950’den bu yana, yurttaş olarak yaşadığımız bu vatan toprağında:

YIL: 2020 oldu.

Son yıllarda yaşayıp gördüklerimiz hem onurumuzu hem de yurttaşlık hukukumuzu

Çok derinden yaralamış olacak ki…

‘’KEŞKE BU GÜNLERİ HİÇ GÖRMESEYDİK!’’ Diyenlerin kervanına biz de katıldık!

ÇÜNKÜ…

Ağzını açıp eleştirel konuşan veya yazan herkese ‘TERÖRİST’…

Gerçekleri maskesiz gezdiren herkese ‘VİRÜS’… Damgası vurulması…

Muhalif belediyelerin millete yardımdan men edilmesi… 

İNFAZ YASASI ile nice zararlı mahkumlar affedilip…

Tek suçu, haber yapıp düşüncesini yazmak olan: 

Gazeteciler hapis damında tutulurken o kervana katıldık!

Siyaset yaparken, herkesin yaptığını yaparak özgür düşüncesini ortaya koyanlar…

O hapis damlarında unutulurken o kervana katıldık!

Mademki bir salgın hastalık var…

Mademki bu düşünülerek bu af çıkıyor.

O halde gazeteci ve siyaset yapan yurttaşlarımız niye bu aftan yararlanmadı? 

Niye hapis damlarında kaldılar?

Yoksa bu illet virüs onlara dokunmayan cinsten midir?

Onların canını tehlikeye sokmayan cinsten midir?

Kaldı ki onlar, ne kişi ya da kişilere zarar verdiler can can…

Ne de kamu veya kişileri soydular her an…

Tek suçları var: O da muhalif düşünüp konuşarak, eleştirel yazmak…

Kısacası, ‘’GERÇEKLERİ MASKESİZ GEZDİRMEKTİR’’ suçları…

Onlar içeride… Diğerleri dışarıda…

Vah ülkem vah!..

‘’BİZ BİZE YETERİZ’’ Deyip, milli birliğimizi şahlandırdığımız bu günlerde:

‘’BİZ BİZE ÇEKTİRİRİZ’’ ayarlı kin ve intikam kokan… 

Bu ayrıştırıcı uygulamaları, eğer anlayan varsa beri gelsin!

Beri gelsin ki, bizi ikna etsin!

İkna etsin ki, biz de ‘’KEŞKE BU GÜNLERİ GÖRMESEYDİK’’ kervanına katılmayalım!

27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 darbelerini yaşayıp mağdur olduğumuz halde…

ABD’nin uzaktan kumandalı maşası fetö darbesinin, nereden nereye yol aldığını bildiğimiz halde, ‘KEŞKE BU GÜNLERİ’ diyoruz!

Çünkü gerçek sosyal siyaset, tam da bugünlerde kendini ortaya koyar!

Ne yazık ki, millet kötü… Siyaset iyi günde…

TV camını gören, özünden uzaklaşarak ayrıştıran siyaset yapıyor!

Mikrofonu gören, milletin bu endişeli günlerine adeta körükle gidiyor!

Çok yazık çok!

Çünkü bu salgın hastalık: 

Yakınlarımızı, komşularımızı, arkadaşlarımızı ve de hemşerilerimiz tek tek allıyor!

Yurttaşlarımız ölüyor yurttaşlarımız!

Bu millet, her gün bir acı haberle sarsılırken:

Bir de işe yaramaz ve de çağdışı kindar siyasetler oturuyor gündeme.

Yapmayın ey siyasiler yapmayın!

Önümüzde seçim yok!

Önümüzde hayata tutunma ve geçime dair ekonomi derdi vardır!

İçimizin yandığı bu günlerde bir dur durak bilin artık!

‘’İYİ GÜNDE KÖTÜ GÜNDE’’ denen şu birliğimiz sağlayın artık!

Çünkü bu ülkede ister iktidar yanlısı şakşakçılar olsun…

İster muhalefet yanlısı…

Ya da yandaş ve de muhalif medya olsun…

Bunların bir tamamı bu milletin özüdür özü…

Geçmişten gelen tecrübemizle belirtelim ki…

Yan ve yandaş olanlar zamanla öyle bir değişiyor ki…

Muhalif liderin elini sıkıp ‘hoş geldiniz’ diyen, devlet memurunu sürüp açığa alanlar…

Köprülerin altından öyle bir akıp gidiyor ki… 

Devir ve devran öyle bir değişiyor ki…

Ne tarih yazan ulusal kahramanlarımıza hakaret edenler ayakta kalıyor!

Ne de onlara yüz verip, astarını esirgemeyenler…

Dedik ya, yıl 1950… Yıl 2020…

Neler gördük neler…

Hem de Türkiye’ye Güneş’in doğduğu yerden battığı yere kadar!

İşimiz de: Medya ve halkla ilişkiler uzmanlığı olunca:

İnancımız öyle bir sarsıldı ki…

Keşke ‘BU KÖTÜ GÜNLER BİR MİLAT OLUR!

Keşke ‘’BİZ BİZE ÇEKTİRİRİZ’’ kin ve intikam zulmü biter!

Keşke ‘BİZ BİZE YETERİZ’ birliğine doğru ilerleriz diyebilsek!

KEŞKE…

Ne var ki, her geçen gün bir sonrakinin teminatı gibidir!

Ne var ki, Ana muhalefet liderine yumruk atanın kahraman yapıldığı…

Muhalefet görevini yaparken eleştiriyi derinden yapanlarla…

Memleket gerçeklerini maskesiz gezdiren gazetecilerin hapis damlarına tıkıldığı bu zamanda:

Bir de millet kötü… Siyaset iyi gündeyse…

Gel de: ‘KEŞKE BU GÜNLERİ GÖRMESEYDİK!’ Kervanına katılma…

Gel de: ‘ÖNCE MİLLETİM, DEVLETİM VE MEMLEKETİM’ DİYEREK:

Canını ortaya koyma!