Azerbaycan Cumhurbaşkanı 10 Kasım'da ulusa sesleniş konuşmasında, Ermenistan- Azerbaycan Dağlık Karabağ sorununun sona erdiğini duyurdu. Bu haber Azerbaycan halkı tarafından kara bulutların Azerbaycan'ın üzerinden çekilme müjdesi olarak kabul edildi. Büyük insani kayıplar pahasına varılan ve Kelbecer, Ağdam Laçın bölgelerinin Azerbaycan'a iadesini sağlayan bu ateşkes anlaşmasına Azerbaycan halkı çok sevindi. Ermenistan'ın yaklaşık 30 yıldır işgal ettiği 7 bölgenin yanı sıra Azerbaycan'ın kültür başkenti Şuşa’nın ve Hadrut kentinin işgalden kurtuluşu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın önderliğinde Milli Ordumuzun cesareti ve kararlılığıyla gerçekleştirildi. Ancak Ermeni siyasetçilerinin her zaman Azerbaycan halkına düşmanlık beslediği düşünüldüğünde, Ermeni tarafının anlaşmaya ne ölçüde uyduğunu ve anlaşma maddelerini incelemenin faydalı olacağına inanıyorum.

Anlaşmanın 2. maddesinde Ağdam bölgesinin 20 Kasım 2020 tarihine kadar Azerbaycan’a iade edileceği belirtiliyor. Belirtilen tarihte Ermeni tarafı yükümlülüğünü yerine getirdi ve Ağdam'ın tamamen yıkılan şehir merkezini ve köylerini Azerbaycan'ın kontrolüne geri verdi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Ağdam'daki meşhur Cuma Camii'ni ziyaret etti ve Ermeni vandalizmini tüm dünyaya gösterdi. Ardından, Cumhurbaşkanlığı Ofisi Dış Politika Daire Başkanı Hikmet Hacıyev başkanlığında Azerbaycan'da akredite olan diplomatik temsilciliklerin yetkililerinin Ağdam'a ziyareti düzenlendi. Ağdam'ın yıkılan binalarını gören yabancı diplomatların hafızasından Ermeni ayrılıkçılarının barbarlıkları uzun süre silinmeyecek.

Anlaşmanın 3. maddesine göre, Dağlık Karabağ'da temas hattı ve Laçın koridoru boyunca 1.960 personel, 90 zırhlı araç, 380 araç ve özel teçhizattan oluşan Rus barış gücü konuşlandırıldı. Anlaşmanın diğer maddelerinden açıkça anlaşılıyor ki, Rus barış güçlerinin yetkisi sadece Dağlık Karabağ'daki temas hattı boyunca barışın sağlanmasını değil, aynı zamanda Dağlık Karabağ'daki Azerbaycanlı ve Ermeni topluluklarının güvenliğini de kapsıyor. Azerbaycan ile Ermenistan arasında 30 yıllık çatışmalar göz önüne alındığında, bölgede barış güçlerinin bir süreliğine konuşlandırılması kaçınılmaz. Anlaşma 5 yıllık bir süre öngörüyor. Taraflardan herhangi biri itiraz etmezse, yetki süresi uzatılacak. Anlaşmanın bu maddesinden, Azerbaycan'ın ayrılmaz bir parçası olan Dağlık Karabağ'daki Azerbaycan güvenlik güçlerinin yerini geçici olarak Rus barış güçlerinin alacağı anlaşılıyor.

Anlaşmanın 4. Maddesi şöyle diyor: Rusya Federasyonu barış güçleri, Ermenistan silahlı kuvvetlerinin çekilmesine paralel olarak konuşlandırılıyor.

Bu maddede Ermenistan silahlı kuvvetlerinin Dağlık Karabağ'dan çekilmesinin öngörüldüğü açıktır. Çünkü Rusya Federasyonu barış güçleri Dağlık Karabağ’da konuşlandırıldı. Ancak spekülasyonu önlemek için anlaşmanın o maddesinde "Dağlık Karabağ'dan çekilmesine" ifadesinin yer alması daha doğru olacaktı. Zira anlaşmanın bu maddesine uyulmadığına dair çelişkili haberler var. Özellikle Ermeni yetkililerin açıklamaları spekülasyonlara zemin oluşturuyor. Rus barış güçleri, Dağlık Karabağ'da temas hattı ve Laçın koridoru boyunca konuşlandırılmış olsalar da, Ermeni silahlı birlikleri hala Dağlık Karabağ'dan çekilmedi. Kelbecer ili Bağlıpeye köyünde çekilen görüntülerde Ermeni silahlı kuvvetlerinin Kelbecer ilinin Çerektar ve Bağlıpeye köyleri arasındaki Kelbecer-Ağdere yolu üzerinde yeni bir karakol kurduğu görülüyor. Kelbecer'deki Ağdaban ve Çaygovuşan köylerine giden yolun Çerektar köyü yakınlarından geçtiği ve Çerektar'ın nüfusunun işgalden önce tamamen Azerbaycanlılar olduğu göz önüne alındığında, Ermenilerin Çerektar ve Bağlıpeye köyleri arasında karakol kurmaları kabul edilemez. Ermenistan silahlı kuvvetlerinin Dağlık Karabağ'ı ne zaman terk edeceği ise bilinmiyor.

