İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) Florya’daki yerleşkede düzenlediği “Vizyon 2050 Arama Konferansı”nın açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Akademisyenler, iş insanları ve sanatçılardan oluşan bir katılımcı grubuna konuşan İmamoğlu, İPA’nın, toplumun bütün katmanlarına ait bir alanda İstanbul'un konuşulduğu tartışıldığı bir merkeze dönüşmesini istediklerini vurguladı. İstanbul'un belirsizlikten kurtulduğu, yaşayanlarının sesinin çıktığı bir şehir olmasını arzuladıklarının altını çizen İmamoğlu, “İstanbul, sadece seçilen kişinin ya da çevresindeki bir avuç insanın değil, seçenlerin de sesinin çıktığı bir alana dönüşsün istiyoruz” dedi.

“İNSANLARI DİNLEMENİN MEKANİZMALARINI KURMAYI HEDEFLİYORUZ”

Bu amaçla, önceden başkanlık konutu olarak kullanılan Florya’daki alanı İPA ve bünyesindeki birimlere tahsis ettiklerini kaydeden İmamoğlu, “İstanbul senin” kavramına yükledikleri anlamı, “İlçe belediye başkanlığım döneminde de faydalandığım en üst bilgi ağı nedir derseniz, orda yaşayan insanlar olmuştur. En küçük çocuktan en yetişkinine ya da en deneyimli, en bilgili, en iyi eğitim almış insanından sokakta satıcılık yapan bir hemşerimize varıncaya kadar, bazı hizmetlerin yön vericisi olduklarında, direkt insanların ihtiyacına dokunan kararları almış ve o kararların karşılığını görmüş belediye başkanıyım. İstanbul gibi büyük bir organizasyonun içerisinde, insanları dinlemenin mekanizmalarını kurmayı hedefliyoruz aslında. Küçük bir kasabada ya da bir ilçede mümkün olabilir ama böyle büyük bir metropolde, bu mekanizmaların kurulması çok çok önemli” sözleriyle dile getirdi.

“MÜSİLAJI TEMİZLEDİK DİYE ZAFER NARALARI ATMAYA KALKTIK”

Günümüzde toplumsal yaşamın büyük oranda kentlerde sürdüğünü aktaran İmamoğlu, “Bunun iyi bir şey olmadığını da kabul edelim” dedi. Türkiye nüfusunun 3’te 1’inin İstanbul ve Marmara Denizi’ne kıyısı olan kentlerde yaşadığını bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Önümüze gelen müsilaj tehdidi meselesiyle Marmara'nın kurtuluşunu konuşuyoruz. Davullarla, zurnalarla Marmara Denizi'nin üzerinde biriken müsilajı temizledik diye zafer naraları atmaya kalktık. Bunların hiçbirisi elbette ki ne doğru ne de bir sonuç alınabilir bir metot. Esas olan sistemin tümden yenilenmesini sağlamak ve bu yolculuğu başka bir eksene doğru çevirebilmekte” ifadelerini kullandı. İstanbul’un gelecek vizyonunu çok önemsediklerine dikkat çeken İmamoğlu, “Beylikdüzü'nde belediye başkanı olduğumda, arkadaşlarıma, ‘Şehrin geleceğini mutlak tasarlamalıyız’ deyip, 2014 yılında, ‘Hemen 2030 vizyonunu çalışalım’ demiştim. 2015’ten itibaren 2030 vizyonlu çalışmaya başladığımızda, bunu toplumla paylaşmaya ve onların geri dönüşlerini almaya başladığımızda, bir espriyle, ‘İmamoğlu 2030’a kadar Beylikdüzü'nün Belediye Başkanı olmak istiyor galiba’ diye yerelde tartışılmıştı. Bugün 2050’nin öyle bir amacı yok, onu söyleyeyim. 2050 vizyonunun tek amacı var; geleceği gerçekten hep beraber analiz edebilmek” diye konuştu.

“BİR KİŞİNİN HER ŞEYE KARAR VERMESİ TEHDİTE SÜRÜKLER”

İstanbul’un geleceğini 16 milyon yaşayanıyla birlikte kurgulamak istediklerini kaydeden İmamoğlu, “İnsanlar, kentin sahibi olduklarını hissetsin istiyoruz. Yani bir siyasi irade, bir siyasi kimlik, bir kişinin her şeye karar verir duruma geldiği bir ortamın, çok sıkıntılara gebe olduğunu, bizleri nasıl tehditlere doğru sürükleyeceğini bence hepimiz artık yakinen biliyoruz. Böyle bir tehditle bir daha karşı karşıya kalmama mekanizmaları oluşması için bugün burada toplandık” dedi. Ortak aklı en değerli mekanizma olarak hisseden bir belediye başkanı olduğunu söyleyen İmamoğlu, “Sadece kendi aklına güvenen ve hiç kimsenin aklını, masasına davet edip paylaşmasını sağlamayan hiç kimse, benim yol arkadaşım olamaz” vurgusunu yaptı. İPA ve bünyesindeki birimleri çok önemsediklerini yineleyen İmamoğlu, sözlerini, “İstanbul’un her yerinin sizin olduğu gibi, burası da sizin. Lütfen bu zenginliği büyütelim, arttıralım ve sonuçlarını, sizlerin sözcüsü olarak kentliye aktarmak, geleceği tehdit eden unsurları göstermek amacındayız. Böyle yürüdüğümüzde de böyle bir şehre sahip olabileceğimizi hissettirmek istiyorum. Bunun, önümüzdeki süreçte yeni neslin en kıymetli verisi olacağını da biliyorum. Bu veriyi bizim onlara verme zorunluluğumuz var. Ondan sonrasını yeni nesle bırakmak doğru olacaktır diye de düşünüyorum” şeklinde tamamladı. KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi