Geçtiğimiz hafta, 28 Ekim akşamı şok bir şekilde AK Parti Küçükçekmece İlçe Başkanlığı görevinden istifa ettiğini açıklayan Nejat Öztürk, İstanbul İl Başkanlığı’ndan destek alamadıklarını belirtmişti. Bu açıklama, birçok kişiyi şaşkına çevirdi. Çünkü son yıllarda AK Parti İstanbul teşkilatında, bir ilçe başkanı veya belediye başkanının istifası istendiğinde, hem Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de o dönemde görevde olan İstanbul İl Başkanı’ndan af dilenip teşekkür ediliyordu.
ÖZTÜRK ELEŞTİRDİ, DİĞERLERİ ÖVDÜ
Geçtiğimiz hafta Öztürk ile birlikte istifası istenen Bağcılar İlçe Başkanı Muhammet Yavuz Gültepe ve Büyükçekmece İlçe Başkanı Mahmut Yusuf, il başkanlığının arzu ettiği klasik istifa açıklamasını yayınladılar. Özellikle Gültepe, istifasında Bağcılar eski Belediye Başkanı ve İl Başkanı Abdullah Özdemir’e övgülerde bulunarak görevini bıraktığını duyurdu.
Küçükçekmece İlçe Başkanı Nejat Öztürk ise ezber bozan bir açıklama yaptı ve adeta “kral çıplak” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a inanç ve desteklerinin devam ettiğini, fakat aynı amaç doğrultusunda İstanbul İl Başkanlığı’ndan destek göremediklerini belirtti; çalışmalarda engellendiklerini ima etti.
SERT “AKSU KÜÇÜKÇEKMECE’Yİ SABOTE EDİYOR”
Öztürk’ün istifasının ardından, İlçe Başkanlık makamına vekalet eden İlçe Başkan Vekili ve Siyasi İşler Başkanı Barış Sert, sosyal medyada çok tartışılacak ifadeler içeren bir açıklama yaptı. Sert’in hedefinde, il teşkilat başkanı Muhammed Abdülhalim Aksu ve İl Başkanı Abdullah Özdemir’in kurmay ekibi vardı. Sert, Aksu’yu AK Parti’nin Küçükçekmece’deki çalışmalarını sabote etmekle suçladı.
Barış Sert’in açıklaması şöyleydi:
“SADECE HAKİKAT İYİLEŞTİRİR.”
Yanlışlar karşısında susmak mı davaya zarar verir, yoksa yanlışa isyan edip konuşmak mı?
9 aydır mahalle başkanlarının atamasına onay vermeyip İstanbul’un en büyük ilçesini adeta sabote eden il teşkilat başkanlığına sessiz kalmak mı davaya zarar verir, yoksa bu yanlışa karşı çıkmak mı?
Sayın Cumhurbaşkanımız, CHP’li belediyelerdeki yolsuzluklara karşı savaş açmışken, bizim kendi içimizde, yaz boyunca yerel basında yer alan servis ihalelerindeki şaibeler karşısında susmamız mı davaya hizmettir, yoksa ‘Bu düzene müdahale edilmeli!’ diyerek ses yükseltmemiz mi?
Bazı vakıf, dernek ve benzeri kurumların başkanları garip tavırlar içinde… Yönetimleri, teşkilatlara rakip siyasi sıçrama tahtası gibi kullanıyorlar. Bu tabloyu görüp ‘Buralar koordine edilmeli.’ demek mi davaya zarar verir, yoksa bütün bu yanlışlara sessiz kalmak mı?
Liste uzar gider… Ama emin olun, ‘susun’ diyenlerin derdi partiye zarar gelmesi değil; oturdukları koltukların sarsılmasıdır.
‘Peki, koltuk gidince mi konuşmak aklına geldi?’ diyenlere cevabım net: Ben ve arkadaşlarım, bu yanlışları görevdeyken defalarca dile getirdik. İl başkan yardımcılarına, sorumlu yönetim kurulu üyelerine söyledik. Ama sonuç alamadık. Belki bu kez duyulur diye buradan yazma gereği duydum.
Kişilere kızabiliriz, küsebiliriz… Ama bu, AK Parti çizgisinden ayrıldığımız anlamına gelmez. Biz hâlâ Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yol arkadaşlarıyız ve bu yoldan dönmedik, dönmeyiz.
Unutmayın: Koltukta otururken herkes AK Partilidir. Ama gerçek sadakat, koltuktan kalktıktan sonra başlar. Saygılarımla.” TAYFUN ERCAN- KENT YAŞAM