Anlaşmanın 5. maddesine göre, tarafların anlaşmaya uyumunu izlemenin etkinliğini artırmak amacıyla Ateşkesi İzleme Merkezi kurulacak. Anlaşmada bu merkezde görev alacaklar ve onların ateşkesi izleme şekli belirtilmemekle birlikte, Rus ve Türk askerlerinin, Ateşkesi İzleme Merkezi’nde birlikte çalışacakları açıklandı. Anlaşmanın hemen ardından Rusya ve Türkiye, Ateşkesi İzleme Merkezi’nin işletilmesine ilişkin bir anlaşma imzaladı. Türk barış güçlerinin önümüzdeki günlerde Azerbaycan'a gelmesi bekleniyor. Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın yakın tarihli bir açıklamasına göre, Türk askeri birlikleri Rus barış gücünün Dağlık Karabağ'daki görev noktaları arasında devriye gezecek. Türkiye'nin Dağlık Karabağ sorununun çözümünde dengeleyici rolü göz önüne alındığında, Türk barış güçlerinin Dağlık Karabağ'da Azerbaycan'ın çıkarlarını korumak için mümkün olan en kısa sürede göreve başlaması önem taşımaktadır.

Anlaşmanın 6. maddesi şu şekildedir: Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasında bağlantı sağlayacak ve Şuşa şehrinden yan geçecek olan Laçın koridoru (5 km genişliğinde) Rus barış güçlerinin kontrolünde kalmaktadır.

Laçın koridorunun Laçın şehir merkezinden geçtiği biliniyor. Bu, Laçın şehir merkezinin Rus barış güçlerinin kontrolü altında olacağı anlamına geliyor. Laçın ilinin tüm köylerine giden yollar şehir merkezinden geçerken Laçın'a dönecek olan Laçınlılar şehir merkezini yoğun bir şekilde kullanacak. İşgalden sonra Laçın şehir merkezinde Ermenilerin yoğun olarak yerleştiği göz önüne alındığında, Ermenilerin Rus barış güçlerinin kontrolündeki şehir merkezini terk etmeleri ve Azerbaycanlı göçmenlerin şehir merkezindeki evlerine dönmeleri önemlidir. Ayrıca, Azerbaycanlıların Laçın koridorunu ve Muradhanlı-Laçın yolunu kullanabilmesi, Laçın'a güvenli ulaşımın sağlanması için hayati önem taşır. Aksi takdirde kış aylarında Laçın'a giden alternatif bir yol yoktur. Anlaşma kapsamında, Laçın koridorunda 3 yıl içinde Şuşa'yı yan geçerek yeni bir yolun inşası planlandığı gibi, Laçın şehir merkezini yan geçen yeni bir yolun inşası olasıdır.

Ayrıca anlaşmanın 6. maddesinde Kelbecer ilinin 15 Kasım'da iade edileceği belirtiliyor. Azerbaycan ordusu insani nedenlerle Kelbecer bölgesine planlanandan 10 gün sonra, yani 25 Kasım'da girdi. Fakat Azerbaycan’ın merhametine karşılık, ermeniler Kelbecer’i yakıp yıktı. Bunun yanı sıra, Ermenilerin Kelbecer'deki bütün köyleri terk etmeleri beklense de, 1992'de Ağdere’nin il statüsünün iptalinden sonra Kelbecer'e devredilen köyler Ermeni kontrolü altında kalmaktadır. Bu da anlaşmanın, Ağdere’nin il statüsünün kaldırılmasından önceki Kelbecer ilinin sınırlarına dayandığını gösteriyor. Böylece Azerbaycan için stratejik öneme sahip Terter Barajı ve Terter HES, Ermenilerin kontrolü altında kalmaktadır.

 

Kelbecer’in işgali, 1992 yılında Ağdere-Kelbecer yolunun Ermeni ayrılıkçılar tarafından kapatılmasıyla başladı. Kelbecer’in işgali Nisan ayında gerçekleşmesine rağmen birçok vatandaşımız Murov yolunda donarak öldü. Kısacası kışın Murov üzerinden Kelbecer'e gitmek çok tehlikelidir. Bu nedenle Sugovuşan'dan Kelbecer'e giden yolu açmak önemlidir. Kelbecer’in kurtarılmasından sonra Azerbaycan tarafının Ağdere-Kelbecer yolunu kullanamaması, aslında kış aylarında hem askerlerimizin hem de evlerine dönecek göçmenlerin Kelbecer’de kuşatılmasına yol açacak.

