İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu,  Kanal İstanbul hakkında düzenlediği basın toplantısında tehlike yaratan bilimsel faktörleri açıkladı. İmamoğlu, ‘’En büyük tehlike Terkos Gölü'ne karışacak olan tuzlu su ve bu proje ile işlevsiz kalacak olan Sazlıdere Barajıdır’’ diyerek projenin İstanbul’da su sorunu yaratacağını anlatarak, ‘’Su havzalarının yok edilmesine destek vermeyeceğiz’’ dedi.

İSTANBUL HALKI DEPREM BÖLGESİNE HAPSEDİLECEK

Kanal İstanbul’u konuşup, tartışmanın bile cinayet olduğunu sözlerine ekleyen İmamoğlu, ‘’ İstanbul’un deprem bölgesi olması değiştirilemez bir gerçektir. Bu projenin hemen 11 km mesafesinden Kuzey Anadolu Fay hattı geçiyor. Proje birinci, ikinci ve üçüncü deprem bölgesinde yer alıyor. Yani bu demek ki Kanal İstanbul ile İstanbul Boğazı arasında oluşacak adaya, 8 milyon insan hapsedilmiş olacak. Bir deprem olduğu vakit milyonlarca İstanbulluyu oradan nasıl kaçıracaksınız? Tam bir can pazarına dönecek orası’’ dedi.

YİNE BETON, YİNE BETON! EKOLOJİK DENGE BOZULACAK

Eğer Kanal İstanbul projesi gerçekleşirse milyarlarca para harcayarak, doğayı kendi ellerimiz ile katledeceğiz diye sözlerine devam eden İmamoğlu, ‘’Milli ve stratejik su kaynaklarımız kuruyacak ve milyonlarca insan susuz kalacak. Bu proje ile tüm ekolojik denge bozulacak. Kanal İstanbul’un Karadeniz tarafına denize dolgu yapılarak, oraya ticaret alanları, lojistik alanlar yapılacakmış. Yine beton, yine beton. Çevre katliamı devam edecek. ÇED Raporunu hazırlayanlar bölgelerdeki yapılaşmadan hiç bahsetmiyorlar. Kimi aldatıyorsunuz? ÇED Raporu sanki bölge imara çıkmayacakmış gibi, içerisinde hiç bir şey yok. İnşa edilecek Kanal çevresindeki yapılaşma sıcaklık,nem, rüzgar rejimini değiştirecek. İstanbul’un batısındaki bu yapı duvarı kenti bir ısı bölgesine çevirecek. İstanbul’un plansal değişiminde şunlara dikkat etmeniz gerekir. Büyüklük ve bunun yönetilebilirliği. Yapılan projenin kentin ekolojik ve doğal yapısına katkı vermesi gerekir. ‘’Biz bu şehre ihanet ettik’’ diyenler buna hiç dikkat etmediği için İstanbul’un başı dertte. Bakın bu kentte nefes almadan, su içmeden, milyonlarca insan nasıl yaşacayacak? Uçan kuştan, yaban hayvanlarına tüm canlıları korumak bizim sorumluluğumuz değil midir? Niye bilimi ve aklı kendimizden uzak tutuyoruz?’’ diye konuştu.

PROJE MALİYETİ HALKA YÜKLENECEK

Kanal İstanbul projesi ile 110 milyar liralık vergi yükü vatandaşımızın sırtına binecek diyen İmamoğlu, ‘’İnşaat maliyetini bırakın, özel şahıslara ait yerlerin kamulaştırma bedeli bile milletin sırtına yüklenecek. Ülkenin yarısı yoksulluk sınırında, ekonomi darda, işsizlik almış başını gidiyor ve üniversiteli gençlerimiz iş bulamıyorken ve siz devlet olarak ayakta durmak için varlık vergisi vb. vergilere el bağlamışken kimi kandırıyorsunuz? Şimdi diyecekler ki Kanal’ın millete maliyeti yok. Proje kendi kendini finanse edecek. Bu masalı hepimiz biliyoruz. Maliyeti yok dedikleri projelerin milletin sırtına nasıl yük olduğunu yaşadık, biliyoruz. Bu projenin İBB’ye 35 milyarlık gereksiz maliyeti olacak. Yanu bu şu demek, İBB’nin 2020 yılı bütçesinden yüzde 50’ye yakın fazla oluyor bu rakam’’ diye belirtti.

GEMİLERİN YOLUNU DEĞİL, İSTANBULLULARIN HAYATINI KISALTIYOR

Kanal İstanbul projesinin Türkiye’ye kazandıracağı gelir hakkında konuşan İmamoğlu, ‘’ Denizden gelecek olan bir gelir rüyası görüyorlar. Yok öyle bir şey. Şimdi diyecekler ki, ‘’Orta Amerika’da Panama Kanalı, Mısır’da ise Süveyş Kanalı yapıldı. Siz Türkiye’nin kazanmasını istemiyorsunuz.’’ Panama Kanalı dediğiniz şey, bir geminin yolunu 13 bin kilometre kısaltıyor. Süveyş Kanalı ise Akdeniz üzerinden Hint okyanısını bağlayarak, afrika kıtasını dolanmanızı engelliyor. Kanal İstanbul için gemiler için yoldan bir tasarruf yok ki. İstanbul Boğazı ile Kanal İstanbul arasında bir fark yok ki. Uluslararası anlaşmaya göre gemiler İstanbul Boğazı’ndan bedava geçmek varken, neden Kanal istanbul’u tercih etsin? Kanal İstanbul gemilerin yolunu kısaltmıyor ama istanbulluların hayatını kısaltıyor’’ diye söyledi.

