ötesi nice ülkelere…
Oh ne güzel ağalık!
Nasıl olsa arkalarında Kenan Evren’in darbeli yasları var…
Kendilerine sendika ağalığı veren faşizan yasalar…
Yeter ki, iş yeri çığırtkanlığıyla… Genel kurullarda atıp tutma maharetleri olsun…
Yeter ki, iş bağırıp çağırarak emekçileri kandırmaya kalsın!
Arkasından gelen şeyin adı sendika ağalığı!
Bilgi birikimden yoksun… İki cümleyi yan yana getiremeyen…
Tam anlamıyla iki eşeğin arpasını bile bölüp vermeyenlerin ağalığıdır…
Sendikacılık hayata geçtiğinden beri:
Türk emekçilerine ihanet eden…
Kimi hain ve de kindar…
Kimi de işverenlere şakşakçılık yapan ağalar…
Elbette ki emek dünyasının sayıları çok az olan ‘YÜZ AKI’ yöneticileri de var oldu!
Elbette ki onların yaşayanlarına uzun ömürlerle saygı ve sevgiler…
Hayata bulunmayanlarına da Allah’tan rahmet dileriz!
Bizim sözümüz, emek dünyasının ‘YÜZ KARASI’ yöneticilerinedir!
Önceleri, merkeze oturuncaya kadar herkesle can ciğer olurken…
Merkeziyetçi olduktan sonra da işine gelmeyen herkesin, canını ciğerini sökmeğe çalışan:
Sonradan görme sendika ağalarındır elbette!

Türk Emek Dünyası, bu ağalardan utanç duyuyor!
Türk Emek Dünyası, bu ağaları kullanarak emeklerini sömürenlerden utanç duyuyor!
SUSKUNLAR İŞ BAŞINDA…
17 Yıldan beri aranan Türk-İş, nihayet Ankara’da göründü!
Ne diyelim?
Darbeli Türk işi emek dünyamızın gözü aydın…
AKP döneminin suskun TÜRK-İŞ’İ:
‘’CHP iktidara gelse de kahraman kesilip, bağırıp çağırıp ortalıkta gezsek…
CHP’nin demokratik tavizlerini suiistimal ederek…
Sözde sendikacılık yapıyoruz dedirtsek’’ diye beklerken…
Tam da Ankara’da sahneye çıktı!
Hem de kamu toplu iş sözleşmesine imza atılırken…
İmza atıp, ekmek bekleyen emekçileri yerlerde süründürürken…
Oysa TÜRK-İŞ, öyle bir kayıptı ki…
Nice namuslu vatanseverlerle…
Nice devleti ayakta tutan kurum ve kuruluşlar...
Emperyalist maşası içimizdeki vatan hainleri tarafından kumpaslarla yerle bir edildi;
TÜRK-İŞ oralı bile olmadı! Çünkü yılanlar onlara dokunmamıştı!
Ortalıkta yoktu Türk-İş yok…
Demokrasi rafa kalktı; Sesini duyan yok!
Adalet sınıfta çaktı; Yüzünü gören yok!
Eğitim geri vitesle gerisi geriye kaçtı; Düşüncesini bilen yok!
Ekonomide rakamlar şaştı; Örgütlü ve örgütsüz her çalışanla…
Tüm emeklilerin, 17 yıl üzerinden aylık ortalama 4000 TL kaybı var;
Umursadığını uman yok!
Asgari Ücret, açlık ve de yoksulluk sınırının bile altına itildi;
Kendileri ortada yoktu TÜRK-İŞ’İN
Oysa her genel kurulda:
‘’Ankara’da Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı var…
Bir de TÜRK-İŞ var’’ derlerdi.
Ne var ki, artık Ankara’da bir AKP iktidarı var.
Bir de kendileri…
AKP ne yaparsa yapsın; Seyirci kalan…
Memleketin başına ne gelirse gelsin; Yan gelip yatan bir TÜRK-İŞ…
Bir gün mutlaka Kenen Evren darbeli yasalar değişecek…
Bir gün mutlaka merkeziyetçi ağalar gidecek…
Bir gün mutlaka…
Türkiye, gerçek bir demokrasiyle saygın bir adalete kavuşacaktır!
İşte o gün: Emek dünyasının hak ettiği yere ulaşacağı gündür!
Ne halıların altına süpürülen acı gerçekler…
Ne de kirli sahnelerde üç maymunu oynayanlar bunun önüne geçebilir!