Anlaşmanın 7. maddesine göre, göçmenler ve mülteciler, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin gözetiminde Dağlık Karabağ topraklarına ve çevre illere geri dönüyor. İşgalden önce Dağlık Karabağ çevresindeki bölgelerde sadece Azerilerin yaşadığı göz önüne alındığında, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin hizmetleri esas olarak göçmenlerin ve mültecilerin Dağlık Karabağ'a dönüş sürecinde kullanılacaktır. Hocalı, Askeran, Hankendi ve Hocavend dahil Dağlık Karabağ'a dönecek Azerbaycanlı göçmenlerin güvenliğinin nasıl sağlanacağı ise hala belirsizliğini koruyor.

Anlaşmanın 8. Maddesi savaş esirlerinin, rehinelerin ve diğer tutukluların yanı sıra cesetlerin değişimini öngörüyor. Bu madde kapsamında, Ermenistan tarafında tutuklu Azerbaycanlı savaş esirlerinin yanı sıra, 2014 yılında Kelbecer bölgesindeki atalarının mezarlarını ziyaret etmeye çalışırken rehin alınan Rus vatandaşı Dilgam Askerov’un ve Azerbaycan vatandaşı Şahbaz Guliyev’in Azerbaycan'a iadesi meselesinin gündeme getirebileceğini düşünüyorum.

Anlaşmanın 9. maddesine göre bölgedeki tüm ekonomik ve ulaşım bağlantıları yeniden açılacak. Bu, Dağlık Karabağ'ı çevre bölgelere ve Ermenistan'a bağlayan yolların her iki tarafın kullanımına da açık olacağı anlamına geliyor. Kamuoyunun ilgisini çeken sorulardan biri, Füzuli'den Şuşa'ya Kırmızı Bazar üzerinden bir yol varken, dağlık bir arazide maliyetli yeni bir yol inşa etmek neden gerekli? Muhtemelen Azerbaycan hükümeti güvenlik açısından Şuşa'ya yeni bir yol inşa etmenin gerekli olduğunu düşündü. Ancak Azerbaycan tarafı, Dağlık Karabağ’da Rus barış güçlerinin kontrolündeki mevcut yolları kullanamıyorsa, anlaşmanın 9. maddesinin uygulanmasında geçici de olsa bazı sorunlar yaşandığını söyleyebiliriz. Aynı zamanda, Ağdere-Kelbecer yolunun halen Azerbaycan silahlı kuvvetleri tarafından kullanılamamasını da göz önüne aldığımızda, bölgedeki ulaşım bağlantıları sorununun bir sonraki aşamada çözüleceğini düşünebiliriz.

Ayrıca, anlaşmanın 9. maddesince Ermenistan Cumhuriyeti'nin Azerbaycan Cumhuriyeti'nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım bağlantılarını yeniden sağlamaya taahhüt etmesi sadece Azerbaycan için değil, Türkiye ve Rusya dahil bölge ülkeleri için de önemlidir. Kars-Iğdır-Nahçıvan ve Nahçıvan-Mincivan-Bakü demiryolları, Azerbaycan'ın başlattığı diğer büyük yatırım projeleri gibi, bölgesel ekonomik entegrasyonu derinleştirmeye ve bölge halklarının refahını yükseltmeye hizmet edecek.

Bu analiz, şu an için anlaşmanın uygulanmasındaki temel sorunun, Ermeni silahlı kuvvetlerinin henüz Dağlık Karabağ'ı terk etmemiş olması olduğunu gösteriyor. Bu gerçekleşmeden, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'daki ulusal çıkarlarına yönelik tehdit devam edecek. Zira anlaşmanın şartlarının yerine getirildiğini ve Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ üzerindeki egemenliğinin sağlandığını söylemek için öncelikle Ermenistan silahlı kuvvetlerinin Dağlık Karabağ'ı terk etmesi gerekiyor. Anlaşmaya göre Dağlık Karabağ'da güvenliği sağlamak Rus barış güçlerinin sorumluluğu olduğundan, Rusya'nın Dağlık Karabağ'daki Ermenilerden silahları teslim alması, ateşkes anlaşmasının tüm maddelerinin uygulanmasına ve kalıcı barışın sağlanmasına hizmet edecek.

Fazıl Gasimov

İstanbul Üniversitesi doktora öğrencisi

Editör: Haber Merkezi