İSTANBUL’U BİRBİRİNE BAĞLAMAK YERİNE BÖLÜYORLAR

Projenin İstanbul ulaşımına etkisinide tartışan İmamoğlu, ‘’ Kanal İstanbul inşaat edildiğinde yapılacak olan yeni yerleşim yerlerine 2.7 milyon nüfus getirilecek. Bu aynı zamanda İstanbul trafiğinin artış göstermesi demek.  İstanbul trafiğinin nasıl etkileneceği bile belli değil. İstanbul yarım adası Trakya’dan ayrılacağı için yeni bağlantı köprülerine ihtiyaç duyulacak. İnşaatın başlaması ile TEM ve E5 sürekli trafiğe kapanacak. Neden bu projenin maliyeti ile Mahmutbey- Esenyurt  ve Beylikdüzü- Tüyap gibi metro hatlarını tamamlamak yerine bilimle ters düşen bir proje üzerine uğraşıyorsunuz? Bu bölgelere insanlar biran önce metro gelsin diye dua ediyor. Silivri halkı İstanbul ile bağlanmak istiyor. Siz ise bölmeye çalışıyorsunuz. Bu hatları inşa etmek varken, neden İstanbul trafiğini kitlemeye çalışıyorsunuz? Devlet Havayolları Genel Müdürlüğünün bakanlığa yazdığı yazıya göz atalım. ‘’ Bu proje ile İstanbul yeni Havalimanının uçuşa açılması imkansız olacaktır’’ dediler. Bunu ben demiyorum, aslın projesini düzenleyenler söylüyor. Bu açıklamadan yalnızca 5 gün sonra ise çıkıp, ‘’Hava trafiğinde bir sorun yaratmayacaktır’’ diyorlar. Raporun sonuna ise kendilerini kurtarmak için şunu eklemişler, ‘’Yapılaşma kriterine uyulması, kanalın aydınlatılmasında uçakları yanılgaya düşürecek herhangi bir sistemin kullanılmaması gerekir’’ denilerek, ileride bir uçak düşerse biz demiştik diyecekler’’ dedi.

İSTANBUL’UN 50 YILLIK HARFİYATI TEK SEFERDE ÇIKACAK

Kanal İstanbul projesini  yapmak için ortaya çıkacak harfiyat tam bir muamma diyen İmamoğlu, ‘’Bunun similasyonu bile yapılamaz. Similasyonda bile kamyonlar birbirine çarpar. Karadenizde 38 km’lik bir sahil dolgusu yapacaklar ve girişine liman ile lojistik merkezi açılacakmış. Yani harfiyatın çoğunu alıp oraya dökecekler.  Kanal inşaatından çıkacak harfiyatın 2 milyar metreküp olması bekleniyor, İstanbul’da şuan yıllık 40 milyon metreküp harfiyat çıkıyor. Düşünün İstanbul’da 50 yılda çıkacak harfiyat tek seferde Kanal İstanbul’dan çıkacak. Bu harfiyatı taşımak için 10 bin harfiyat kamyonu İstanbul trafiğine katılacak. Bu kamyonların doğaya vereceği zarardan bahsetmiyoruz bile’’ diye konuştu.

MÖNTRO KARADENİZ’İN TEMİNATIDIR

Anayasımızın 95. Maddesine göre uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğunu belirten İmamoğlu, ‘’Montrö Boğazlar Sözleşmesi gemi geçişi ile ilgiliyken diğer yapılan 7 sözleşme çevre ve doğayı koruması açısından önem arz ediyor. Montrö Boğazlar Sözleşmesi anlatıldığı gibi olumsuz değildir. Türkiye’yi ve Karadeniz’e kıyısı olan diğer ülkeleri koruyan bir sözleşmedir. Montrö anlaşmasına göre Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin gemileri 21 günden fazla kalamaz. Karadeniz bu anlaşma sayesinde yıllardır barışın hüküm sürdüğü bir denizdir.  Savaş çıkarmak isteyen bir askeri filo Montrö Anlaşmasına göre Karadeniz’e giremez.  Montrö Sözleşmesi’nin 2. Maddesine göre, fesih edilse dahi Türkiye Boğazları’ndan ticari gemi geçişini yasaklayamazsanız. Yani Kanal İstanbul ile Türkiye para kazanacak savı uluslararası hukukta aldatmacadır’’ dedi.

Tolga ÖZDEMİR / KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi