Partili bir üyenin konuyla ilgili Genel Merkez ve tüm milletvekillerine mektup gönderdiğini söyleyen Sevinç, “Yargılama işini yargıya bırakın, yargısız infaz yapmayın” diyerek tepki gösterdi.

“Hakkımda karalama kampanyası başlatıldI”

 “Kongre salonları aynı zamanda hesap verme salonlarıdır" açıklamasını yapan ve davanın ayrıntılarını partililerle paylaşan Celal Sevinç "Uzun zamandan beri hakkımda karalama kampanyası başlatıldı. Bilen de yazdı bilmeyen de. Yazanların hiçbiri her gün benimle karşılaşmalarına rağmen bu işin aslı nedir diye sormadı. Çünkü sorarlarsa malzemeleri ellerinden gidecekti”  diyerek açıklamalarına devam etti.

Geçtiğimiz günlerde,  23 ay önce yaşanan bu olayı partili bir üyenin bu gün yaşanmış bir olay gibi bir mektup halinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, Genel Merkeze, tüm ilçe başkanlıklarına, bütün milletvekili ve belediye meclis üyelerine gönderildiğini söyleyen Celal Sevinç,  "1980'den bu güne kadar arkamda teneke çaldıracak hiç bir şeyim olmadı. Bu yüzle huzurunuza çıktım" edi.

“23 ay önce yaşanmış olay, dün yaşanmış gibi gündeme getiriliyor”

Açıklamalarına devam eden Celal Sevinç, “4 Ocak 2014’te zamanın İlçe Başkanı Sait Yücel beni aradı ve genel başkan yardımcılarından birinin referansıyla bir arsa satışı olduğunu söyledi. Yücel, arayan kişinin güvenilir bir avukatla görüşmek istediğini ve yardımcı olmamı istedi. Adı geçen kişinin telefonunu bana verdi bende akşam aradım. Şahıs Hacettepe Üniversitesi'nde Doçent Doktor olduğunu, çok yoğun çalıştığını söyleyerek beni de genel başkan yardımcılarımızdan birinin referansıyla aradığını beyan etti. İstanbul'da bir arsa satışı mevzusunun olduğunu ve kendisinin Amerika'da bir hastane kuracağını, acil paraya ihtiyacı olduğunu ve babasına ait bir arsanın satışını yaptıklarını, babası rahatsız olduğu için benden, tapu devir işlemlerine nezaret etmemi istedi" diyerek konuşmasına devam etti.

Partililerle ayrıntıları paylaşan Sevinç, görüştüğü kişinin müşterinin hazır olduğunu söylediğini ve aynı gün ödeme yapılacağını emlakçıların da teyit ettiğini belirtti.  Konuşmasını, "Bizde araştırdık ve vekaleti kabul ettik" şeklinde sürdüren Sevinç, "Ancak para miktarı çok yüksek olduğundan bu işe karışmayacağımı söyledim. Paranın şahsın babasının adına bir hesaba yatırılacağını, sadece tapu işlemleri için vekaleten imza atacağımı yazılı olarak bildirdim. Ayrıca şahsın tapu bilgilerini bana e-posta yoluyla göndermesini istedim. İşi kabul ettiğim takdirde tarafıma 10 bin dolar para gönderileceğini beyan ettiler. 5 Ocak günü alıcı firma, emlakçılar, ben  alıcının ofisinde bir araya geldik. Pazarlığın bittiğini gördüm. Sadece detaylar konuşuldu. 6 Ocak’ta beni aradılar ve Bakırköy 20. noterliğinde vekaletimin hazır olduğunu bildirdiler. Avukat olan oğlum Ahmet Ozan Sevinç'i göndererek vekaleti noterden aldırdım ve tapuya geçtik" dedi.

“Almadığım paranın makbuzunu vermedim”

Paranın Cevahir İş Merkezi'nde faaliyet gösteren ‘Villa Döviz Bürosu’ hesabına yatırıldığını tapuda öğrendiğini dile getiren Sevinç, "Transfer işi bittikten sonra saat 16.00 sularında satıcı şahıs beni telefonla arayarak paranın hesaba geçtiğini, tapuyu devredebileceğimi söyledi. Bu teyidi aldıktan sonra saat 16.30'da Tapu Dairesi'ne gelerek imzayı attım ve tapu devir işlemleri tamamlandı. Aynı gece döviz bürosu beni arayarak parayı aldığımıza dair bir makbuz istedi, veremem dedim. Çünkü almadığım paranın makbuzunu verme durumunda değildim. Ben parayı görmedim, elime değmedi direk alıcının hesabından satıcının hesabına girdi" açıklamasını yaptı.

Satış gerçekleştikten 1 ay sonra noter yetkilisinin kendisini arayarak vekalet aldığı kişinin sahte olduğunu beyan ettiğini dile getiren Sevinç,  ‘vekaleti nasıl aldınız’ diye sorduğunda, “Bizi Küçükçekmece Cumhuriyet Savcısı Mustafa Yiğit Bey aradı ve bir yakınım vekalet için size gelecek fakat kendisi hasta noterliğe çıkamaz arabanın içerisinde lütfen alın dedi. Bizde kabul ettik" dedi. Nüfus cüzdanı alınıyor, noterlikte vekaletname hazırlanıyor ve arabanın içerisinde belki yüzünü bile görmeden imzası alınıyor. Bir ay sonra aynı şahıslar, aynı notere yine savcı Mustafa Yiğit'in referansıyla geliyor. Noter hanım bu sefer şüpheleniyor olaydan ve savcı Mustafa Yiğit'i arıyor. Savcı ben ne geçen ay, ne şimdi size böyle birini göndermedim bunlar dolandırıcı diyor. Olayın ortaya çıkışı budur" şeklinde durumu anlattı.

“Hakkımızda dava açılıp açılmayacağı bile henüz belli değil”

Aynı gün dolandırıcıların Beyoğlu'nda bir binayı satmaya çalıştıklarını ama başarılı olamadıklarını sözlerine ekleyen Celal Sevinç, "Bu dolandırıcılığı yapanlar ele geçirilemiyor, kaçıyorlar. Şahıs belli fakat yakalanamıyor. Elinde bulundurduğu para çok büyük bir miktar. Dünyanın neresinde nasıl yaşıyor onu bilemiyorum. Bu olayın içerisinde bizde şebekeden biriymiş gibi günlerce aylarca yazılmaya başlandı. Tapu sicil müdürü ve noter hakkında soruşturma başlatıldı. Evet hakkımızda bir soruşturma var, devam ediyor. Ancak 23 aydır savcılık bir adım yol alamadı. Bizim hakkımızda dava açılıp açılmayacağı belli değilken, savcılığın takipsizlik kararı verme olasılığı çok yüksekken hakkımda açılmış herhangi bir alacak ve tazminat davası yokken bu olay üzerinden partimizin zarar gördüğü bahanesiyle bana suçlamada bulunuyorlar. Ben partime zarar verecek bir davranış içerisinde bulunmadım" diyerek asılsız yazanlara tepki gösterdi.

Suçlu olduğunu hissetmesi halinde dahi CHP'den içeriye adım atmayacağını dile getiren Sevinç, "Çünkü bu olay anlattığım gibi nitelikli bir dolandırıcılıktır ve İstanbul'daki 35 bin avukatın her biri günde bir kere bu tür bir olaya maruz kalıyordur. Sahte vekaletin önüne geçmenin hiçbir yolu yoktur. Genel merkezimiz tarafından bu yaşadığım olay bilinmekte olup benim bu olayın mağduru olduğum kabul edilmilştir. Ben 35 yıllık avukatım. Evet bir kaç tane evim var, arabam da var, standardım da yüksek ama hepsini çalışarak kazandım. 1980'den bugüne kadar arkamda teneke çaldıracak hiçbir şeyim olmadı. Bu yüzle huzurunuza çıktım” diyerek açıklamalarını bitirdi.

Selvi Sarıtaç

 

 

Editör: Haber Merkezi