Derneğin Beylikdüzü’ndeki merkezine, akşam saatlerinde bir ziyarette bulunan Kavuncu’ya, İYİ Parti’nin il ve ilçe teşkilatları da eşlik ederken, dernek üyesi kalabalık bir grup ile toplantı yapıldı.

Dernek Başkanı Ahmet Uzun, “Biz derneği kuralı çok uzun zaman oldu fakat yaşadığımız sorunlar hâlâ aynı. Geçim başta olmak üzere sosyal alanların yetersizliği, çocuklarının hastalıkları gibi birçok sorun var. Bizler, alt tabaka olarak üst tabakaya hizmet eden insanlarız. Üst tabakayı sırtımızda yürüten insanlarız. Bizlerin hizmetiyle belki şehir güzelleşiyor, belki insanların yaşadıkları yerler daha da sağlıklı hale geliyor. Kendinize bu gözle de bakın, çok önemli ve değerlisiniz. Bizler her binada, her yerde tanınıyoruz. Her yerden gelenleri tanıyorsunuz. Seçim zamanı özellikle insanlar size fikrinizi soruyor. Apartman görevlisine hangi partiye oy verilmesi gerektiğini soranlar var. Kendinizi bir hizmet aracı olarak görmeyin. Siyasetçilerle sizlerin hakkını korumak için bazen çok iyi çatışıyoruz. Ama biz sizler için doğruları konuşmaya çalışıyoruz.” dedi.

“SINIFSAL BİR YAKLAŞIMLA ASLA BAKMIYORUZ”

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, “Başkanımız doğru bir noktaya parmak bastı. Siyasetçi gelir, nutuk atar gider. Onun için gelmedik inanın. Sizleri dinlemek için geldik. Başkan aslında seçim zamanı gelmeyin dedi, bizler ise buna uyarak her zaman size gelmeye çalışacağız. Siyasetçi için alt kesim üst kesim yoktur, seçmen velinimettir. Siyasetçi için demokrasilerde bir profesör, bir hukukçu, bir öğretmen, bir öğrenci yani hepsi bir partiyi iktidar yapar ya da iktidardan indirir. O yüzden bizler sizleri ikna etmeliyiz. Sınıfsal bir yaklaşımla asla bakmayız ve bakmayacağız da. Hiçbir partiyi kötülemeden siyaset yapmaya çalışıyoruz, herhangi bir oy talebiyle de gelmedik. Siyasetçi, en yüksek oyu nasıl alırım, hangi kesime hitap ederim, kalanlar da ne yaparsa yapsın diyemez. Çoğunluğun arzusu olabilir ama çoğunluğun yanında azınlıkta olan insanları da gözetmemiz gerekiyor. Demokrasi sadece sandığa atılan oy değil. Bizim için hak, hukuk ve doğru en önemli noktalar. Benim vazifem sizleri dinlemek, üzerime düşen nedir bunu tespit etmek ve nihayetinde size geri dönüş sağlamak. Ama sizlerin de mal sahibi olduğunu, araba sahibi olduğunu söylemekten de hicap duyarım. Dünyanın en yüksek enflasyonunun ve en düşük asgari ücretinin olduğu bir ülkede cümle kurmaktan da hicap duyarım” ifadelerini kullandı.

“SOSYAL ETKİNLİKLERDE DIŞLANIYORUZ, BENİM ÇOCUKLARIM DIŞLANDI”

Yaşadığı sorunları aktaran İbrahim isimli bir apartman görevlisi ise; “Sayın Genel Başkan Meral Akşener, her grup toplantısında bir meslek grubundan ya da gündeme gelen konuyla ilgili birilerini konuşturuyor. Ben arkadaşlara hep diyordum; çıkalım biz de anlatalım kürsüden. Biz çok zorluklar yaşıyoruz. Benim çocuğum on yaşında ve o, perdelerimizin neden kapalı olduğunu soruyor. Bu durumdayız, hiç iyi değil. Bir maaşımız var ama bizlerin sorumlu olduğu 60, 90 ve hatta 120 daire var. Bu kolay bir şey mi? Oturamıyoruz ki. Tam yemek yiyeceğiz, bir telefonla sofradan kalkıyoruz. Sosyal bir etkinlik yapacaksın ama zaten dışlanıyorsun. En çok da çocukların dışlanıyor. Çocuklarımız diğer daire sahipleriyle aynı alanda oyun oynuyor. Ama hemen diyorlar ki bu ‘kapıcının çocuğu’. Böyle bir şey olabilir mi? Başkanım bakın, onun parmağında yüzük var, benim parmağımda yüzük de yok. Siz anlayın. Geçen gün ‘arabaları bile var’ dendi. Gerçekten çok zoruma gitti. Diyorlar ki elektrik, su ödemesi yok. Peki bizim yaşadığımız hayat mı? Biz toprağın, çimlerin altında yaşıyoruz. Orayı sulayınca benim evimden, camımdan aşağı sular dökülüyor. Rögar boruları zaten üstümüzden geçiyor. Doğal gaz boruları var ama petek bile yok” dedi.

Editör: Haber Merkezi