1980’li yıllarda emek dünyasıyla ilgili bir panelde konuşmacıydım.

Orada: ‘’Kenan Evren’in silah zoruyla dayattığı yasalar, artık emek sömürüsünün kapısını sonuna kadar aralayacaktır!’’ Demiş, bunun altını uzun uzun örneklerle doldurmuştum.

Derken bu konuşmam yüzünden beni mahkemeye gönderdiler.

Mahkeme heyeti bizi dinleyip berat karar verince:

Salonu dolduran basın emekçilerinden büyük bir alkış kopmuştu.

Bugün geldiğimiz noktada:

O günkü ‘’SİLAH ZORUYLA EMEK SÖMÜRÜSÜ’’ tespitimizin, ne kadar yerinde ve isabetli bir tespit olduğunu açık açık görmekteyiz!

Evet, 12 Eylül 1980 darbesiyle, Türkiye’de emek dünyası karartılmış...

Örgütlenme, Toplu İş Sözleşmesi ve Grev hakkı yok denecek kadar kayba uğramıştır!

1979-1992 Arası, yaklaşık 13 yıl profesyonel olarak İstanbul’da Basın Emekçilerine başkanlık ettik! Hem de nice çileler çekerek...

Onca çileye rağmen, bu günlerde yaşadıklarımızı görüp, o günleri

Mumla aradığımızı belirtmek isterim!

Yazım, ‘’14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ’’NE DENK GELİNCE:

‘’Kenan Evren’in yönettiği Türkiye’de olsa olsa ‘SEVGİSİZLER GÜNÜ’ olur’’ diyen ve aramızdan ayrılan Merhum Arkadaşım ERİM OKAN’I saygıyla yad ediyorum!

Devleti yönetenler, tepeden aşağıya doğru sürekli ‘’SEVGİSİZLİK’’ rüzgarları estiriyor... Sürekli olarak demokrasi ve özgürlük adına hareket eden yurttaşlarımızı suçlayıp duruyorlardı! Tam da devlet adamlarına karşı saygı ve sevgiyi kendi elleriyle törpüledikleri günlerdi o eski günler!

Yukarıdaki paragrafta dediğimiz:

‘’Bu günleri görüp, o eski ve çileli günleri mumla arıyoruz’’ ifadesine gelince:

Son yıllarda öyle ilginç ve de beklenmedik olaylara tanık olduk ki...

Kendi kendimize: ‘’Acaba Kenan Evren ve arkadaşlarına fazla mı haksızlık ettik’’ demeye başladık.

Demeye başladık çünkü: Hem yöneten siyasilerden hem de diğer devlet adamlarından duyduklarımız kulaklarımızı...

Gördüklerimiz gözlerimizi...

Bildiklerimiz de adalet, vicdan ve de insaf duygularımızı rahatsız etmeye başladı...

Elbette ki son 15 Yıldan beri, bu dayanılmaz gidişat böyledir!

Gün oldu Şanlı Ordumuz hedef alındı; Nice kumpaslı iddialarla...

Gün oldu yargımız ve eğitim dünyamız sallandı en dayanılmaz şiddetle...

Demokrasimizi raflara kalkarken gördük ağır ağır...

Özgürlüklerimiz iki dudak arasına sıkışırken...

Üretmeyen ekonomimizi de can çekişirken yaşayıp bildik!

Eski günleri mumla arıyoruz çünkü:

O günlerde, üniversiteleri yönetecek akademisyenlerle...

Cüppe giyip adliyelerde yerini alacak hukuk insanlarını, hiç bugünkü kadar tartışmıyor, bugünkü kadar ‘taraflı atamalar’ yapılıyor huzursuzluğunu  görmüyorduk.

YÖK’E rağmen üniversiteler oldukça saygındı.

Devletin her kademesindeki atama ve görevlendirmeler tam bir tarafsızlık ilkesiyle yapılıyordu! Yani öyle sizden bizden ayrımı yaşanmıyor!

Tüm vali ve kaymakamlar devleti temsil ederken, milli birlik ve beraberlik ruhuna oldukça dikkat ederek, yurttaşlarımız arasında siyasal yanlılıktan uzak duruyorlardı!

Ayrıca bugün sırf yöneten siyasete hoş görünmek isteyen, nice kamu görevlilerinin utanıp sıkılmadan, ayarsız bir halde nice atıp tutmalarına da tanık oluyor yurttaşlarımız. Oysa biz bunları Kenan Evren döneminde böylesine görmedik açık açık... Ufak tefek çıkan sesler de ciddiye alınmayan cinstendi.

O eski günlerde: Fabrikalarımız tam bir hızla üretiyor...

Tarımımız kendimize yetiyor...

Hiç bugünkü kadar dışa bağımlı olmuyordu ülkemiz!

Oysa bugünün cari açığı aldı başını gidiyor!

İşsiz sayımızla günümüzün piyasa fiyatlarının kat kat altında ücret alan tüm sabit gelirli yurttaşlarımızı o eski günlerle kıyaslarsak: Elbette ki o eski günlerde daha güzeldi her şey!

O günlerde devleti yönetenler ne kurum ve kuruluşları karşısına alıp inatlaşarak işlevlerine zarar veriyordu!

Ne de oralara, sırf yandaştır diye kimi liyakat yoksunlarını atıyorlardı!

Her yıl bütçe konusunda açık davranılıyor. Her kalemin tek tek hesabı veriliyordu millete! Plan vardı o günlerde bütçe vardı o günlerde...

Meclis hükümeti... Yargı da her ikisini denetliyordu.

Yani güçler ayrılığı vardı. 

Son günlerde üniversiteli öğrenci gençlerin başlarına gelenleri de gördükten sonra: ‘’Sahi, o günlerin yöneticilerine fazla mı haksızlık ettik?’’ Demekten kendimizi alamıyoruz! O eski günlere ‘’SEVGİSİZLER GÜNÜ’’ diyen arkadaşım...

Kim bilir bu günlerin, ‘’ÇOK ÇOK SEVGİSİZLER GÜNÜ’’ için acaba ne derdi?

Evet, bugün ülkemde ne yazık ki sevgi ve saygıya dair çok kayıp var çok...

Çok şeyi görmezlikten gelen bu Aziz Millet. Kesinlikle günümüzün ‘’SAYGISIZLIĞIYLA SEVGİSİZLİĞİNİ’’ unutmayacaktır!